Bu hafta başlayan yeni eğitim öğretim de bizi bekleyen iyi ve kötü zamanlar olsa da başarılı bir eğitim için, hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Sorunları birlikte çözmeliyiz.
Eğitimdir ki öğrencisi, öğretmeni, velisi ve idarecisi olarak eğitim öğretim yılı boyunca bir tempoda çalışırız. Hepimizin ortak hedefi sağlıklı bir ortamda başarılı bir eğitim öğretim yaşayabilmektir. Bunun içinde zamanla yarışırız bazen… Bir maraton gibidir geçen zaman…
***
Okulun eğitimi ve öğretimi içinde kantin ve temizlikte okulun içinde bir parçadır. Temizlik maddelerine de dikkat etmeliyiz. Toplu yerlerin temiz ve sağlık bilgisi olup olmaması, orada bulunanların sağlığını da olumlu ya da olumsuz etkiler. Özellikle ilkokullarda temizlik konusunda gerekli özen gösterilmediği zamanlarda salgın hastalıklara kapı açılmış olur. Tuvaletler, sınıflar ve koridorlar sürekli temiz olmasına dikkat edilmeli, sınıflar havalandırılması ihmal edilmemelidir. “Temizlik imanın yarısıdır.” Diyorsak ve inanıyorsak o temizliğe de her zaman dikkat etmeliyiz. Toplu taşıma araçlarında da aynı kural geçerlidir. Temizlik ve hijyen kurallarına her yerde uymalıyız… Çocuklarımıza da kazandırmalıyız…
***
Okulların açılmasıyla toplu yerlerde bazı iyi alışkanlıkların yanında kötü alışkanlık ve özentilerde maalesef yaşanabilmektedir. Olmasını istemediğimiz olumsuz örneklerden bazıları; uyuşturucu bağımlılığı, alkol bağımlılığı, sigara tiryakiliği gibi… Bu kötü alışkanlıkların giderek alt seviyelerdeki okullara kadar özellikle büyükşehirlerde indiğini duymak bile endişe veriyor. Bu konuda hepimize düşen görevler var. Çocuklarımızın gidiş ve geliş saatlerini takip etmek, arada bir çantalarını kontrol etmek, çok konuştuğu arkadaşlarının kim olduğunu bilmek, onunla ilgilenip, dinlemek bile bir ölçüde bu tür bağımlılıklara yakalanmasını engelleyebilecektir. Okullarda bu konularda rehberlik çalışmaları yapılması, zararları konusunda ikna edici etkinlikler olması da etkili olacaktır…
***
Günümüz çocuklarını, yukarıda yazdığım tehlikeler dışında, daha önce bir başka yazımda da ifade ettiğim “elektromanyetik tehlike”de maalesef gözümüzün önünde durmaktadır. Ama çocuğumuz bu tehlikeyi bildiği halde ya ağlayan çocuğunu susturmak için ya da kendini rahat bırakması için CEP TELEFONLARINI veriyorlar. Bu tehlikeyi bir kez daha dile getirmek istiyorum. Telefon, bilgisayar gibi “radyasyonu” yayan cihazlarla saatlerce temas etmesi ileriki yaşlarda sağlık sorunu olarak karşılarına çıkacaktır. Telefon konuşma amaçlı ya da haberleşme amaçlı düşünülsün, kısa süreli temas edilmelidir. Kulaklık kullanılmalıdır. Radyasyona karşı, kaya tuzunun kullanılmasını tavsiye ediyorlar. Tuz sabunuyla yıkanılmasını önerenler vardır.
***
Kantinlerde satılan sağlığa zararlı gıda ürünleri fark etiğinizde uyarmalısınız. Çıkartmalar, boyalı gıdalar vb. zararları olduğunu bilmemiz ve çocuklarımıza da anlatabilmeliyiz. Bazı kantinlerde tek kullanımlık alüminyum kaplar sindirim sistemini etkilemekte, hatta zehirlemektedir. Cam kaplar kullandırmaya alıştırmalıyız…
Sorunlar, sorunlar… Hiç bitmiyor. Önemli olan sorunlarla karşılaşınca kaçmamak, çözüm için mücadele etmektir çocuklarımız için...
Hazirana kadar süren maraton başlamıştır. Hepimize hayırlı olsun…
CENGİZ ÇETİK