Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Mümtazer TÜRKÖNE

İktidarın ekonomi-politiği

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült
Devlet üzerinden “rant kollama” faaliyeti, siyaset ile ekonominin iç içe geçtiği karanlık bir alan.

90’lı yılların koalisyon hükümetlerinde sermaye kesimi, “rant kollamak” kastıyla siyasetin en faal aktörüne dönüştüler. Sonuç, rant dağıtımının ana mekanı olan finans sektörü üzerinden Türkiye derin bir ekonomik krize yuvarlandı. AK Parti’nin on yıllık iktidarında dönüm noktası, 2008 yılında IMF defterinin kapatılarak rant sermayesinin elinden bu en etkili aracı alması oldu. Düzenleyici devlet kurumlarının, yani bağımsız idarî otoritelerin ekonomi üzerindeki denetleyici gücü rant dağıtımını da düzene bağladı. Sermayenin ve siyasetin hem kendi içindeki hem de birbiri arasındaki rant rekabeti artık öngörülebilir ve kontrol edilebilir hale geldi. Böylece sermaye siyasî alanı önemli ölçüde boşalttı ve bu işten en çok iktidar karşısında sermaye muhalefetinin desteğini kaybeden siyasî muhalefet zarar gördü.

Muhalefetin ekonomi-politiği iktidardaki güç temerküzünün bir kısmını açıklıyor. Daha fazlası da var. Her şeyden önce “iktidardaki otoriterleşme eğilimi”ni, “iyilik-kötülük” gibi bir ahlâkî kritere değil siyasetin doğasına bağlamak lâzım. Bir kere “iktidarın otoriterleşmesi” tabiri anlamsız. “Otorite” meşru iktidar anlamına geliyor. Otoriterleşme, ancak rızaya dayanırsa sürdürülebilir. Çünkü “rıza” meşruiyet üretir. Ayrıca siyaset, gücü elde etmek için yapılır. Eline geçen gücü kullanmaktan sarf-ı nazar etmek siyasetçinin sonunu getirir. Tabiat gibi siyaset de boşluk kabul etmez; sizin kullanmadığınız gücü başkası size karşı kullanır. Yetkiniz ve imkânınız varken yönetmiyorsanız başkası gelir sizi yönetir.

AK Parti hükümeti ve bilhassa Başbakan Erdoğan’ın elinde biriken güç, demokratik siyasî rekabetin sonucu. Peki sebebi ne? İlk sebep, yukarıdaki. Bu sebebi, yani ekonomik iktidarı çekip çıkardığınız zaman, geriye siyasetin fikirlerle, ideolojilerle ve gündemlerle yürüyen yapay, yani siyasî maharetle edinilen gücü kalır. Önemli mi? Elbette.

Her şeyden önce AK Parti’nin otoritesinin arkasında halk desteği var. On yıl boyunca sistemli bir şekilde artan; hiç olmazsa azalacağına dair en küçük bir işaret bulunmayan bir destek bu. AK Parti’ye verilen bu desteğin kimyasında hâlâ muhalif bir karakter var. Derin devlete, yani devlet içindeki gayrimeşru iktidarlara karşı. Ergenekon ve Balyoz davaları bu iktidarın ne kadar ürkütücü olduğunu göstererek, heyulayı diri tuttu. Başbakan derin devletten hâlâ şikayet ettiğine göre, bildiği bir şey olmalı. Bu halk desteğinin, nispeten muhalif bir ekonomi-politiği de var. AK Parti hâlâ yoksul kesimlerin partisi. Servetin yeniden paylaşımını talep eden, yani ekonomik değişimden yana olan kesimler AK Parti seçmeni olmaya devam ediyorlar. Ne CHP’nin, ne de MHP’nin ekonomik değişimin aktörü olmak gibi bir niyeti yok. Kitleler umutla yaşar. AK Parti, Türkiye’yi ekonomik olarak büyütürken daha çok umut üretiyor.

Demek ki, AK Parti otoritesi arkasında hâlâ sürdürdüğü muhalif karakteri önemli bir rol oynuyor. Demokrasi için büyük bir paradoks. AK Parti otoriterleşiyor; çünkü muhalefeti içinde barındırıyor. Bu paradoksa bazı sembolleri ekleyelim. Başörtüsü sorunu hâlâ çözülemedi ve normalleşemedi. Muhalefeti on yıldır iktidarda olan bir partide sürdürmek için yeterli bir sebep değil mi?

İktidar-muhalefet dengesinin ve Başbakan’ın elinde giderek daha etkili bir güce dönüşen mührün hikmetini, bu paradoksu çözmeden anlamak mümkün değil. İslâmcı tezlerden şikâyet etmek ve topluma bir hayat biçimi dayatma niyetini eleştirmek, iktidarın pragmatik doğasına aykırı. Üstelik İslâmcılık öldü.

Devam edeceğiz.
MÜMTAZER TÜRKÖNE DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS