Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanımız hepimizin söylemek istediği ancak bu kadar cesur ve net dile
getiremediği şeyi söyledi. “ŞEHİT OLMAK İSTİYORUM” dedi. “Ben de vatanım, milletim, dinim için
şehit olmak istiyorum.” Zalim ittifakların korkutamadığı, hatta karşısında titrediği zihniyet budur.
Ölümden korkmayan, kutlu davası, özgürlüğü, mücadelesi uğrunda Erdoğan gibi “kefenimizi giydik de
bu yola çıktık” diyebilmektir.
Zira böylesi bir düşünce sistemi ancak varlığından, kendinden daha çok öncelediği, önemsediği
değerleri olanların yapabileceği bir fedakarlıktır. Sadece malından, mülkünden değil canından da
vazgeçebilme. Tolstoy bunu “Nefsin menfaatlerinden vazgeçme” olarak tanımlar ve bir ateist, böyle
bir düşünceyi Budizm'in felsefesi gibi görüp küçümseyebilir, ‘Nefisten vazgeçip Nirvanaya ulaşmak'
olarak niteler ve alay eder”, demektedir. Nefis menfaatlerinden vazgeçilmediğinde ise bir insanın
hayvandan farkının olmadığını vurgulamaktadır, Tolstoy.
Taner Yıldız da tam bu menfaatlerden nasıl ve hangi düşünceyle vazgeçtiğini muhalif düşünenlere
şamar gibi atıp geçiyor. “Ne bedelli askerliği, ben zaten şehit olmak istiyorum. Yani ben canım için
bir endişe taşımıyorum, bu yolda bedel ödenecekse, ödemeye hazırım.” mesajını veriyor.
Kritik bir süreç içerisindeyiz. Siyaseti, küçük ya da büyük menfaati olanların değil güçlü bir ideali,
davası, geleceğe yeni ufuklar açmak, kalıcı sözler söylemek, özgür bir dünya bırakmak isteyenlerin
yapması, bu yolda gerekirse ölmeyi bilenlerin konuşması gerekmektedir.
Çözüm süreci, barışı tüm kalbiyle isteyen Ak Parti'nin en önemli projesiydi ve yıllarca kardeş kanı
dökülmeyen bu ülke huzurlu bir iklime kavuşmuştu. Analar askere evlatlarını içi rahat
göndermekteydiler. Ne yazık ki Müslümanların iktidar olmasını istemeyen iç ve dış mihraklar, Gezi ve
17 Aralık operasyonuyla iktidardan düşüremedikleri Ak Parti'yi, bu defa da PKK ve IŞID vasıtasıyla
düşürmeyi denemekteler.
Ak Parti hükümeti PKK'ya zorunlu olarak operasyonları yaptı, yapmaya devam etmekte . Şu an bu
operasyonlardan en çok PKK ‘nın zulmü ve tahakkümünden dolayı canından bezmiş bölge halkı, Kürt
kardeşlerimiz memnun. Ancak tek bir endişeleri var: Toplum bunu etnik bir savaş olarak algılarsa ve
yeniden Türk-Kürt birbirine düşman gözüyle bakmaya başlarsa…
Erol Göka, Türkler de de Kürtlerde de kavmiyetçiliği “Batıdaki gibi modernliğin ve kapitalizmin
kurucu sınıfı burjuvazi, dini kollektif kimlikten uzaklaştırıp sekülerliğe yer açabilmek için yapılan bir
hamle” olarak değerlendiriyor. PKK ve HDP ‘de aynı kavmiyetçi düşünceyle yola çıkmıştır ve şu an
HDP ‘yi direkt ya da dolaylı yoldan destekleyenler de aynı projenin ürünüdür.
PKK'yı hedef alan operasyonlar ırkçı bir söylem geliştirilerek “Ne Mutlu Türk'üm” demek için yahut
“Türk'ün gücünü göstermek” için asla yapılmamakta, bu anlayış içinde olanlar varsa da büyük bir hata
yapmakta. Etnik bir savaş gibi gösteren HDP yahut paralel yapı hükümetimizin eli kanlı örgüte karşı
zorunlu bir mücadele başlattığını gizlemekteler.
VE PARALEL HEZEYANLAR
Fethullah Gülen'den inciler devam ediyor: “Biz de hata yapmış ve şefkat tokatına maruz kalmış
olabiliriz ve bu nedenle Allah bize bir zalimi musallat etmiş olabilir. Bu zalim Allah'ın kılıcıdır” gibi
Cumhurbaşkanımızı hedef alan, taraftarlarını ağlamaktan, bizi de gülmekten öldürecek laflar ediyor.
Çözüm Süreci zarfında sürekli Saman TV'de Şefkat Tepe dizileri, ülkemizde savaş varmışçasına yayına
sürülmüştü. Şimdi bir Demirtaş sevgisi, PKK sempatisi sormayın gitsin. Sürekli aynı gazete, dergi,
televizyon kanalı ve Herkul.com izleyen, okuyan kitle muhakeme, sorgulama melekelerini yitirmiş
olmalı ki elinde zikirmatik, okyanus ötesinden zalimlerin kahr u perişan olması için 999999' lu yeni
zikirleri (beddua, kargış veya mülane) eda etmekteler. Yine himmet toplarken “Yel yele,sel sele
karışmış, taş üstünde taş kalmamış, Hoca Efendimizin anıldığı evlere ne hikmetse hiçbir şey
olmamış” masallarıyla afyona dönüştürdükleri dinin etkisi altına aldıkları, kullandıkları insanlar şunu
bilmelidir ki Taner Yıldız'ın da ifade ettiği gibi her şehitin kanı onların da ellerine bulaşmıştır. Bu
vebalden asla kurtulamayacaklardır.