Eğitim, sistematik bir planla kişinin davranışlarını istendik yönde değiştirme sanatıdır.
Bu sanat insanlığın temelini oluşturan bir süreçten ibarettir. Bazı ülkeler bu süreci iyi yönetiyor bazıları ise yönetemiyor.
Eğitimdeki sorunlar dünyanın hiçbir ülkesinde bitmiş değildir. Aslında hiç bitmeyecek gibi duruyor. Çünkü her geçen gün hayatın seyriyle farklı ihtiyaçlar doğuyor.
Değişim- dönüşüm ve teknoloji...
Dünyada sorunlu bir eğitim sistemiyle boğuşmayan tek bir ülke dahi yoktur. Ama bazı ülkeler bu sorunu en aza indirgemiş durumda. ABD, Çin, Finlandiya, Japonya gibi.
Her ülkede olduğu gibi ülkemizde de tarihten süregelen bir eğitim sorunu vardır.
Bu sorun hâlâ da çözülmüş değil.
Çünkü geleneksel ile çağdaş eğitimin ilkeleri arasında sıkışıp kalmışız.
Ne gelenekçi oluyoruz ne de çağdaşçı.
Evet.
Bana sorarsanız; gelenekçi eğitim sistemini bırakıp kendi değerlerimize uygun bir çağdaş sisteme yönelmemiz lazım.
Şunu demiyorum;
Birden yakıp yıkalım.
Akif, dizelerinde bu mesele ile ilgili şöyle anlatıyor:
" Süleymaniye'yi yapmak için bir Mimar Sinan bir de Kanuni Sultan Süleyman gerekirken, yıkmak için bir kazma bir de işçi kâfidir. "
İnşaa etmek zordur. Ama yıkmak çok kolay.
Dolayısıyla, eğitimde iyi bir eser ortaya koymak için çok büyük ve önemli işler yapmak oldukça meşakkatli ve uzun bir süreç gerektirmektedir.
Ama,
Küçük dokunuşlarla çok şeyi değiştirip başarı elde edebiliriz.
Mesela,
Ücretli ve sözleşmeli gibi kavramları ortadan kaldırmamız şart.
Tarihimize baktığımızda, Selçuklu'nun eğitim sistemi güçlüydü. Ne yazık ki kendini kurtarmaya yetmedi. Çünkü yaşadığı çağa göre eğitim sistemini yenilememişti.
Selçuklu'nun eğitim birikiminden Osmanlı devleti yararlandı. Yaşadığı çağa uygunluk adına az bir dokunuşla çok şey değiştirerek dünyanın gücü hâline geldi.
Bir şeylerin değişip gelişmesi için bu anlamda istikrarlı bir şekilde çalışmamız lazım.
Zamanı ve teknolojiyi doğru dürüst kullanmak gerekir.
Öğretmeni iyi yetiştirip ekonomi anlamında mutlu etmek.
Eğitimdeki bütün sosyal kurumları,
okuldan aileye, öğretmenden çevreye ve günümüzden teknolojiye kadar,
en önemlisi ise; iş hayatını.
Bunların tümünü iyi planlamak gerekir.
Bir de ' Değerler eğitimi ' de vermemiz lazım.
Kendi değerlerimizi çağdaş bir şekilde sunabiliriz.
Nurettin Topçu'nun ifadesiyle ' bir mefkûre hâlinde ' benimseyerek icra etmeleri gerekir.
Bunu sağlamamız için öncelikle ideal bir insan tipini ortaya koymamız lazım.
Ve
Bunların tümünü eğitimin merkezine koyup ona göre inşa etmek.
Bireysel eğitim modeline önem vermemiz kaçınılmaz olmalı
Gençleri yeteneklerine göre, eğilimlerine göre kategorize etmeliyiz.
Öğretmen olmuş, öğretmenliği sevmiyor; mühendis olmuş, mühendislikle alâkası yok, mesleğini yapmak istemeyen bir sürü insan var.
Acaba neden?
Çocukları, gençleri yeterince motive etmeliyiz.
Özellikle okulu sevdirmeliyiz. Önlerine inanacağı hedefler koymalıyız.
Eğitim sisteminin sıkıntılarının faturası öğretmenlere kesiliyor.
Sürekli olarak öğretmenlerin yetersiz olduğu, işlerini iyi yapmadıkları, çok az çalıştıkları, çok tatil yaptıkları gündeme getiriliyor.
Ülkenin temelini atan öğretmenlere bunu çok görmemek gerekir.
Konunun özeti; küçük dokunuşlarla çok şey değiştirebiliriz.
Okuruma saygı ve sıcak selamlarımla.