Günahtır yalan...
Güvensizlikle yaftalar kişiyi , bin bir doğrusu sorgulanır sonra insanın...
Fakat dinimizde eşleri barıştırırken bir de savaşta mahsurlu görülmez hani...
Ukrayna olayında...
Çocuk Hastanesi mevzusu var ya...
Savaşta ve aşkta her şey mübahtır ya...
Aklımdan geçen...
Cast ajansından da olabilir o yaralılar,yeşil fonlu ışid videoları gibi diyorum...
Cidden ajanlarla dolu olabilir Rusya ' nın dediği gibi...
Yahud...
Olmayabilir de , şaşırmam...
Mâsum çocuğa , hamile kadına doğrulmuş olabilir o namlular , kahrolur fakat şaşırmam bir an bile olsa...
Bilirim ki " delikli demir icâd oldu , mertlik bozuldu " hanidir!
Hanidir böyle yani...
Shakespeare demiş ya :
"Tüm dünya bir sahnedir...
Yalnızca birer oyuncu olan kadınlarla erkeklerin...
Sahneye girip çıktığı...Ve tek bir insanın
ömrü boyunca pek çok rol oynadığı..."
Savaş da bir oyun , bir strateji oyunu değil mi ?
Bilgisayarda tank vurma videosu yapmak da zor değil, oyuncuktan bugün binlerce tank vurdum demek de...
O değil de...
Gerçek ne ?
Eğilip bükülmeyen gerçek...
İnsana dair olan...
Fiziksel ve ruhsal portre konusunu işlerken çocuklarla dedim National Geographic ' e kapak olan Afganistanlı mülteci kız var ya onu açalım biz akıllı tahtadan , savaş acı hüzün gözyaşı yıllar boyu gözyaşı insan çehresini nasıl değiştirir bir bakalım !
Bırakalım Erzurumlu İbrahim Hakkı ' yı, bırakalım Kıyafetnâme ' leri...
Kulakları büyük olanlar neşelidir, burnu küçük olanlar alıngandır demeyi de...
Hırsların gölgesinde nasıl öğütülür yaşamlar, onu tefekkür edelim biraz...
Hırsların , silahların gölgesi yüzüne düşmüş " Şarbat " lar...
Koluna....
İncecik , Ortadoğu güneşinde yanmış esmer koluna can yeleği niyetine pet şişe takılmış buz gibi sulardaki mülteci çocuklar...
Ana dili ile ağıt yakan ak pürçekli analar !
İtalya ' ya göçmüş diye duydum seni Şarbat !
Bilirim...
Susmak , ikrardan gelir...
Yüzün susar gurbet ellerde...
Bilirim...
Yalan günahtır beyler !
Nüket Belsan Taşören