“يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ”
“Ey İman edenler sabırla ve namazla Allah'tan yardım dileyin, şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153) Buyuran yüce Rabbimiz bizlere nasıl isteyeceğimizi, nasıl dileyeceğimizi öğretmektedir. Müslüman sabırlıdır miskin değildir. Müslüman kanaatkârdır tembel değildir. Müslüman tamah etmez lakin çalışkandır. Müslüman belki kanabilir ama kandırmaz ve aldatmaz. Sadece Allah'tan diler başkasına minnet etmez. Allahtan gayrısına kulluk etmez. Ondan başkasından medet beklemez. Ne edecekse kendi çalışır eder. Veren el alan elden üstündür. Yardımı isteyen değil yardıma koşan kimse olmalıdır. Allah rızkımızı tam tamına veren yegane rabbimiz ilahımızdır. Sabırla ve tevekkülle isteyeceğiz. Namazlarımızı aksatmadan ertelemeden yolumuza devam edeceğiz. Varsın bize gerici desinler. Varsın bizi kınasınlar. Varsın bizi yolumuzdan çelmek istesinler. Biz dik duracağız düz gideceğiz düz yaşayacağız. Fırıldak gibi dönen bir dünya için davamızdan, yolumuzdan dönmeyeceğiz. Para, mal, mülk, makam, mevki için davamızı arkadaşlarımızı satmayacağız. Servet biriktirmek, makam kapmak, adam kayırmak yoktur bizim kitabımızda. Faiz yemek yedirmek, kumara borsaya heves etmek, şehvetin peşinde koşmak yazmaz kitabımızda. Varsın Müslümanım deyip islamcı görünenler koşsun bunların ardından. Makam için mevki için arkadaşlarını satsınlar. Varsın kadın, şehvet peşinde koştursunlar. Zulümlerine zulüm katsınlar.
Vallahi biz onlardan değiliz. Billahi biz siyasal şucu bucu değiliz olmayacağız. Kimseye haksızlık yapmamaktır kimsenin hakkına girmemektir şiarımız. Bugün Müslüman görünen ama münafıklık edenler olabilir. Siz bakmayınız onlara. Zaten gece çıkan yıldızlar gibi görünür ve kaybolurlar. İktidarlar değiştikçe onlar da değişime ayak uydurur. Ölümü unutanlardır onlar. Ölüm akıllarına gelmez. Kah bakmışsınız darbeci olmuşlar kah bakmışsınız Cumaya giderler. İki yüzlüdürler. Bukalemün gibidirler diyecem lakin hayvana acırım. Bizim kitabımızda dosdoğru olacaksın der. Bizim kitabımızda haksızlık zulüm yapmayacaksın der. Yalan söylemek insanları kandırmak, ayak kaydırmak, faiz yemek, gümrükten mal kaçırmak, devletten vergi kaçırmak yoktur hiç yazmaz bunlar. Biz Ömer'in torunlarıyız. Biz Ali'nin çocuklarıyız. Hüseyin tarafındayız zira mazlum nerde ise biz ordayız. Düşene vurmak, ezileni ezmek, halka eziyet yakışmaz Müslümana. Dünyada Müslüman görünen devletler neden Müslümana mazluma garibe sahip çıkmaz. Türkiye den başka neden kimsenin sesi çıkmaz. Kudüs yanarken, Doğu Türkistan ağlarken, Kırım esirken, Keşmir ortada duruyorken neden bu sessizlik? Bari müslümanız demeyin. Yahudiyiz deseniz sizi affedebilirdik. Hiç değilse bunları yapan susan konuşmayan Yahudi derdik. Ya da ateistiz kafiriz deseniz yine anlardık. Hiç olmazsa bu zulmü yapan Müslüman değil kafir derdik.
Müslüman diyorsun zulmediyor. Müslüman diyorsun faizcilik yapıyor. Müslüman diyorsun kazık atıyor. Bir günün bir gününü tutmuyor. Laf cambazı olmuşsun. Doğruluktan dürüstlükten ayrılma. Müslümansan servet biriktirme hep kendine çalışma biraz da yardım et yardımcı ol. Fakiri yetimi yolda kalmışı gözet. Sofiyim diyorsun tüm derdin makam mevki kapmak sen ne biçim Müslümansın ne biçim dindarsın ne biçim sofisin? Yalan dolandan başka bildiğin kalmamış. Bu toprağın üstünden daha fazla daha çetin altı da var. Ölümü unutma kardeşim. Sen de bir gün tadacaksın. Hepimiz o çetin günü yaşayacağız. Binlerce insanın yakana yapışmasını istiyorsan hiç durma müdür ol, idareci ol, yönetici ol. Hakkıyla yönetirsen cennet kapıları senin olacak. Peki ya bilmeden kalp kırdın ise, birinin hakkını yedin ise o zaman ne yapacaksın? Ey bilmeden yaşayıp giden nefsim tövbeye sarıl, tövbeye sarıl, duaya sarıl, Resule sarıl, RABBİNE SARIL…
