Çözüm sürecinin Öcalan-HDP-Kandil üçgeniyle sürdürülen diyaloglarla başarıya ulaşamayacağı gören hükümet, yeni bir alternatifi devreye sokarken, PKK ile mücadelede de farklı bir konsepti hayata geçiriyor.
Çözüm sürecinde yeni alternatifi; ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel hamlelerden oluşuyor.
Yeni sürecin en önemli ayaklarından biri, bölgedeki yoksulluk, yani aş ve iş sorununun çözülmesi…
Başbakan Yıldırım'ın geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da açıkladı ve büyük yankı uyandıran devasa paket, Doğu ve Güneydoğu'ya 4 yılda 140 milyar dolarlık yatırımı öngörüyor.
Bölgeye kurulacak yeni fabrikalardan, tarım ve hayvancılığın teşvik edilmesine, kadın ve gençlerin ekonomik hayatta desteklenmesinden, kimi kentlerini cazibe merkezine dönüştürülmesine, PKK'nın yakıp yıktığı tarihi eserlerin onarılmasından, yine PKK'nın yıktığı evlerin yerine 36 bin yeni konut yapılmasına dek birçok alanı kapsayan bu paket, birkaç yılda bölge ekonomisinin şahlanmasını beraberinde getirebilir.
Hükümet bu paketle aş ve iş sorununu çözmeyi hedeflemekle kalmıyor; PKK terör örgütünün en önemli insan kaynağını, 18 yaş altındaki gençlerin oluşturduğu gerçeğinden hareketle, gençlere yönelik yatırımlarla PKK'ya katılımları da sıfıra indirmeyi hedefliyor.
Zaten Başbakan Yıldırım'ın değimiyle, PKK'ya katılım, son bir yılda 10 kat azalarak, 4000'den 400'e düşmüş durumda.
Hükümet bu sayıyı sıfıra indirmek amacıyla, toplamı 435 milyon liraya denk düşen ve 2016-2017 döneminde hayata geçirilecek paketle; Şırnak'tan Muş'a, Mardin'den Van'a gençleri eğitim, spor ve sosyal aktivitelerle buluşturacak birçok projeyi hayata geçirmeyi hedefliyor.
Hükümetin bu devasa hamlesi, sadece bölge ekonomisinin canlanmasını değil, PKK'nın giderek daha da marjinalleşmesini de beraberinde getirecek.
Zaten, hendek siyaseti nedeniyle bölge halkı giderek PKK'dan uzaklaştı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 13.12 oy alarak 80 milletvekili çıkaran HDP'nin oy oranı, Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 10.7'ye inerken, çıkardığı milletvekili sayısı da 59'a düştü.
Hele de PKK'nın 15 Temmuz TETÖ'cü darbe girişiminin ardından saldırılarını yoğunlaştırması, bölge halkının gözünden kaçmadı. Halk, HDP'yi cezalandırırken, PKK terör örgütü ile arasına koyduğu mesafeyi daha da uzattı.
Zira kimi kamuoyu araştırma şirketlerinin anketine göre, darbe girişiminin ardından PKK'nın eylemlerini artırması, HDP'nin oy oranının yüzde 5'lere gerilemesine neden oldu.
Hükümetin yeni çözüm sürecinin diğer bir ayağı ise, bölgedeki kanaat önderleri ve STK yöneticileri; Hükümet bu kesimlerle diyaloğu artırarak, bölge halkının sorunlarının tespiti ve çözümü konusunda daha hızlı adımlar atabilecek.
Çözüm süreci ayakları yere basan ve bölge gerçekleriyle bütünleşen yeni boyutuyla sürdürülürken, PKK ile mücadelede de yeni konsept devreye girdi bile.
Başbakan Yıldırım'ın, “artık savunmada değil, taarruzda olacağız” sözleriyle özetlediği teröre karşı bu yeni konsept, zaten hayata geçmiş durumda.
Savunmadan taarruza geçen TSK, Çukurca ve Tandürek kırsalında PKK'lı teröristleri çembere alarak başarılı bir operasyon yürütüyor. Sadece Çukurca'da 188 terörist etkisiz hale getirildi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in, “30 yıldır girilemeyen yerlere girildi” sözü, bu harekatın kapsamı ve başarısını ortaya koyuyor.
TSK'nın bu büyük taarruzunun, Türkiye topraklarındaki 11 Kandilciğin temizlenmesiyle sınırlı kalmayıp, Kandil'e dek uzaması sürpriz olmayabilir.
PKK, ne kadar farkında ya da değil bilemiyorum, ama önümüzdeki günlerde FETÖ kamburundan kurtulan TSK'nın, teröre karşı daha etkin ve daha kapsamlı harekatlarına şahit olacağız.