Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Mümtazer TÜRKÖNE

Savcı ve başkaları

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült


Bülent Arınç'ın "yok", Başbakan'ın "var" dediği 250. Madde, yani savcı ve hâkimlerin özel yetkilerini konu alan kanun değişikliği için özel bir taktik geliştirilmiş. MİT kanununda yapılan değişiklik gibi, asıl paket bir gece yarısı Meclis'e önerge ile gelecek ve üzerinde tartışma olmadan geçecekmiş.


Keşke mümkün olsa da "gizli oturum" kararı alınsa. Hatta yapılacak değişiklik de halktan gizlense. Mahkemelerden toplu tahliyeler başladığı zaman da, bu "gizli kanun" gerekçe gösterildiğinde hepimiz ikna olsak. Ne iyi olurdu değil mi?

Siyasetin bütün dengeleri, özel yetkili mahkemelerden doğacak boşluk üzerinde yeniden kuruluyor. Yapılacak her değişikliğin tek anlamı var: Yargının yetkisi sınırlanacak; bürokratlara ve politikacılara yargı karşısında dokunulmazlık zırhı kazandırılacak. MHP'nin prensipte bir itirazı yok. CHP bu kanun değişikliğine toptan destek verecek. BDP, kendisinin faydalanacağı yasal değişikliklere muhalefet etmekle tanınıyor; ama bu sefer itirazını KCK'dan tutuklu üyelerine açıklayamaz. Liderinin "var" dediği pakete sadece AK Partili Meclis üyelerinden bir kısmının varoluşsal bir muhalefette bulunması ise bu değişikliği engellemek adına yeterli olmaz.

Sonuç ne olur? Mesela muvazzaf generallerin veya emekli orgenerallerin yargılanması Başbakan'ın iznine bağlansa? Bu yetki başbakanı askerlerin mutlak itaat ettikleri tek patron haline getirir. Ama hangi askerlerin? Vatan savunmasıyla uğraşan askerlerin değil herhalde? Darbecileri sivil otoriteye bağlamanın mantığını kavramak ise çok zor. Peki bu kadar büyük bir gücü başbakan kullanabilir mi? Artık darbeciler darbe yapmak için başbakandan izin alacaklar. Veya, "belki başarılı olamayız o yüzden son dakikaya kadar iyi geçinelim" diyecekler.

İkincisi: Bu teşebbüs beklenen neticeyi verir mi? Yargı erki, bu yetkiler elinden alındıktan sonra eli kolu bağlı köşesine çekilir mi?

Kırılma şike yasasında yaşandı. Peki, başbakan arzu ettiği sonucu alabildi mi? 58. Madde değişti, bütün kurullar değişti; buna rağmen PFDK ve Tahkim Kurulu cezaları dağıttı. UEFA'nın vereceği cezalar ise şimdiden kesin görünüyor. Şike yasasında onca tartışmaya ve kırılmaya rağmen yapılan değişiklikten hiçbir netice hâsıl olmadı.

MİT yasasında yapılan değişikliği hatırlayalım. İstanbul Başsavcısı MİT soruşturmasının suç işleyen KCK'lı MİT görevlileri hakkında olduğunu açıklamış, Başbakan ise MİT müsteşarını ve Oslo görüşmelerini konu aldığını söylemişti. Yasa değişti. Oslo görüşmeleri konusunda hepimiz Başbakan'ı haklı buluyoruz. Peki, KCK soruşturması? Bir iddia ortada kaldı. Peki, yargı elindeki yolları tüketti mi? Hukuk demokrasi içinde hüküm sürüyorsa çarelerin tükenmeyeceğini herkesin bilmesi lâzım. Temel kural açık: İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında olamaz. Kanuna dayanarak bir soruşturmaya izin vermeme işlemi de dâhil.

Özel yetkileri alınarak Küçükçekmece Başsavcı Vekilliği'ne tayin edilen Şike savcısı Mehmet Berk'in dün Radikal'de yer alan sözleri olan-biteni anlamak için yeterli. Savcılarımız yürümekte olan soruşturmalar ve yargılamalar hakkında söylenen sözlere, yazılanlara-çizilenlere sadece gülüyorlarmış. Fuhuş çetesi dağıtılıyor, torbacılar yakalanıyor ve hemen siyasî yorumlar yapılıyor. Gülmekte haklı değiller mi? Bu haberi okumayanlara şiddetle öneririm.

Mehmet Berk bir istisna. Savcılar işlerini yapıyorlar, konuşmuyorlar. Bizim konuşarak tükettiğimiz suç dosyalarını onlar sonucuna ulaştırıyorlar. Hukuku işletiyorlar. Siyaset ise gündelik telaş içinde hukuk da dâhil her şeyi amaca ulaşmak için malzeme yapıyor. Bir denge ve ölçü lâzım. Ölçüyü belirleyecek olan da yine hukuk. Çünkü tek tek her birimizin hakkı onun içinde duruyor.

Hukuk demokrasinin, demokrasi hukukun güvencesinde. Demokrasi hukuka karşı hata yaparsa kendisini var eden güvenceleri kaybeder.

MÜMTAZER TÜRKÖNE DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS