Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Mümtazer TÜRKÖNE

Kanun ve ihtişam

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Dışarıdan bakılınca demek ki daha iyi fark ediliyor. Die Welt, bu haftayı boydan boya işgal eden “Muhteşem Yüzyıl” tartışmasını, “Erdoğan yeni Osmanlı İmparatorluğu düşleri kuruyor” başlığı ile vermiş.

Alman gazete, bizde televizyon dizisine odaklanan tartışmayı, Türkiye’nin dış politika eksenine taşımış. Neo-Osmanlıcılık olarak nitelediği Türk dış politikasını, Başbakan’ın sözleri üzerinden eleştirmiş. Sahi neden bizde hiç kimse, televizyondaki pembe dizinin entrikalarından sıyrılıp, Erdoğan’ın sözlerinin arkasını kurcalamaya girişmedi?

“Muhteşem Süleyman” (Suleiman the Magnificent) lakabı, Batılıların kullandığı bir tabir. Biz kendi padişahımızı, hukuka çok saygılı olduğu ve teşri faaliyete çok emek verdiği için “kanunî” unvanıyla hatırlıyoruz. I. Beyazıt’ı “yıldırım”, II. Mehmet’i “fatih”, I. Selim’i “yavuz” diye andığımız gibi. Kendi tarihinizi Batı’nın oryantalist gözlükleriyle yorumlarsanız, ortaya “muhteşem” görünen ama içi kof bir yığın tartışma çıkar. Sorun şurada: Neden Başbakan’ın sözlerini, Alman gazetesinin gayet sade bir şekilde yaptığı gibi gerçekçi biçimde yorumlayamıyoruz? Birileri çıksa, Cumhuriyet’in ulus-devletinin dış politikasını bu imparatorluk ufkunun tam karşısında koysa? Verimli bir tartışma cereyan etmez mi?

Muhalif olanların bile hakkını teslim etmesi lâzım: Erdoğan usta bir politikacı. Kafesin içine küçük bir yem koyuyor, herkes o yeme üşüşüyor. Sonra daracık kafeste kızılca kıyamet kopuyor. “Muhteşem Yüzyıl” dizisine odaklı tartışmaların tamamı bu kafesin içinden gelen incir çekirdeğini doldurmayan seslerden ibaret. Kurtlar Vadisi dizisinin Mematî’si için gıyabî cenaze namazı kılanlarla, Süleymaniye Camii’nin haziresine Hürrem Sultan’a beddua okumaya gidenlerle, dizi üzerinden Başbakan’a cephe alanlar ve tartışmaya girenler arasında hiçbir fark yok.

Halbuki Erdoğan’ın, tartışmayı başlatan sözleri çok kritik bir çerçevenin içine yerleşmişti. Bu çerçeve, yıllardır öğünüp durduğumuz Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” sözü idi. Erdoğan pro-aktif dış politikayı savunuyor; pısırık ve edilgen duruşa karşı çıkıyor. Osmanlı mirasını ve geçmişini hatırlatıyor. Osmanlı ufkunu, dış politikanın zorlu problemlerini çözmek için hatırlatırken kafesin içine bir yem koymayı ihmal etmiyor. Kendi tarihimize şarkiyatçılar gibi bakmayı ve hafife almayı popüler bir dizi üzerinden eleştiriyor. Herkes o kadar ciddi söz arasından cımbızla bunu ayıklıyor ve merceğin altına yerleştiriyor.

Bir sorunumuz var, hem de ciddi bir sorun. Bu sorun pembe dizilerin ne ölçüde tarihî gerçeklere uyması gerektiğini tartışmak, dizi senaryoları ile tarihte olup-bitenleri karşılaştırmak değil. Politikayı, özellikle de dış politikayı bugünün dünyasına ve gerçeklerine uydurmak. “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün bugün bir karşılığının olup olmadığını tartışmak gibi.

Kaldı ki bu söz, birbirinin olmazsa olmazı olan iki prensibi formüle ediyor. Ülkenizde barışın olmasını istiyorsanız, dünya barışına katkıda bulunacaksınız. Her milletin ayrı ayrı yurdunda barış yoksa, bu iç sorun bir dünya sorununa dönüşebilir. Bu prensip kısaca ulus-devletler çağında ulusal azınlık sorunlarının, self-determinasyon prensibine dayanarak nasıl uluslararası bir soruna dönüştüğünü gösteriyor. Dönem Milletler Cemiyeti dönemi. Dayandığı tecrübe ise I. Dünya Savaşı. Çıkartılacak sonuç ise ulusal azınlık sorununu çözüp ulus-devleti güçlendirmek. Cumhuriyet bu sorunu asimilasyon politikaları ile çözdü. AK Parti hükümeti ise ilk defa entegrasyon politikaları uyguluyor. Çözüm ihtişama değil, kanuna yani hukuka bağlı. Demek ki bizim şanlı padişahımızı “Muhteşem” olarak değil, “Kanunî” olarak hatırlamamız gerekiyor. Çıkartılacak sonuç: Osmanlı ufkuna sahip değilseniz ne yurtta, ne de çevrenizde barışı sağlayamazsınız.
MÜMTAZER TÜRKÖNE DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS