” Yüz tavşandan bir at oluşturulamayacağı gibi, yüz kuşkudan da hiçbir zaman bir delil oluşturulamaz.” Diyor Dostoyevski...
Buna rağmen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aklına estiği ve rüyasında gördüğü zaman kamu kurum ve kuruluşlarının kapılarına randevu almadan dayandı ama ziyaret adap ve edebine uymadığı için içeri alınmadı kapılardan süngüsü düşmüş asker gibi döndü.
Benzeri bir aymazlık ile bu defa Türk Ticaret Kanuna göre kurulmuş SADAT diye bir şirketin kapısına dayandı, içeri alınmayınca da şirketi terörist ilan etti.
Kılıçdaroğlu içeri alınmayacağını bildiği halde neden randevusuz kamu ve kuruluşlarının kapısına gittiğini pek anlam veremiyorduk...
Türk Ticaret Kanuna göre kurulmuş, faaliyetini sürdüren; aleyhine açılmış, sonuçlanmış bir dava olmadığı halde şirketin kapısına dayandı ve bu şirketi terörist ilan ettiğinde kamu kurumlarının kapılarına dayanmasının aslında bu eylemini meşrulaştırmak için yaptığı ile ilgili oluşan kanaati de teyit etti.
Bu olayların neresinden bakarsanız bakın, elle tutulur hiçbir yanı olmadığı gibi mantıklı bir izahı da mümkün değildir.
SADAT hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığım ve araştırmalarım ile tatmin edici bilgilere ulaşamadığım için bilgi sahibi olmadan ahkam kesmek gibi bir hadsizlik yapmayacağım.
Velev ki bahsedilen şirket kanun dışı bir eylem içinde olduğunu düşünülen bu ve benzeri Türk Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş ve faaliyetleri denetim altında bulunan bir şirketin kapısına dayanmak gibi Ana muhalefet veya diğer partilerin bir görevi ve yetkisi yoktur.
TBMM aracılığı ile her türlü denetim ve soru önergesi ile Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunabilir.
Ancak SADAT'ın böylesi absürt bir şekilde neden gündem olduğu hakkındaki yol haritasını da kendimce değerlendirmek istiyorum...
Bu gelişmeleri 2023 seçimleri öncesinde histeri nöbetine tutulmuş ve seçim yenilgisine mazeret bulmak ve çıkarılması planlanan muhtemel kaos planı öncesi mevzi almak adına mıntıka temizliği ve ön hazırlık olarak okuyorum...
Kaldı ki PKK ile iltisaklı olan parti, her türlü dernek, kurum ve kuruluş ile can ciğer kuzu sarması olan, Türk Adaletinin suçlu bulduğu için içeride olan her türlü suçluya kapısını, kucağını açan, binlerce vatan evladımızı şehit eden teröristleri görmezden gelen ve desteğini esirgemeyenlerin ticari bir şirketin kapısına dayanıp elinde mahkeme kararı olmadan terörist ilan etmek akıl ile izah edilebilecek bir durum değildir.
PKK'nın evlatlarını zorla dağa çıkardığı evlatlarını serbest bırakması için Diyarbakır HDP önünde nöbet tutan anneleri ve feryatlarını duymazdan geleceksin sonrada ticari bir şirketin kapısına dayanacak ve elinde bilgi ve belge olmadan terörist ilan edeceksin...
Bu bir şaşırmışlık mı, telaş mı bilemiyorum ama ortada bir gerçek var ki birileri bir şeyler planlıyor ve büyük kaosun alt yapısını oluşturuyor gibime geliyor...
Mesela CHP'nin kozmik odası olarak isimlendirilen 14. katı ile ilgili sosyal, yazılı ve görsel medyada o kadar çok şeyler konuşuldu ve yazıldı ki böyle bir katın olup olmadığını merak edenler ile siyasi kuruluşlar CHP'nin yaptığı gibi randevu almadan CHP'nin kapısına dayansalar nasıl olur?
Tabi ki olmaz...
Başta da belirttiğim üzere Dostoyevski'nin dediği gibi” Yüz tavşandan bir at oluşturulamayacağı gibi, yüz kuşkudan da hiçbir zaman bir delil oluşturulamaz.”
Irak nükleer silah, Afganistan ise Ladin bahanesi ile ABD ve AB tarafından işgaline zemin hazırlandı. Türkiye'nin başına da Ortadoğu ve 2023 seçimleri üzerinden bir çorap örülmeye çalışılıyor ama...
Başaramayacaklar...
Başaramayacaksınız...
Çünkü “Takke düştü kel göründü...”