Ay'a ayak da bassa, Mars'ta yeni bir yaşam da arasa ilkellikten bir türlü kurtulamıyor insanoğlu…
İlkeliz tartışmada, ilkeliz paylaşımda, ilkeliz farklı düşündüğümüzde…
İlkeliz, ilkel amigdalamızın kurbanıyız!..
Bir nedenle tartıştığınız bir insan, eğer hiç beklenmedik bir anda yüzünüzün ortasına bir yumruk atıyorsa, bilin ki amigdalanın esiridir…
5. kattaki bir ofiste hummalı biri çalışma içerisinde iken, biri heyecanla içeriye girip, “deprem oluyor” diye haykırdığında, biri can havliyle camdan aşağıya atıyorsa kendini, bilin ki o da amigdalanın kurbanıdır…
İlkelliğimizin, ilkel davranışlarımızın, içgüdülerimizin, sonradan pişman olduğumuz birçok davranışın tetikleyicisidir amigdala…
Beynimizin alt kısmına saklanmış küçücük bir bölge olan amigdala, canlılarda gelişen ilk beyin olarak; açlık, tokluk, cinsel içgüdü, üreme dürtüsü, kavgaya katılma veya kaçma gibi duygularını kontrol ediyor.
Haşarı bir çocuk gibi düşünmeden karar verip davranan amigdalaya, daha büyük ve daha kompleks olan serebral korteks dahi hükmedemiyor.
Oysa insanda sonradan gelişen ve beynin o gizemli kıvrımlarından oluşan serebral bölge; tam bir bilge, tam bir sanatçı:
Bilgi ağı yaratıyor, sorguluyor, çıkarımda bulunuyor; iyi, güzel ve doğru kavramlarını anlıyor, estetik değerler üretiyor, düşünüyor, felsefe yapıyor, problem çözüyor vs.
Kaba bir tabirle; içgüdüsel olarak hızlı karar verip uygulayan amigdala ilkelliği, sorgulayarak yavaş karar veren serebral bölge ise gelişmişliği temsil ediyor…
Bilim insanları, amigdalayı ancak gelişmiş ve hızlı karar alabilen serebral korteksin frenleyebileceğini belirtiyorlar.
Ancak serebral korteksin de eğitimle, düşünsel ve sanatsal aktivitelerle, eleştirel yaklaşımlarla, tartışarak, analiz yeteneğini geliştirerek, daha fazla okuyup daha fazla müzik dinleyerek gelişebileceğini vurguluyorlar.
Serebral korteks geliştiğinde, aniden yumruk atmanızı, birden küfür etmenizi, ya da kaçmanızı emreden amigdalayı frenleyerek, bu kararları vermeden önce düşünüp taşınmanızı sağlıyor…
Bunları öyle laf olsun diye yazmıyorum. İster medyaya, ister sosyal medyaya bir göz atın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Dünya giderek gelişiyormuş!.. Tamam dünya gelişiyor da, biz neden gelişen dünyaya uyum için serebral korteksimizi değil de o minik ilkel amigdalamızı büyütmeye çalışıyoruz?!..
Nasıl oluyor da Sözcü ve Yeni Akit gibi insanın amigdalasına seslenen gazeteler bu ülkede yüzbinlerce satabiliyor?!..
Nasıl oluyor da, referandumda “evet” oyu vereceğini açıklayan Hülya Avşar için birileri, açık bir fotoğrafını da kullanarak, “sen 35 yıldık kime hayır dedin ki?” diye bir paylaşımda bulunabiliyor?!..
Nasıl oluyor da bir partinin genel başkanı, “başkanlık gelirse kan dökülür” diye tehditler savurabiliyor?!..
Nasıl oluyor da bir parti yöneticisi, “eğer hayır çıkarsa, iç savaş da çıkar” diyebiliyor?!..
Hay, “evet”iniz de yere batsın, “hayır”ınız da!...
Sizi gidi amigdala kurbanları sizi!...