Öz ve güven kelimelerinin birleşmesiyle “özgüven” sözcüğü ortaya çıkmıştır. Manası adı üstündedir, yani özüne güvenmek. Hayatın her alanı rekabetlerle doludur. Rekabet etmek için özgüven olmazsa olmazdır. Özgüveni düşük bireyler rekabet konusunda hep endişeli olmuşlardır. Bu endişeler, kişinin rekabette başarısız olmasını veya belki de hiç rekabet edememesini beraberinde getirebilir. Özgüvensiz insanlar kendilerinden hep şüphe duyarlar, risk almaktan kaçınırlar ve çekingendirler. Bu tür insanlar sahip oldukları yeteneklerden yararlanamazlar ve hayattan zevk almazlar.
Özgüven yaşam boyu gelişebilir veya tam tersi olarak zayıflayabilir. Ancak özgüvenin temelleri küçük yaşlarda atılmışsa, zayıflaması düşük bir ihtimalken, git gide güçlenmesi yüksek ihtimaldir. Spor, çocuklara zorlukların üstesinden gelme fırsatı sunarken, özgüven gelişimine de zemin hazırlar. Çocuk, sportif etkinliklere katılarak bazı zayıflıklarının olabileceğini, fakat buna karşılık güçlü yönlerini ortaya çıkarıp, güçlü yönlerine odaklanması gerektiğini keşfeder. Spor sayesinde nice çekingen, ürkek, tedirgin ve güvensiz çocuklar özgüvene kavuşmuştur. Özgüveni düşük insanlar başarısızlık karşısında “tekrar denemenin bir anlamı yok” diye düşünürken, yüksek özgüvene sahip insanlar ise “bir dahaki sefere daha çok çalışacağım” diye düşünür.
Başarısızlık korkusu olmayan, özgüveni yüksek olan çocukların risk alma ve konfor alanlarının dışına çıkma olasılıkları daha yüksektir.