Ben Nayman Ana'yım bilmiyorsun...
Daha geçen gün otobüste öldürdün ya beni o şuh kahkahanla... Ya da uyurken uykunda pencereye yaslanıp... Hatırla hatırla bakalım gün uzar yüzyıl olur ya...
Beni öldürdün sen ay oğul ben gündelikte cam pencere silerken okuyorum diye gittiğin ellerde nargile cafelerde...
Beni öldürdün sen Ay Melek , Banu Çiçek, hatun kızım, darağaçlarında sallanan sarıklara eşti yoldaştı ya o örtün -Şalcı bacı misâl- , birazcık sigara dumanı ile işledin sen de bu kasten öldürme vakasını... Dönüp ardına bakmadın bile...
Hem sonra herkes öldürdü beni herkes...
Yalancı emzik fabrikalarında öldürdünüz analığımı biraz; biraz lcd tv son model araba sevdanız ile işte... Yalancı emzik , ben yokken oyalarmış can pâremi , fabrikada tütün sararken sanki kendim içer gibi... Değil mi ?
Hem 99 taksitle lcd tv , 1999 taksitle yazlık alalım, çok da ihtiyaç, öyle değil mi ?
Reklâmlarda öldürdünüz en çok; diri diri gömdünüz 90 - 60 - 90 etlere hapis vücutlara mahkum , köle pazarında dişine bakılan birer meta yaptınız da hani...
Dizilerde öldürdünüz mankurt gibi beni hep paranın peşinden giden tiplerde çizip çizip , kalbimi çöpçüler süpürsün diye yollara serip...
Beni okullarda evet okullarda... Kantinde İngilizce şakalaşırken öldürdünüz işte... Ana sütü gibiydi hani ana dil ? Öykünürken ağzınızı yaya yaya işte ben de oracıkta ölüverdim Nayman Ana gibi...
Oysa minicik kalbimde kâinat saklıydı...
Sevgi , merhamet saklıydı...
Hâbil misâl , öldürmek için kalkan ellere de uzanmadı...
Yüzyıl oldu ; gün , uzadı uzadı...
Nüket Belsan Taşören