Öğretmek ve öğrenmek insanların vazgeçilmez bir ihtiyacı ve arzusudur. İnsanların ve milletlerin geleceklerini inşa etmek ve refah bir yaşama ulaşmak için bilgi her yüzyılda ön plana çıkmıştır.
Bilginin önemi her geçtiğimiz yılar içerisinde önemi daha da artmakta olup insan yaşamının ayrılmaz temel bir ihtiyacı olmuştur.
Hazreti Ali Efendimiz, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözüyle öğrenmenin ve dolayısıyla öğretenin önemini ortaya koymuştur. Yüzyıllarca önce dahi öğrenmenin ve öğretmenin insan yaşamındaki önemine dikkat çekilmiştir. Böylelikle insanları öğretmeye ve öğrenmeye teşvik etmede yarış içerinde olmanın değeri anlatılmıştır. İnsanlar olarak bizlere bir harf bir bilgi öğreteninde “ …kırk yıl kölesi olurum” sözüyle öğretene karşı göstermemiz gereken sevgi, sohbet ve saygıyı işaret etmektedir.
Harf sesin yazıdaki karşılığıdır. Yazı yazmak için kullanılan işaretler harflerdir. Harflerin hepsi alfabeyi meydana getirir. Bir bilgiyi, düşünceyi, konuyu anlatmak, yazmak için harf dizisinden, heceden meydana gelen, anlamı olan ses birliği, laf, kelam, lakırdı olarak tanımlamaya da söz diyoruz.
Eskiler sözün hayırlısı, güzel olanı hem kısa/ öz, hem de güvenilir bir kaynağa dayanan bulunanıdır, tavsiyesinde bulunmuşlardır
Bütün ilimlerin, gelişmelerin malzemesi ve esası sözdür. Kitapların meyvesi sözlerdir. İnsan, düşünce ve gönül dünyasındakileri hep sözle ifade etmiştir. Dil, aklın da kalbin de tercümanı olmuştur. İnsanı diğer varlıklardan ayıran sözdür; insan sözle diğer varlıklardan üstün olur; diğer taraftan yine kötü sözüyle hayvandan aşağı olabilir.
Kurtuluş savaşımızın başkomutanı ve ülkemizin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün aşağıdaki sözleri öğretenin ve öğretmenin önemini yaşamakta olduğumuz yüz yılda tekrar gözler önüne koymaktadır.
- Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
- Gelecek nesiller öğretmenlerin omuzları üzerinde yükselecektir.
Görülüyor ki yaşadığımız her yüzyılda öğrenmenin ve öğretmenin önemi hep fark edilmiştir. Dolayısıyla öğretmenlere hep rol model görevler verilmiş ve el üstünde tutulmuştur.
Bu verilen önem ve saygı maalesef son yıllarda düşüş göstermiş durumdadır. Bunun göstergeleri ise öğretmenlik mesleğine gösterilen saygının azalması ve öğretmenlere devlet bünyesinde görev verir iken kadro dışında sözleşmeli, ücretli ve geçici gibi grupların oluşturulmasıdır.
Ayrıca öğretmenlik mesleğini icra edenlerin ekonomik yönden yeterli düzeyde ücretler almamasıdır. Meslek gruplarını küçümseme amacım olmadan şunu da belirtmek isterim ki bir bekçi ya da belediye işçisinden az ücretle çalıştırılan yüz binlerce öğretmen ve öğreticilerimiz var ki bu da içlerimizi burkan bir durumdur.
Yukarıda sıraladığım olumsuzlukların bir an önce çözüme ulaştırılarak, tüm öğretmenlerimizin yeni nesillere öğretmek ile çarpan yüreklerine su serpmenin gerekliliği açıkça ortadadır.
Öğretmenlik mesleğinde bazı olumsuzluklarımız da olsa öğretmenlik çok özel ve kutsal bir meslektir. Öğretmenlik mesleğini icra edenlere karşı sevgi ve saygımızı yitirmemiz gerekliliğinin altını çiziyor, başta tüm öğretmenlerimiz olmak üzere eğitim/öğrenim çalışmalarında emeği geçenlerin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Şevket GÖLÜK