Ahir ömrümüzde bu günleri de gördük…!
Gidişata bakılacak olursa bu günler de mazi olduğunda “o günler iyi günlermiş” diyeceğimiz atideki bizleri zor günlerin beklemekte olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım.
Biraz felaket tellallığı gibi oldu ama maalesef Dünyamızı ve buna bağlı olarak da gelecekte ülkemizi çok iyi günlerin beklemediği gerçeğini de kabullenmek ve tedbirlerimizi buna göre almak zorundayız.
Sınırlarımız ateş hattına, ekonomimiz ise yangın yerine dönmüş iken bizi yönetmeye talip siyasetçilerimizden çözüm önerisi sunulmaları yerine kısır döngü ile gündemi WC terliği, çizme gibi içi boş tartışmalar ile meşgul etmesi, çözüm yerine de umut tacirliği yapmaları hiç hayra alamet değil.
Çözüm üretmekten aciz sadece ümit tacirliği, manipülasyon ve algı ile günü kurtarma gayretindeki siyaset tacirlerinden çözüm yerine çizme ve terlik polemiği ortaya çıkıyor. Çizme ve terliğin olduğu yerde de çorabın olmaması da düşünülemeyeceği gibi çorapta bunların bonusu olarak gündemimizdeki yerini hiç kaybetmiyor.
Şimdiye kadar bu milletin başına akla hayale gelmedik çoook çoraplar örüldü. Halende örülmeye devam ediyor…Bu günlerde de herkes birbirinin başına çorap örmek ile meşgul…
Siyasetin böylesi kirlendiği, toplumsal barışın bu kadar tehdit altında olduğu bir zamanda siyasi rakibine zarar verecek, kendisine siyasi fayda sağlayacak ve oy getirisi olacaksa gerisi teferruattır gibi çok saçma, tehlikeli, milli duruştan çok uzak sorumsuz düşünce ve tavırları görünce insan kayıtsız kalamıyor. İster istemez üzülüyor ve endişeleniyor.
Ülke gündemimizin bu kadar sığı, bu kadar absürt gündem konuları ile meşgul edilmesinin hiç kimseye bir faydası olmadığı gibi böylesi kaotik ortamda oy avcılığına çıkan kimseye de bir faydasının ve getirisinin olacağını düşünmüyorum.
Her parti kendi içinde kısır döngüsü nedeniyle çözüm üretemediği için kan ağlarken kızılcık şerbeti içtim diyor. Bu nedenle de anlaşmaktan memleket meselelerine çözüm üretmekten ziyade kavga ile ve çorap örme ile sorunları çözmeye daha doğrusu üstünü örtmeye çalışıyor.
Kimisi rakibinin başına kimisi de gerçek siyasi kimliği ortaya çıkmasın diye maske yerine kullanmak üzere renk renk, desen desen kendisine, sevdiğine kısacası birilerinin başına çorap örüyor.
Bu durum ister istemez seçmen tabanına da yansıyor. Ankara'da partilerin ana merkezlerinde bazı şeyler hasır altı edilebiliyorken taşra teşkilatları ile halk arasındaki gündem biraz daha şeffaf… İçindeki dışında olmasa da konuşarak, konuşmaları değerlendirerek ve takip ederek kısmide olsa bir sonuca ulaşabilmek mümkün oluyor…
Tabi ki halkın tercihleri de bölgesel olarak farklılık ve değişiklik arz ettiğini unutmamakta da fayda var.
2023 seçimlerinin zamanında yapılması durumunda seçime bir yıl gibi kısa bir süre kaldı. Siyasi partilerin amigo ve fanatik seçmenlerini bir tarafa bırakıp halk bazlı bir değerlendirme yapıldığında büyük bir seçmen kitlesinin siyasi olayları ve gelişmeleri köşesinden sessizce izlediğine ve siyaset ile arasına da bir mesafe koyduğuna şahit oluyoruz.
CHP seçmeni algı ve şişirme anketlerle iktidara geleceklerine öyle bir inanmışlar ki ortada hol, yumurta ve gelin olmasa da düğün davetiyesi basılmış damat gibiler. Yalnız gelin ata binmiş ya nasip demiş olduğu gerçeği de kâbusları olmuş durumda.
En büyük kâbusları ise henüz adaylarının belirlenememesi, 6+1 masasının devrilmesi ihtimali ve son seçimlerde kazandıkları, iktidarın anahtarı olarak gördükleri, ümit bağladıkları belediyelerin CHP için tam bir handikaba dönüşmüş olması.
CHP'li belediyelerdeki başarısızlık, yoksuzluk ve rüşvet gibi ayyuka çıkan soruşturmalar ve görevden almalar da CHP ve Millet İttifakının önündeki en büyük handikaplardan birini oluşturuyor. Tabiri caiz ise CHP'li belediyeler tel tel dökülüyor.
Bunun yanında CHP tabanında kimisi Kılıçdaroğlu 'nu, kimisi de İmamoğlu'nu, Mansur Yavaş'ı desteklemelerine rağmen kendi gönüllerinin haricinde bir adayın belirlenmesi durumunda da buna itiraz etmeden terliğinin dahi aday gösterilmesi durumunda da ona da oy verecek kıvama geldiler…
Bir de HDP faktörü var ki ne onunla nede onsuz yapabiliyorlar. Bir taraftan HDP ile içli dışlı iken diğer taraftan da ittifak içinde olduklarını inkara ve saklamaya kalkışıyorlar ki bu durumda trajik komik bir duruma dönüşmesi hem HDP hem de CHP ve Millet İttifakının diğer partileri arasında sorun teşkil ediyor…
Cumhur İttifakında en sorunsuz partiler MHP ve BBP. Bazılarına göre MHP'nin oy kaybı yaşanacağı iddia ediliyorsa da bence bu seçimlerde en avantajlı ve oyunu arttıracak partiyi MHP olarak görüyorum.
AK Parti'nin tabanı kararsız demeyeyim ama çok sessiz. Ekonomik gidişat ve her gün artan hayat pahalılığı insanları ister istemez düşündürüyor.
Sonuç ne olur şimdiden kestirmek çok zor ama görünen köyde kılavuz istemiyor.
Evet ekonomik gidişat ve her gün artan pahalılık ülkenin, halkın ve siyasetin en büyük handikabı. Millet İttifakı halka güven vermiyor, veremiyor. Halkın inancına müdahale ile ilgili tereddütleri, terör ile iltisaklı parti ile aralarına mesafe ve tavır koyamamaları, belediyelerdeki başarısızlık, yolsuzluk ve usulsüzlükler, uygulamalar tereddütleri arttırıyor.
Cumhur İttifakına kerhen de olsa destek devam ediyor ve ekonomik krizden çıkışın çaresinin ancak bu ittifak ile sağlanacağına inanılıyor. AK Partinin fildişi kuleler, küçük dağlar ve bazı kümeslerin tilkileri ile ilgili handikapları bazen ister istemez kara deliğe dönüşmeden acil bir şekilde silkinip iktidarlarının ilk yıllardaki fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor.