Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Kenan Kerimoğlu

Sınavlar öğrencinin gelişimini nasıl etkiliyor?

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Eğitim - Öğretim yılı boyunca neredeyse her ay yazılı sınavlara girip bu yetmiyormuş gibi lise ve üniversiteye girmek için öğrenciler, ciddi bir sınav psikolojisi altında bırakılıyor. Birazda çocukların eğitim ve gelişim psikolojisine bakalım:

☆ SADECE TEST TEKNİĞİYLE ÇOCUKLARI HAYATA HAZIRLANDIĞINI SANANLAR

Eğitim- öğretim gelişim yıllarında her alanı sadece sınavla odaklı olması, kaçınılmaz bir yanlıştır. Çocukları başarıya götürmez aksine başarısızlığa sürükleyebilir. Özellikle ortaokul ve lise yıllarında gelişim sürecindeler. Bu yıllarda kendilerini geliştirmeleri, sosyalleşmeleri gerekir. Üniversite yıllarında ise kişinin sadece sınavlardaki başarısı değil, mesleki açısından ne kadar donanımlı olduğu da ön plana çıkması gerekir. Bu donanımın temelleri de ortaokul ve lise yıllarında atılıyor. Sadece test çözmekle hayata hazırlanılmadığı ortada. Eğitim kurumlarımızda teorik bir bilgiyle mezun olup mesleğiyle ilgili hiçbir şey anlamaması gibi. Örneğin; inşaat mühendisliği bitirip inşaat ile ilgili hiçbir şey anlamaması içler acısı değil de nedir acaba? Bunun sebebi teorik üzerine kurulmuş bir eğitim sistemimizin olması ve eğitim yılları boyunca sadece yazılı sınavlara maruz kalmasıdır. Biliyoruz ki yaşam teori üzerine kurulu değildir.

☆ BAŞARININ SADECE SINAV İLE OLACAĞINI SANANLAR

Sadece sınav odaklı yaşamak, öğrencilerde sınav kaygısını artırıp başarısızlığa neden olur. Yıl boyunca hiçbir şey yapmayıp sadece sınava yönellik çalışması sınav gününde çocukların, karnı ağrıyor, başı ağrıyor, ağlama krizine giriyor, yapamayacağım korkusu sarıyor, yapamasam ailemin yüzüne nasıl bakarım... vs. Bunlar stres ve kaygıyı beraberinde getiriyor. Bundan dolayı emeği bir hiç olabiliyor ya da istediği puanı alamayabilir. Böyle bir yaklaşım yanlıştır. Bunun yerine; düzenli ve başka aktivitelere de olanak tanıyan bir programı uygulamak daha olumlu olacaktır. Tüm anne babalar başarı istiyor. Evet, haklısınız ama başarılı çocuk sahibi olmadan önce ebeynlerin duyarlı olması lazım. Çocuğun psikolojisini anlamakta fayda vardır. Başarı isterken çocuklarımızın ruhsal dengesini bozmadan bu süreci nasıl başarmalıyız? Sorusunu kendimize sormalıyız. Bunu dikkate alacak bir program uygulamalıyız. Çünkü kaygı ve stres beraberinde başarısızlığı getiriyor. Bu gerçeği hep göz önünde bulundurmak gerekir.

☆ DENGESİZ VE PROGRAMSIZ BAŞARILI OLACAĞINI SANANLAR

Ebeveynlerin çocuklarında başarıyı istemeden önce psikolojilerini de koruyabilecek sosyal yaşamıyla dengelemesi gerekir. Dersle birlikte diğer aktivitelerin de sağlanması psikolojisini dengede tutar. Sadece ders çalışması iç açıcı olmayan bir durumdur. düzenli bir yaşam için öncelikle şunları yapmak zorunda; sosyal ortamlara girmek, spor yapmak, kitap okumak... Bu tür aktivitelerin stresi azaltmanın yanında çocuğa gelecekte çok fayda sağlayacak donanım da kazandırdığını hatırlatmak istiyorum. Özellikle uyku problemi ve yemek saati düzenli olması gerekir. Ebeveynler, cocuklarına ruhsal özelliklerine göre bir program hazırlaması ve sıcak bir ilteşim halinde olmalıdır.

☆ EĞİTİM SİSTEMİMİZİN DÜZGÜN OLDUĞUNU SANANLAR

Şöyle bir örnekle giriş yapmak istiyorum. İnşaatınızda duvar ustası dururken normal bir işçiden duvarı örmesini isterseniz, bu inşaatın hali nasıl olur? " Kenan Bey bizimle dalga mı geçiyorsunuz?" dediğinizi gerçekten duydum. Evet, haklısınız o duvar çatıyı görmeden yıkılır. Üzülerek söylüyorum bizim eğitim sistemimiz tam da bu örneği tamamlıyor. Demek istediğim şudur; Türkçe dersine matematik öğretmeni girmesi gibi. Bunun sebebi yanlış eğitim politikaları uygulamaktır. Yanlışların en başında öğretmenleri ücretli, sözleşmeli ve kadrolu diye sınıflandırmaktır. Aynı çileyi çekmiş, aynı fakülteyi okumuş öğretmenlerin bir kısmına ücretli ( Modern kölelik ), sözleşmeli ( Sözleşmeni her an feshedebilirim) diğer kısmına ise kadrolusun ( Parçalanmış aileler ) diye ayırmaları eğitimin kökünde nimamit patlatmaktır.

Kıymetli okurum yanlış politikalar saymakla bitmez en iyisi daha fazla canınızı sıkmadan
Muhterem şahsınıza selam ve saygılarımla.

Kenan KERİMOĞLU

  YORUM YAP / YORUM OKU
KENAN KERİMOĞLU DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS