CHP’ye Türkiye’nin, hepimizin ihtiyacı var. CHP’nin içine düştüğü açmaz hepimizin sorunu.
CHP’nin akıbeti, sadece CHP’lilerin değil bu ülkenin geleceğini belirleyecek. Bu yüzden CHP’yi içine düştüğü kuyudan çıkarmak hepimizin görevi olmalı. Ta dipten sadece kuyunun ağzındaki aydınlığı gören CHP’ye yetmiş iki buçuk milletin yaşadığı dünyayı, rengarenk hayatı ve demokratik politikanın sonsuz alternatiflerini göstermemiz lâzım. Yoksa? Yoksa bu ülkenin sağlıklı dengelere kavuşması imkânsız.
AK Parti lideri CHP ile gerçekten kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor. CHP’yi önce istediği alana çekiyor. Sonra canı istedikçe ve canının çektiği şekilde pataklıyor. Cumhuriyet Bayramı’nda başlarına ne geldiğini CHP’liler henüz fark edebilmiş değiller. Bir haksızlığa uğradıkları doğru. Bir oyuna geldikleri de. Peki sonuç? Ya CHP’nin kaybettiği itibar? Topluma yansıyan şiddet yüklü görüntülerin bedeli?
Her kriz fırsatlar getirir. İstanbul İl Başkanı’nın sözleri CHP liderinin emekleye emekleye, zorlukla kazandığı her şeyi berbat etti. Arkasına teşkilatı alan İstanbul İl Başkanı çam devirmeye devam ediyor. “Askeri dışarıda tutuyor değilim, ama sözlerim devlet erkânınaydı” sözü, bu sefer taammüden söylendiği için daha da tehlikeli. “Devlet erkânı” kim? Hükümetin memurları mı? Bu memurlar ne yaptılar da “cumhuriyeti koruyamamak” gibi bir densizliğin içine düştüler? Fırsat, Kılıçdaroğlu’nun Salıcı’yı hemen görevden almasıydı. Ertesi gün CHP kaybettiklerini toparlar ve AK Parti’nin bir adım önüne geçerdi. CHP, hepimizin sorunu; çünkü darbeyi, askerin vesayetini çare olarak gören bir CHP, Türkiye için, hepimiz için ve en önemlisi kendisi için bir tehlike. Türkiye’de tekrar darbe olur mu? Elbette olmaz. Ama darbelere arka çıkan, darbe edebiyatı ile sağa sola temenna çakan bir CHP oldukça, CHP iktidar yüzü göremez. AK Parti, alternatifsiz bir hegemonya sürdürür. Hükümetten sıkıldığımız, bunaldığımız zaman çalacak kapımız olmaz. Demokrasi sadece iktidar ayağı ile yürümez. Ülke bir yere varamaz.
AK Parti iktidarına yönelik dikta eleştirilerinin çoğu, muhalefet boşluğunun eseri. CHP, şekille, zarfla uğraşırken AK Parti rakipsiz hükümet ediyor. Siyasetin doğası: Boşluk varsa doldurulur. Muhalefet yokluğu bile AK Parti içindeki farklı sesler tarafından dolduruluyor. CHP’nin boşalttığı alan AK Parti’nin kendi iç dengelerini bile ifsad ediyor. CHP’nin zaafı, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında “devlette ikilik” tartışmasına yol açıyor. İktidar alternatifi, CHP’nin meydanı boşaltması yüzünden yine AK Parti içinden dolduruluyor. Partiler demokrasisini işletmeyi zorlaştıran, politik kadroların insicamını bozan bir baskı oluşuyor.
AK Parti kentsel dönüşüm projesini, önümüzdeki yılların ekonomik büyümesinin motoruna bağladı. Sadece İstanbul için 500 milyar TL’lik bir rant söz konusu. Yapılacak üçüncü havaalanının istihdama yapacağı katkı 100 bin kişi civarında. İnşaat sektörü lokomotif bir sektör. Ve CHP sadece Taksim’deki yol inşaatıyla sınırlı bir dünyaya politika üretiyor. Fransa’da Hollande’ın zaferinden sonra Avrupa’daki iktidar ibresi solu gösteriyor. CHP her zaman olduğu gibi bu rüzgarın dışında kalmaya kararlı görünüyor. Darbeler dönemi kadar geride kalan bir CHP; bir türlü bugünlere gelemiyor. Türkiye değişti. Dış politikası, ekonomisi ve yörüngesi bütünüyle farklılaştı. Elimizde değişmeyen bir tek CHP kaldı. CHP’yi içine düştüğü kuyudan elbirliği ile çıkarmamız lâzım. Türkiye’nin CHP’ye ihtiyacı var. Peki CHP’nin bu kuyudan çıkmaya niyeti var mı?