Rivayet odur ki Hz. İsa a.s. önde, Yahudiler arkada yürümekte iken Hz. İsa a.s. bir koyun görür ve hemen durup koyunun kulağına bir şeyler söyler. Çok geçmeden o koyun hastalanır eriyip tükenmeye başlar. Yahudiler hayretle ve heyecanla gelip o koyunun kulağına ne söylediğini sorarlar. Hz İsa onlara derki “size her gün söylediğimi o koyuna bir kere söyledim o anladı lakin siz anlamıyorsunuz ‘Ölüm haktır ölüm haktır ölüm haktır” Bu misalde anlatılan şeyi biz de her gün yaşıyoruz aslında. Her cenaze töreninde bir ayeti görüyor ve duyuyoruz. Rabbimiz bize Enbiya suresi 35. ayette sürekli uyarıyor; ”Külli nefsin zeikatül mevt… Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle sınamaktayız. Hepinizde sonunda bize döndürüleceksiniz.” Yaratılan her nefs, her can, her yaratık, her mikroorganizma elbet ölümü tadacaktır. Öyleyse bize verilen bu kısa zamanın, hayatın, sağlığın, malın, mülkün, sevdiklerimizin, dostlarımızın, âlimlerimizin, büyüklerimizin kıymetini, değerini bilmeliyiz. Ömür eriyen bir buz gibi eriyip tükenirken toprağın üzerini düşündüğümüz kadar altını da düşünmeliyiz.
Bizden evvelkiler de bu dünyadan bir yolcu misali gelip geçtiler. Biz ve bizden sonrakiler de onların akıbetine mutlaka uğrayacağız. “Bakın bakalım onlardan geriye kalan bir şey görebiliyor musunuz?”(Hakka suresi-8) Evet aslında görebiliyoruz yıkık dökük harabeler, boşalmış şehirler, kırılmış heykeller, dağılmış kemikler, yok olmuş medeniyetler, silinmiş ülkeler… Bir zamanların süper güçleri olan nice devletler sadece tarih sayfalarında kalmışlar. Yıkılmaz denen saltanatlar, imparatorluklar yerle yeksan olmuşlar. O halde ne yapmalıyız? Uzun bir yola çıkacak olan ne yapıyorsa onu yapalım. Azıklarımızı alıp yolculuğa hazırlanalım. Hasadını bol isteyen çiftçi ne yapıyorsa onu yapalım. Tarlamızı güzelce sürüp ekelim. Denize açılacak olan balıkçı ne yapıyorsa onu yapalım. Oltalarımızı, ağlarımızı hazırlayalım. Mezun olmak isteyen öğrenci ne yapıyorsa onu yapalım. Derslerimize, sınavlarımıza iyi çalışalım. Mahşer sabahında bize lazım olacak olan iyi ve güzel amellerimizi çokça biriktirelim, ahirete hazırlık yapalım. Bu dünya boş her şey boş deyip kendimizi aldatmayalım. Boş olan kalbimizi iman nuruyla dolduralım.
Bir gömleği en fazla üç gün, bilemediniz dört gün giyebilirsiniz. Halbuki ne yırtılmıştır ne solmuştur. Lakin gömleğin giyilmesi için yıkanması, temizlenip ütülenmesi gerekir. Tıpkı günahlarla kirlenen kalbimizin tövbe ve istiğfar ile temizlenmesi gerektiği gibi. Yaptığımız hatalara ve günahlara tevbe edelim. Bir daha işlememek üzere söz verelim Rabbimize. Bin kere bozmuş olsak ta ümidimizi kaybetmeden tevbe edelim. Kırdığımız kalpler, kirlettiğimiz bedenimiz, gıybet eden dilimiz, haram yemiş midemiz için tevbe edelim. Hiç değer mi bu dünya malı, makam ve mevki bir dostumuzu kaybetmeye? Hiç değer mi kardeşimizi, sevdiklerimizi çekiştirip dilimizi kirletmeye? Allah bizlere samimi bir imanla şükreden ve tevbe eden kullarından eylesin. Tüm azalarımızın, organlarımızın, sağlığımızın ve sevdiklerimizin kıymetini bilip bunları bize verene nankörlük etmeden mutlulukla, sevgiyle ve huzurla yaşayabilmeyi nasip eylesin. Sağlıcakla inşallah.
ALPEREN KILIÇ
Eğitimci Yazar