Dünyamızı kasıp kavuran Korona virüs nedeniyle ülkemizde de vakaların pik yapması üzerine on yedi günlük tam kapanmaya geçildi. Ki bu kapanmaya bağlı olarak üzerinde fırtınalar koparılan alkol satışının da olduğu bir dizi tedbir ve yasaklar getirildi.
Korona virüs tedbirleri kapsamında başta Avrupa ve diğer bazı Dünya ülkelerinde de uygulanan alkol satış yasağının ülkemizde de dillendirilmesi tepkilere sebep oldu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener başta olmak üzere birçok kişi içki kullanmadığını söyledikleri halde alkol yasağının getirilmesini eleştirdi. Kimisi alkol yasağı nedeni ile alkol kullanımını inadına arttıracağını söyledi. Kimisi de laikliğin tehdit altında olduğunu iddia edecek kadar ileri götürdüler ki laikliğe yeni veya olduğu halde bizim bilmediğimiz bir tanım daha eklenmiş oldu.
Alkol satışının yasaklanmasına tepki gösterenler, yasağı uygulayacak olan kamu görevlilerini Anayasaya aykırılık tehdidi ile aba altından sopa gösterdiler. Yasağın genelge kapsamında olmadığını, sadece şifahi talimat ile verildiği için uygulayanların suç işleyecekleri tezini işlediler ki kamuoyunda belli bir algı ile birlikte bu konuda bir boşluk ve tereddüt oluştu.
Bunun üzerine illerdeki İl Hıfzıssıhha Kurulları alkol yasağı ile ilgili kararlar almaya başladı. Kanun gereği bu kurulda üye olarak bulunan CHP'li belediyeler İzmir örneğinde olduğu gibi İzmir Valiliğinin alkol satışının yasaklanması kararının oy birliği ile alındığını açıklaması üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı kararı imzalamadığını kararın oy birliği ile alınmadığını bu nedenle de geçersiz olduğu algısını işlemeye çalıştı. Bazı Barolar ve tekel büfeleri de kararın iptali için dava açtıklarını duyurdular.
Eskişehir ve Çanakkale'nin CHP'li Belediye Başkanları alkol satışı ile ilgili İl Hıfzıssıhha Kurulları kararlarını imzaladılar. Ancak bu iki belediye başkanı genel merkez tarafından uyarıldığı iddiaları ile birlikte yerel de “Neden imzaladınız?”, “Bundan sonra da adaylığınızı İl Hıfzıssıhha Kuruluna yaparsınız” mahiyetinde örgüt tabanından eleştirel baskılar gelmeye başladı.
Bunun üzerine Çanakkale'nin CHP'li Belediye Başkanı, kararı imzalamış olmasına rağmen partisinin genel merkezinden ve yerelden gelen üç beş tepki üzerine, kararı evinde dinlendiği bir zamanda okumadan imzaladığından bahisle imzasını geri çektiğini kamuoyuna duyurdu ve Valilik Makamına da bir yazı ile bildirdi.
Bu açıklamadan sonra tam anlamı ile kızılca kıyamet koptu. AK Parti ve kendi partisi CHP'deki muhalifler hep bir ağızdan önüne gelen resmi evrakı nasıl okumadan imzalarsın diye başlayan tartışmalar yerel siyasette CHP'li Belediye Başkanını hedefi haline getirdi.
Halk; her zaman ki alışkanlığı ile tartışmalara dahil olmadan toplumun tamamını ilgilendiren sağlık gibi hassas bir konunun siyaset malzemesi yapılması, adabı ve seviyesi düşen tartışmaları ve gelişmeleri ibret nazarı ile tribünlerden sessizce taraf olmadan izledi. Halkın kendi arasında birbirleri ile hiçbir sıkıntısı ve sorunu yok. Kimse kimsenin ne yediğine ne de içtiğine karışıyor. Saygı, sevgi ve edep çerçevesinde birbirinin komşuluk ve vatandaşlık hakkına saygı gösteriyor.
Halk arasındaki bu sevgi ve saygı ikliminden rahatsız olan malum provokatörler bu olayda da boş durmadı. Daha önce de benzerini yaşadığımız ve “Biden ve Avenesinden Mektup” başlığı ile gündeme getirdiğimiz olayın benzeri alkol tartışmaları ile gerginleşen ortamda fırsatı ganimete çevirmek için Çanakkale'deki alkol satışı yapan büfelere, yazanın ve gönderenin isim ve adresinin bulunmadığı laiklik hassasiyeti bulunanların sinir uçlarına dokunmak üzere yapıldığına şüphe olmayan İstanbul (?) merkezli bir mektup olayı yaşandı.
Çirkin ve kokuşmuş bir provokasyonun parçası olduğunu avazının çıktığı kadar bağıran ve şarap fıçısından çıktığı her halinden belli olan bu mektup(?); alkol satışı yasağına bağlı halka pompalanan korku üzerinden oy devşirmeye veya gündem değiştirme gayretinin sonucu yapıldığına hiç şüphe yoktur.
Bu ucuz numaralar ve düzmece pespaye senaryolar ile yapılmaya çalışılan bu provokasyonlara hiç kimse inanmıyor. Yapanların kendilerini rezil kepaze ettikleri yanlarına kar kalıyor. (mu? Bence kalmıyor. Halk bunun hesabını sandıkta kesiyor.)
