Her saat başı uyarı amaçlı belediye hoparlöründen: “Kaldırım taşlarını kuyuya atmayın, kuyuya atılan her taş dönüp dolaşıp taş atanın başına düşüyor.” Diye ilan veriyorlar ama dinleyen kim?
Bazılarının işi gücü yok, aylak kaldıkça kaldırımlardaki taşları söküp kuyuya atıyorlar ki gündemde kalsınlar, reytingleri artsın…
Son günlerde biri popçu diğeri de siyasetçi olan iki ilginç insan halkın en hassas olduğu manevi değerleri olan İmam-Hatip Liseleri ve Camilerin işaret taşlarını kuyuya attılar…
Halk artık birilerinin can sıkıntısına, spor olsun, gündemde kalalım; üç beş çapulcunun gözüne girelim diye yapıldığına şüphe olmayan böylesi ucuz saçmalıklarla bazı özel ve ilginç insanların “kuyuya taş atma” ritüellerini artık dikkate almıyor ve komedi sahnesi olarak izliyor…
Sanatı (!) ile bir yere gelemeyeceğini, gençliğinin kredisinin de tükendiğini anlayan güya bir sanatçı (!): “İmam-Hatip Okulunda okumuş, sapıklığı oradan öğrenmiş, efendim…” diye saçmalaması ile gündeme geldi ki bu sözleri ve hareketi ile Hz. Mevlana'nın:
“Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım var.
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye.
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?”
Veciz ifadelerini hatırlattı…
Olayın öznesi güya sanatçı (!) sahneye omuzlarda taşınarak getirilmek istediğini söylemiş oradakilerde bu talebi başlarından savmak için orkestradaki imam lakaplı çalışanı kastederek “seni imam taşısın” diye karşılık vermişler o da kendince espri yapmış…
Bazıları insan aklının seviyesinin yaptığı espriye ve yapılan espriye gülmesi ile belli olacağını iddia ediyorlardı ya bu tezi yaşanan bu olay ile birlikte değerlendirdiğimiz zaman insan bu tezi savunanlara hak vermeden edemiyor
LGBTİ+ paçavrasını sahnede sallayan, toplumun ahlaki değerleri ile uyuşmayan değişik tipte elbiseler ile sahneye çıkan, sahnede sanat icra edeceği yerde seyirciler ile değişik oturma şekilleri ile gündeme gelen biri kalkıyor İmam-Hatipte okumak ile sapıklığı aynı cümle içinde kullanıyor.
İmam-Hatip Liselerini hedef alan haddini aşan bu sözleri nedeniyle de hakkında dava açılıyor sonucunda da tutuklanıyor. Sonrasında da cezası ev hapsine çevrilen Popçu Gülşen'in bu saçmalığına bir avuç malum kişi ve kuruluşlar mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar. Kendilerince fırsatı ganimete çevirmek içlerindekileri vehimleri dışa vurabilmek adına ileri geri bir şeyler söylediler.
Popçu Gülşen'in İmam-Hatip Lisesi öğrencileri ile ilgili söyledikleri yenir yutulur; savunulacak bir tarafı olmayan sözlerine halkın cüzisini temsil edenlerce sahip çıkıldı, vaftiz edildi ve kutsandı Halkın Sanatçısı (!) payesi verildi.
Bir grup kadında “Hepimiz Gülşen'iz” sloganları attı, tutuklanması üzerinden demokrasiden insan haklarından, barış ve özgürlükten bahsedip; konuyu siyasete getirip oy devşirmeye çalıştı.
Kimisi de bu pespayeliği kınamakla ve sahip çıkamamakla birlikte Egemen Bağış'ın söylediğini iddia ettikleri “bakara makara” üzerinden ve doğruluğu ispat edilememiş iddialar ile gündeme gelen tecavüzlerden bahsedip onlara neden tepki gösterilmediğini sorgulaması ile konuyu mecrasından saptırıp uzun kısa sözcükler ile başta 6+1 masası olmak üzere bir yerlere selektör yapmayı tercih ettiler.
Bazıları da şeytan taşlamaktan tavaf etmeye ve namaz kılmaya vakit bulamadıkları için klavye mücahitliği ile hızını alamayıp “bu kadının katli vaciptir” saçmalığını dillendirdi ki hiç şık olmadı ve yakışık almadı. Kimisi de ağza alınmayacak küfürler ile kucaktan kucağa gezmekten bahsetmeyi tercih etti.
Kısacası herkes her zaman olduğu gibi kendine yakışanı yaptı. Toplum siz, biz ve Gülşen çiler diye ayrıldı. Boğazın “Yalancı Çobanları” da Boğaz manzaralı yalılarında viskilerini yudumlarken ellerini ovuşturdular.
İmam-Hatip Liseleri kuruluş yıllarından itibaren birlerini çok rahatsız ettiği bilinen bir gerçek… Bu durum hiç değişmedi. Dün böyleydi, bugün böyle, Allah (C.C) bilir ama yarında böyle olacak gibime geliyor.
Oysaki İmam- Hatip Nesli bu milletin içinden doğmuş, milli ve manevi değerlerine sahip, inancı ve düşüncesi nedeniyle hiç kimseyi ötekileştirmeyen; vatan ve millet sevgisi ve İslam-Türk töresi ile yoğrulmuş bir kimliktir.
Bu nedenle de İmam-Hatipliler kaliteleri ve kendilerine has vakur duruşları ile dikkat çekmiş, halkın takdirini kazanmışlardır.
(İstisnaları mutlaka vardır.)
Bu nedenle de İmam-Hatip Liselerine yapılan her türlü iftira ve yakışıksız sözler İmam-Hatiplilere değil de dönüp dolaşıp söyleyene zarar vermiştir.
Nasıl diyordu vatandaş “Anlatmaya gerek yok, sonuç ortada…”