İsrail'in İran'a yönelik emelleri, bildiğiniz gibi Ortadoğu'daki dengeleri tamamen kendi
lehine çevirmek üzerine kurulu. Aslında İsrail'in amacı sadece İran'ın nükleer programını
durdurmak ya da Hizbullah'ı zayıflatmak değil, bunun çok ötesinde. İsrail, İran'ı bölgedeki
güç oyununda tamamen devre dışı bırakmak ve kendi etkisini daha da genişletmek istiyor.
İran İsrail için büyük bir tehdit. Bu tehdidi ortadan kaldırmak adına da türlü şeytani planlar
yapılıyor.
Mossad'ın İran'daki nükleer tesislere yönelik gizli operasyonları ve İranlı bilim insanlarına
yönelik suikastlar, bu planların ne denli kritik olduğunun göstergesi.
Rejimi Devir
İsrail'in uzun vadeli hayallerinden biri, İran'da rejimi komple değiştirmek. Şu anki İslam
Cumhuriyeti yönetimi İsrail için büyük bir engel. Bölgede istediği gibi at koşturamayan
Netenyahu rejimin en büyük düşmanlarından. Çünkü İran hem nükleer programıyla hem de
bölgedeki Şii milisler üzerinden İsrail'in etrafını sarıyor. Bu rejim gidince İsrail
rahatlayacağını düşünüyor. İsrail'in Mossad aracılığıyla yürüttüğü sinsi operasyonların altında
yatan bir neden de bu: İçeride isyan çıkarmak, muhalifleri desteklemek, ekonomik
yaptırımlarla halkı hükümete karşı kışkırtmak… İsrail, İran'daki gösterileri ve protestoları
yakından takip edip "fırsat bu fırsat" diyerek her türlü kaosu körüklemek istiyor.
Mesela, 2019'da İran'da patlak veren benzin protestoları vardı hatırlarsanız. O dönemki
gösterilerde İsrail'in de parmağı olduğu iddiaları bayağı konuşulmuştu. İsrail'in amacı, İran
halkının rejime olan güvenini zayıflatmak, ki bu hükümet bir noktada ya çöksün ya da büyük
bir zaafiyet yaşasın. Zaten “rejim değişikliği” politikası İsrail'in aklının bir köşesinde hep
duruyor. Şunu demek istiyorlar: İran'daki şu mollalar gitsin, yerlerine Batı'ya daha yakın,
İsrail'le en azından savaşmayacak bir hükümet gelsin, biz de rahat edelim. Bunun için Şah bir
açıklama bile yaptı yakın zamanda. İran halkına seslendi. Rejim değişikliğinin kötü
olmayacağını söyledi ve uzun zaman sonra sahnede kısa bir rolde de olsa gözüktü. Tabi onu
kimin konuşturduğu belli, geçmişten beri kimin piyonluğunu yaptığı belli. İsrail de İran
halkını rejime karşı kışkırtmak için elinden geleni yapıyor. Rejimin İran'ı savaşa
sürüklediğini, kendilerinin İran halkıyla değil mollalarla sorunları olduğunu dile getiriyorlar.
Dolayısıyla rejimi devirmek, kendi destekledikleri bir kişiyi İran'ın başına getirmek ve bir
anlamda İran'ı o şah düzenine tekrar sokmak, kuklası haline getirmek İsrail'in en büyük
hedefleri arasında.
Hizbullah'ı Bitir
Bir diğer hedef, İran'ın bölgede desteklediği silahlı grupların kökünü kazımak. Başta
Hizbullah olmak üzere, İran'ın desteklediği bir sürü milis grup var. Şii hilali diye bir kavram
var ya, işte o hilalin tam merkezinde İran duruyor. Özellikle Lübnan'da üslenen Hizbullah,
doğrudan İsrail sınırına kadar gelmiş durumda ve ellerinde de ciddi bir silah gücü var. İsrail'in
korkusu şu: İran, nükleer kapasitesini güçlendirirse bu gruplara da nükleer teknoloji ve silah
desteği sağlayabilir. Dolayısıyla İsrail, hem İran'ın nükleer programını hem de bu gruplara
yaptığı silah desteğini kesmek istiyor.
