Şam diyarında bir adam bir gün düşünürken kendi kendine, demiş ki "Ya Rabbi her şeyi anladım da şu iğrenç hamam böceklerini neden yarattın?" Gel zaman git zaman bu adam hastalanmış. Hangi doktora gittiyse ona demişler ki "Sen git Kırk hamam böceği yakala ve ye!" Adamcağız çaresiz kırk hamam böceğini yakalamış, yemiş ve hakikaten sonunda iyileşmiş. Bir gün deryada gemi ile seyahat ederler iken birden bire fırtına kopmuş ve gemidekiler başlamış ağlamaya duaya namaza.. Lakin bizimki çekilmiş bir köşeye hiç oralı değil. Yahu demişler sen ne rahat birisin görmüyor musun gemi batacak nerdeyse! Adam demiş "Ben bir kere karıştım O'nun işine tam kırk hamam böceği yedirdi. Bir daha kat'a karışmam O'nun işine. Mevla'm görelim neyler, neylerse güzel eyler!"
Ey her şeyi bildiğini zanneden aciz ve zavallı insan. Senin yıllar ve çağlar boyunca biriktirdiğin bilgi aslında deryada bir küçücük damla. Âlemlerin Rabbi olan Allah nezdinde bir küçücük beşersin. Kâinatta bir nokta, bir toz bile değilsin. Ne bu büyüklük, ne bu kibir? Gözlüğü satana para verip teşekkür ediyorsun. Peki, o gözleri yaratan, veren Rabbine niçin bir kere dahi şükretmiyorsun? Şükretmenin en güzel yolu ibadetlerdir. İbadet olmadan kulluk görevimizi tam manasıyla yapamayız. İnsan Rabbini tanımak ve ona kulluk etmek, şükretmek için var olmuştur. Eğer kulluk yapmayacaksa o zaman yaşamak için hiçbir geçerli sebebi kalmaz. Biz bu dünyaya yiyip içmek, yatıp kalkmak, gezip tozmak için gönderilmedik. Eğer öyle olsaydı hayvanlardan bir farkımız da olmazdı. Hâlbuki biz insanoğlu yaratılmış olanların en şereflisi, eşref-i mahlûkatız. Tabi bazılarımız bunun dışında kalmayı tercih edip esfel-i sefilin yani aşağıların en aşağısına durumlarına düşebilir. Allah hidayet versin. Allah bizleri esfeli sefilin zümresinden uzak eylesin.
Bakara suresi 22. ayette “O Rabbiniz ki, yeryüzünü sizin için bir döşek, gökyüzünü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın” buyurulmaktadır. Evet şirk en büyük günahtır. Allahu tealadan başka tabi olunacak ve ibadet edilecek başka bir varlık ve güç yoktur. Rabbimiz her şeyi bizim emrimize vermiş ve bizim için intizami olarak yaratmış. En ufak bir çatlak, gariplik, kusur göremiyoruz. Güneş, ay, yıldızlar, dünyanın eğimi ve ekinoks olayı gibi her şey bir nizam içinde yüzüyor ve düzen içinde saniye saniye işliyor. Yeryüzü bir döşek gibi bizim altımıza serilmiştir. Onu ekip biçerek karnımızı doyuruyoruz. Toprağa neyi diksek onun ürününü, meyvesini topluyoruz, yiyoruz. Gece olunca o döşeğe uzanıp yatıyoruz. Bu kürenin en altında kaynayan lavlar, en üst tabakasında ise karalar ve sular mevcut. Hepsi ayrı ayrı ve birbiri ile ahenk içersinde. Evrimcilere devrimcilere sormak lazım, acaba bu muhteşem ahengin, kusursuz nizamın, çıldırtan dengenin sebebi ve var edeni kimdir? Her şey kendi kendine tesadüfen olduysa ve kendi kendine evrimleştiyse, şu hayvanat bahçelerindeki zavallı maymunlar, sincaplar, tavşanlar neden bir gün kendini evrimleştirip devrim yapıp esaretlerinden kurtulmuyor? Ormanlarda yaşayan bu güzel hayvancıklar neden şehre gelip medeni şekilde bizim gibi yaşamıyor? Artık bunları bile bile şirke ve küfre girmeyin. Allah'ın ipine sarılın. La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yoluna ve davasına sığının teslim olun ve kurtulun. İslam kirlerden ve küfürden temizler. İslam'a giren kurtulur. Ondan uzaklaşan zillete düşer. Tövbe eden izzete ve ikrama kavuşur. Estağfirullah zikri ile kendimizi temizleyelim. İslam dini arınmaktır. İslam küfre ve şirke karşı direnmek ve çalışmaktır.
ALPEREN KILIÇ
Eğitimci Yazar