İnsanın yüreği soğuduktan sonra aklı daha keskin işlemeye başlıyor. Gaziantep katliamı hepimizi öfkeye ve çaresizliğe sürükledi.
O çaresizlik içinde çarenin, hükümetin zaten izlemekte olduğu politika olduğunu anladık. Hükümeti "güvenlikçi politikalar" izlemekle eleştirenlerin ve çözümü müzakere masasında görenlerin umutları, Gaziantep'te patlayan 50 kiloluk bomba ile berhava oldu.
Verilen bilgiler, Gaziantep ile eşzamanlı olarak dört ilde daha saldırı planlandığını ve polisin ön alması ile bu saldırıların engellendiğini gösteriyor. Artık yegane haklı eleştiri, "Polis neden Gaziantep'i de diğerleri gibi engelleyemedi?", yani "Güvenlikçi tedbirler neden tamamen başarılı olamadı?" şeklinde yapılabilir. "Devlet de elindeki silahı bıraksın, operasyonları durdursun" önerisini artık halisane bir düşünce olarak kimse yorumlayamaz. Halkın güvenliğini sağlamak ve PKK'nın saldırılarını durdurmak için güvenlik tedbirleri sonuna kadar uygulanmalı. Devlet güçleri daha etkili, daha caydırıcı ve daha ön alıcı olmalı. Bu sözlere itiraz edecek bir barış havarisi kaldı mı? Kaldıysa PKK'nın elindeki bombaları sığdıracağı kocaman bir çuvala ve sürdürdüğü "başkalarının savaşı"nı meşrulaştıracak uçuk-kaçık bir teoriye ihtiyacı var.
PKK bir holding gibi iş görüyor. Yönetim silahlı olanların elinde, ama aşağıda legaliteden illegaliteye uzanan geniş yelpazede iş gören ve "ortak dava" için kâr peşinde koşan şirketler var. En aşağıda bu holdingin hissedarları duruyor. Bir şirketin ettiği zararı öbürü kapatır hatta kâra geçirirken, Gaziantep saldırısı, hissedarları paniğe sevk etti. PKK'ya destek veren Kürtler bile bir ihanet kokusu hissettiler. Başka bir holdinge kâr ettirmek için bütün sermayesini riske atan bir hamlenin muhatabı oldular.
PKK, kendi tanımı ile bir "halk savaşı" yürütüyor. Aslında PKK'nın uyguladığı strateji içinde, Şemdinli-Derecik hattında alan hakimiyeti sağlamak için elemanlarını ölüme göndermesi de, Gaziantep'te patlattığı -diğer dört ilde patlatamadığı- bombalar da, KCK'nın uygulamaları da ve PKK'ya meşruiyet kazandırmak için yapılan bayramlaşma seremonileri de bu "halk savaşı"nın farklı cepheleri. PKK sempatizanları ve militanları topyekûn savaş mantığı içinde sürdürülen bu "halk savaşı"nda üzerlerine düşeni yaparken herhalde şu soruyu da soruyorlar: "Bu halk savaşı ne için ve kime karşı yürütülüyor?"
Strateji bilenler, önce hedef ararlar. Siyasî hedefi olmayan bir savaş kan dökmekten ibarettir. Kimsenin askerî dehaya sahip olmasına gerek yok. PKK'nın Şemdinli'de alan tutmasına imkân var mı? Devletin en zayıf anında bile mümkün olamayacak bir işe, tam da bu sırada niye kalkışılır?
KCK soruşturmaları ve tutuklamaları Türkiye'yi ikiye böldü. Hatta bir kısmımız KCK'yı PKK'nın sivilleşmesi olarak görüp, tutuklamaların yaygınlaşmasına karşı çıktık. "Dağda silahla gezeceklerine ovada siyaset yapsınlar" diyenler oldu. Bugün PKK'nın yürüttüğü "topyekûn halk savaşı"na bakarak KCK hakkında aynı şeyleri söyleyebilir miyiz? Şemdinli'de alan tutmaya kalkarken kendi militanlarını gözünü kırpmadan kıyma makinesinden geçiren şeflerle, bu silahlı militanları "milis" olarak kullanacak halk komiserleri ve halk mahkemesi üyeleri arasında herhangi bir fark var mı?
Hükümet yol çatallaştığı zaman önümüze iki istikamet koydu. "Terörle mücadele, siyasetle müzakere" hem çözümü hem de teröre karşı tedbir almayı mümkün kılıyordu. İkinci olarak terör sorunu ile Kürt sorununun yollarını ayırdı ve terör tırmandığı zaman bile "açılım" konusunda ısrarlı olacağını söyledi. Nitekim oldu. Son Gaziantep katliamı ile Kürt sorunu arasında kimse birebir ilişki kurmuyorsa, bu politikanın eseri. Bir yandan PKK'nın mantık ölçülerini aşan şiddeti, öbür tarafta Hükümetin iki sorunu bıçakla keser gibi ayırması Kürt sorununun terör sorunundan bağımsızlaşmasına yol açtı.
Hükümet haklı çıktı. "Peki terörü niye önleyemiyor?" diye sorabilirsiniz. Terörü önlemenin yolu, terörün siyasî hedeflerini anlamsız hale getirmekten geçiyor. Ne kadar canımızı acıtırsa acıtsın PKK terörünün bir anlamı kaldı mı? Bu soruya "PKK, Kürtlerin temsilcisidir" diyenlere bugün "nasıl?" karşılığı vererek cevaplandırmayı deneyin.