Rahmetli babaannemle tvde Türk filmi izlerken Hülya Koçyiğit çektiği onca acıya ilâve olarak bir de ayağı aksıyordu...
Bir ara aksamadı , babaannemle nasıl ağlıyoruz ama !
Babaanne ! Dedim...
Ayağı düzeldi mi ? Bak !
Yok ! Dedi...
Yok , unuttu sadece...
Ne güldük!..
Küçük bir an unuturuz ya dertlerimizi... Nisyan ile mâlül olan insan...
Ve Abdürrahim Karakoç ' un dediği gibi :
" Süt emerdin gündüz-gece...
Unuttun ya, büyüyünce...
Ha işte tıpkı öylece...
Unutursun Mihriban'ım..."
Rabbim , kendisini unutturmasın bize tek...
Günlük rutinlerde hay huyda benliğimizi fıtratımızı nereden gelip nereye gittiğimizi unutmamak mühim çok...
Tasavvufta devir felsefesi vardır, topraktan gelip toprağa gitmek , O' ndan gelip O ' na dönmek...
Devriye , bunu anlatan şiirlerdir ya , sınavda sormuştum bir kez , öğrencim devriye , geceleri gezip dolaşan askerî birliktir , yazmıştı bu arada , anlatmadan geçmeyeyim onu da...
*****
Selam , kelâmdan öncedir ve
" Zengine farklı selam veren biri,
Fakire farklı selam verirse,
Dinin üçte ikisini kaybetmiştir... "
Hz. Muhammed (s.a.v)
Hadis - i şerifi duygulandırdı beni...
Selamla bile incitmeyin garip gurebâyı diyen Peygamber ümmeti olmak...
"Yunus der ki: Ey hoca,
İstersen var bin Hacca,
Hepsinden de iyice,
Bir gönüle girmektir... "
Gibi gibi...
Sırf statü için değer vermek birine...
Ya da malı mülkü kürkü serveti için...
Ne ucuzluk..
Hem bilirim , insanın ucuzu da pahalıya patlar hafazanAllah...
Ne yapıyorsun?
Deyince...
Hiç, fâni gölgeyi dolaştırıyoruz...
Diyen arkadaşımdan mülhem :
İşte fâni gölgeyi dolaştırırken gözüme gönlüme takılanlar...
Selâmla...
Nüket Belsan Taşören