Başbakan'ın rahatsızlığı ve geçirdiği ameliyat herkesin yüreğini ağzına getirdi. Yüreği ağzına gelenler arasında en sert muhaliflerinin bulunması normal.
Çünkü her şeyin altüst olduğu bir kaos endişesi bu. Allah şifa ve uzun ömürler versin. Dokuz senedir ülkeyi yöneten bir liderin sağlığı, demek ki herkesi ilgilendiriyor. Kurumlara ve kurallara değil insanlara güveniyoruz. Çünkü henüz üzerinde ittifak ettiğimiz ve güvendiğimiz kalıcı kurumlar ve kurallar yok. Sadece AK Parti'ye oy verenlerin değil bütün Türkiye'nin umudu, Tayyip Erdoğan'ın karizmatik kişiliği sayesinde Türkiye'nin üzerinde mutabakat sağlanmış kalıcı kurallara ve kurumlara kavuşması. Belki o zaman siyasette liderlere yüklediğimiz aşırı anlamlardan vazgeçebiliriz. Türkiye, bu dönüşümü önümüzdeki birkaç yıl içinde tamamlayacak. Ve o zaman, başımız sıkıştığında liderlere değil; liderlerle birlikte üzerinde mutabık olduğumuz kuralların gösterdiği çözümlere dikkatimizi vereceğiz.
Hafta sonu Bülent Arınç'ın Bursa'da bir partiliye cevaben 'biat kurumu'na yaptığı itiraz, aslında kurallar konusunda kat ettiğimiz mesafeyi gösteren örneklerden biri. 'Ben kimseye biat etmedim ve etmem' diyor Arınç. Ve 'biat'ın dinî bir tabir olduğunu ekliyor.
Arınç'ın 'biat kurumu'nu reddetmesi, herkesin üzerinde mutabık olacağı demokratik kurallara ulaşma açısından önemli bir ilerleme. Ancak 'biat' dinî bir kavram değil, kaynağını İlahî emirlerden değil maslahattan alıyor. Biat, 'bey' anlamına gelen 'alış-satış' kelimesinden geliyor. Gündelik dilde kullandığımız 'bayi' kelimesi de aynı anlama geliyor. Bir alışverişte, taraflar alış ve satış fiyatında anlaşmalarını, el sıkışarak gösterirler. Kurban alışverişlerinden hatırlayacağınız uzun süren zorlu el sıkışmalar, biraz erkene alınan anlaşma ihtimalini ifade eder. İşte bu alışverişte uzlaşma anlamına gelen el sıkışma haline 'biat' adı veriliyor. İslâm hukuku, açık hüküm bulunmayan durumlarda taraflar arasında konusu ne olursa olsun anlaşmayı, karşılıklı sözleşmeye bağlıyor. Mal alım satımı, evlilik gibi yönetenlerle yönetilenler arasında kurulan ilişki de sözleşmeye dayanıyor. 'Biat', yöneticinin elini tutarak usulü dairesince yönetme hakkını ona devretmek ve böylece kendisine itaat edeceğini beyan etmek anlamına geliyor. Kısaca 'biat' bir sözleşme, konusu siyasî olan bir sözleşme.
Temsilî demokrasinin 'tevkil' kurumundan farkı, genel uygulamaya göre zamanla kayıtlı olmaması. Bu sözleşme, iki tarafa farklı yükümlülükler yüklüyor. Biat edilen, sözleşme hükümlerine uyarak yönetmek; biat eden de itaat etmekle mükellef.
Hz. Ebubekir'in hilafetinde ilk olarak Hz. Ömer'in elini onun avucunun içine koyarak hilafetini onaylamasına dayanan ve Akabe biatını hatırlatan bu kurum, zamanla şeklî bir ritüele dönüşüyor. Toplumun ileri gelenleri (ehl-i hal u akd) tahta geçen padişahın elini tutarak ona biat ettiklerini gösteriyorlar.
Kurallar ve kurumlar, kişilerle kaim siyasî maslahatı kalıcı hale getirmek ve böylece, toplumu düzen ve istikrar içinde tutmak için var. Her dönem kendi maslahatını oluşturuyor. 1960'lı, 70'li yıllarda 'biat kurumu' önemli bir tartışma konusuydu. Ne orijinal biçimi ne de sonradan sadece şekle dönüşen uygulamaları dinî nitelik taşımayan bu kurumun yerine daha ince ayarları olan kurallar yürürlükte. Zaten Bülent Arınç'ın eleştirdiği biat sözü, herhangi bir dinî referansla söylenmiyor. Bir partili, lidere olan yürekten bağlılığını bu kelime ile ifade ediyor. Karşılığı da, şahsiyetli bir politikacının itirazından ibaret.
Hepimiz faniyiz. Siyasetçiler de öyle. Bugünkü başarılar yarın rüzgârın önünde savrulan toza dönüşebilir. Tarih, güçlü liderliklerin kurumsal enerji oluşturamadığı takdirde yol açtığı hayal kırıklıklarının örnekleriyle dolu. Türkiye bugün doğru yolda ilerliyor; çünkü bir anayasa yaparak kalıcı kurallarını ve kurumlarını oluşturmaya çalışıyor.
Her şey geçici. Büyük hizmetler yapanlar yarın, tarihin müşfik kollarında hatıralarda yaşayacaklar. Yarını hesaplamaya çalışanlar kimin peşinden gideceğine kafa yormak yerine, bugün oluşacak hangi kuralın ona yol göstereceğine bakmalı. Kime değil, hangi kurala itaat edeceğiz?