İsrail'in sık sık Suriye'deki İran hedeflerine hava saldırısı düzenlemesi de bu stratejinin bir
parçası. Amaç şu: İran'ı orada boğ ve sınırlarına kadar girmesini engelle. Bu yüzden Suriye ve Lübnan'daki İran askeri varlığı, İsrail için doğrudan vurulacak hedefler."Nerede yakalarsak orada vururuz"; diyen bir politika izliyorlar.
Ekonomiyi Çökert
İsrail'in İran'a karşı yürüttüğü savaşın bir başka boyutu da ekonomi üzerinden halkı
kışkırtmak. Malum, İran yıllardır ağır ekonomik yaptırımlar altında eziliyor. ABD ve
Avrupa'nın ambargoları, İran ekonomisini ciddi şekilde zayıflattı. Ancak burada İsrail'in rolü
de büyük. İsrail, sürekli olarak Batılı ülkeleri İran'a karşı daha sert yaptırımlar uygulamaya
teşvik ediyor. Hedef şu: Ekonomiyi iyice dibe vurdur, halk rejime karşı ayaklansın. Zaten
İran'daki ekonomik kriz, halkın sokaklara dökülmesinde büyük bir etken oldu.
"Ekonomik çöküş, siyasi değişimi beraberinde getirir." İsrail bu stratejiyi uzun vadede
başarıya ulaştırmayı umuyor.
Saldırıyı Meşrulaştır
Bir de işin diğer boyutu var: İsrail'in her fırsatı kullanarak İran'a saldırmak için bahaneler
bulması. Netanyahu'nun evine saldırı yapıldı. Netanyahu hemen çıkıp İran'ı suçladı. Bunu
Netenyahu'nun yaptırma ihtimali bile var. İşte İsrail, bu gibi olayları kullanarak İran'a karşı
daha sert adımlar atmanın yollarını arıyor.
Bu saldırı, İsrail'in İran'a karşı bir askeri operasyon başlatmak için gerekli olan “meşru
savunma hakkı”nı elde etme çabasının bir parçası. Netanyahu için bu tür saldırılar, halkı
arkasına almak ve İran'a yönelik daha agresif bir dış politika izlemek için bir fırsat.
Şimdi bu saldırıyı İran'a karşı bir operasyon başlatmak için bahane olarak kullanacaklar.
“İran'a saldırmak zorundayız, çünkü bakın onlar bize saldırdı” diyecekler ve bölgeyi daha da
ateşe atacaklar. Netanyahu, bu olaydan kâr çıkararak, halkını arkasına alıp İran'a karşı daha
sert adımlar atmaya çalışacak. Yani sonuç şu: İsrail her zaman bir bahane bulur, her zaman bir
düşman çıkarır. Bu sefer de Netanyahu'nun evine yapılan saldırı, İran'a karşı başlatacakları
askeri operasyonun fitilini ateşlemek için kullanılacak.
Suikastler
Haniye'nin şehit edilmesi meselesi de aynı noktaya çıkıyor. İsrail Haniye'yi istediği her yerde
öldürürdü zaten sadece bunu yapmak için İran'ı tercih etti. İran'ı tahrik etmek için hem de
deyim yerindeyse karizmasını çizdirmek için elinden geleni yaptı. Nitekim olay sonrası ilk
konuşulan İran'ın güvenlik zaafiyeti oldu. Tahrik dışında İran'ı hem dünyada hem de kendi
halkı önünde küçük düşürme ve güven zedeleme amacı da taşıyordu.
Sonuç olarak şunu söylemekte yarar var. İsrail kendi çıkarları için her şeyi yapacak bir terör
devleti. Hedefleri için kimi tehdit olarak görürse ona saldırmaktan çekinmeyecektir. Kırmızı
çizgisi olmayan, asker sivil ayırmayan, hukuk düzeni tanımayan, BM Barış Gücü'ne bile
saldıracak kadar kafayı yemiş siyonist bir devlet var karşımızda…