Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Mümtazer TÜRKÖNE

Terör şirketi olarak PKK

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült


Terörle iç içe yaşadığımız uzun bir tarihe sahibiz. 84'te PKK terörü patladığı zaman, 70'li yılların dehşeti hâlâ toplumun üzerindeydi. Böyle bakarsak neredeyse 40 senedir gündelik hayatımızın genellikle ilk sırasını, bazen de ikinci üçüncü sırasını hep terör eylemleri işgal etti.


Terör, yani siyasî şiddet; siyasî amaçlara ulaşmak için şiddet yöntemleri kullanmak demek; halkı dehşete ve korkuya sevk ederek, devlet ve siyasî alan üzerinde dolaylı bir baskı oluşturmak ve böylece siyasî amaçlara ulaşmak. 70'li yıllarda sol şiddetin amacı devletin kağıttan kaplan olduğunu gösterip halkı ayaklanmaya ikna etmekti. PKK şiddeti, akıttığı kan etrafında keskin düşmanlıklar oluşturup Türkiye'yi etnik çatışmaya sürüklemek ve buradan bir bağımsızlık hareketi çıkartmak için başladı.

Köprünün altından çok sular aktı. Türkiye'nin ulus devlet cenderesi içinde büyüttüğü bir Kürt sorunu vardı. Devlet Kürtleri Türkleştirmek için sistematik ve kurumsal asimilasyon politikaları uyguladı. Kürtlerin anadilleri yasaklandı. Kimliklerinden dolayı aşağılandılar. Kürt sıfatıyla devletin çatısı altında yaşama hakkından mahrum bırakıldılar. Kürt milliyetçiliğinin kadim geçmişi ile bu politikalar bir etkileşime girdi ve böylelikle kocaman bir Kürt sorunumuz oldu. PKK bu sorundan bir siyasal program çıkarttı ve Stalinist şiddet yöntemleriyle bu sorun üzerinde bir tekel oluşturdu. Şiddet böylelikle Kürt siyasal hareketinin ana omurgasına dönüştü.

"Barışçıl yöntemlerle Te Ce'nin inkarcı ve asimilasyonist politikalarına son vermek mümkün değildir" tezi, kaybettiğimiz 50 bin insan hayatının gerekçesini oluşturdu. Peki bu şiddet yöntemleri ile Kürt siyasal hareketi bazı kazanımlar elde etti mi? "Silah bizim tek güvencemiz" diyen Kürt siyasetçileri haklı mı? Bu sorunun doğru cevabı, geleceğe de ışık tutacak. Şiddet Kürtlerin şikâyetlerini dile getirme aracı olarak etkili oldu. Hepimiz bir sorun olduğunu ve bu sorunun "üç beş eşkıyanın marifeti"nden ibaret olmadığını uzayan şiddet yıllarında anladık. Ancak bu yöntemin çözüm üzerinde etkili olduğunu söylemek doğru değil. Şiddet devleti hizaya getirmekte değil, Kürt halkını motive etmede etkisini gösterdi. Devleti ikna eden de bugün PKK'lıların elindeki silah değil, arkasındaki halk desteği oldu. Marjinal bir hareket dökülen kanın verdiği acılarla kitleselleşti. Kürt siyaseti barışçı yöntemlerle de şikayetlerini dile getirebilir, siyasî programını uygulayabilirdi. Ama aynı kitlesel desteği kazanamazdı.

PKK 1999'da "Bağımsız Birleşik Kürdistan" hedefinden resmen vazgeçti. Yine de, ateşkes evreleri ve 1993, 1999, 2003 ve son olarak 2011'deki taktik çözüm hamleleri dışında PKK şiddeti temel strateji itibarıyla aynı çizgiyi takip etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise 1984 yılında durduğu yerden çok farklı bir yerde duruyor. 2007'de kararlaştırılan ve 2009'da TRT Şeş'in açılması ile kuvveden fiile çıkan yeni politika, asimilasyona son verdi, onun yerine "gönüllü entegrasyon"u yerleştirdi. "Türkiye'nin Kürt sorunu" bütünüyle çözülmedi ama makas değiştirip doğru istikamete doğru epeyce mesafe aldı. Bu politikalar iklimi değiştirdi. AK Parti etnik kimlikleri aşan entegrasyon politikalarında başarılı oldu. Şiddet bir alternatif olma gücünü hızla kaybetti. Bu hüküm Kürt siyasetine ait. Kürt siyasetçilerin sıklıkla tekrarladığı "silah miadını doldurdu" sözü, bu hükmün ifadesi.

Şiddet ömrünü tamamladı. Ama Kürt siyaseti için şiddet üreten PKK; silahları, militanları, lojistik desteği, örgütsel birikimi ile olduğu gibi ayakta. Terör Kürt sorunundan bağımsızlaştı, kendisini var eden şartlardan bağımsız özerk bir yapı haline dönüştü. Özerklik kazanan bu tür örgütler, onları var eden şartlar ortadan kalktıktan sonra buharlaşıp yok olmazlar. Bu örgütlerin, iştigal sahası sona ermiş şirketler gibi tasfiye edilmesi gerekir. Bugün "müzakere" dediğimiz pazarlıklar bu şirketin tasfiyesi için yapılıyor.

PKK terörü devam ediyor. Devam eden terörün geçmiştekilerden çok önemli bir farkı var. PKK dün "Kürt halkının özgürlüğü" için savaştığını söylüyordu. Bugün sadece kendisi için savaşıyor ve bunu açıklıkla ifade ediyor. Karşımızda bir terör örgütü değil, bir terör şirketi var. Bu şirket şimdi kendi sermayedarları için piyasa yapıyor.

Bu farkı gözetmek, kanı durdurmanın çaresini bulmak için çok önemli.

MÜMTAZER TÜRKÖNE DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS