Cennet vatanımın eğitim sistemindeki kanayan büyük yaralardan biri olan öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli ve ücretli olarak farklı şekillerde ayırt edilmeleri. Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenler maaş ve özlük hakları bakımından biraz daha iyi şartlara sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sayıları 90 bini bulan ücretli öğretmenler ise asgari ücretin bile altında maaş almaktadır. Adeta kölelik düzeninin altında bile çalıştırılıyor. Girdiği saat kadar ücret alıp yarım gün sigortası yatırılıyor. Okulların kapalı olduğu yaz aylarında ne maaşları yatıyor ne de sigortaları. Okulda öğretmen, ders çıkışında boynu bükük bir işsiz olarak geziyor.
2019'un verilerine göre ücretli öğretmenlik uygulamasıyla 90 bin civarında öğretmen olduğunu, bir kısmının iki yıllık mezunu veya alakası olmayan bölümlerde mezun olup okullarda kendi alanının dışındaki derslere giriyor. Ve mecburi bir şekilde. Ücretli öğretmenlik uygulamasının aslında tamamen gereksiz, zülüm ve eğitimi kurşuna dizen bir formattır. Acil koduyla sona erdirilmesi gereken bir düzensizliktir. Öğretmen ihtiyacından çok atanamayan (atanması yapılmayan) öğretmen mevcuttur. Bu nedenle de 90 bin öğretmen ihtiyacının karşılanmaması imkansızdır. Türkiye Cumhuriyeti 90 bin öğretmenin atamasını ivedilikle yapacak durumdadır. Bunu kolaylıkla yapabilir. Son verilere göre 97 bin öğretmen açığı olduğu söyleniyor. Bu açık şu şekilde kapanmalı:
- Bütün norm kadro karşılığı öğretmenler atanması yapılmalıdır.
- Eğitim-Öğretim sürecinde öğretmen hastalanır veya bırakmak zorunda kalırsa ne yapmalıyız? O zaman da geçici süreliğine hali hazırda bekleyen öğretmen adayları ile karşılanmalı.
Nedir bu ücretli öğretmenlik?
Ücretli öğretmenlik demek;
- Koca ülkemin PISA sıralamasında 50. olmak.
- Boğazımda kesip okuttuğum öğrencimin Matematik, Türkçe, İngilizce... Derslerini anlamaması.
- Yirmi yıl emek verip idealist gençleri eğitimden soğutmak.
- Okulda öğretmen, çıkışta işsiz.
- Saçı dökülmüş, yüzü buruşuk gencecik fidanlar.
- Eğitimin boş bir şeyden ibaret olduğu düşüncesiyle karşı karşıya kalmak.
- Gelecek neslin çürük olması.
- Evlenmekten kaçan öğretmen.
- Evli olup da evine ekmek götüremeyen öğretmen.
- Matematik dersine Türkçe Öğretmeni girmek.
- Mesleğini utanarak söylemek.
- Ülkenin kalbine kurşun sıkmak.
- .....
《 DEMEKTİR 》
Nice nice durumlar.
Saymaya kalksam emin olun günlerce bitmez.
Eğitim-Öğretimi hep şuna benzetiyorum;
Üç aşamadan oluşan bir evi düşünün:
Ortaokul, temeli
Lise, duvarları
Üniversiteyi ise evin çatısına benzetiyorum. Ücretli öğretmenleri ise sigortasız ve düşük bir maaşla çalışan birer inşaat ustasıdır. Kimi çok kaliteli usta kimi ise çıraklıktan bile anlamayan zor durumda kalmış usta görevini yapanlardır. Ülkemi ise bu inşaata benzetiyorum. Demem o ki bu inşaat ne kadar sağlam olabilir ya da ne kadar ayakta kalabilir?
Saygı ve selamlarımla...
Kenan KERİMOĞLU