Tarih 7 Haziran 2015 seçim akşamını gösteriyordu.
Oylarını hiçbir şey yapmadan, sadece oturarak artırmış olan Devlet Bahçeli seçim kazanmış gibi bir edayla çıkıp alkışlar eşliğinde partisinin genel merkezinde şu açıklamayı yaptı:
“Çözüm süreci ile ilgilenen AKP-CHP-HDP'yi de bir araya getirebilirsiniz. AKP+HDP koalisyonu 337 milletvekiline dayalı güvenoyu alabilecek bir koalisyon modelidir. İkinci bir koalisyon modeli olarak AKP, CHP ve HDP'yi bir araya getirebilirsiniz. AKP-CHP-HDP'yi esas alacaksanız, 469 geniş tabanlı bir koalisyon olur. Böyle bir yapılanma içinde MHP, şerefi ve haysiyetiyle ilkeli ve dürüst politikalarıyla Meclis'te denetimi esas alan ana muhalefet partisi görevini üstlenmeye de hazırdır. Eğer bunların hiç birisinden sonuç alınamıyorsa, Türkiye'yi, AKP'nin azınlığına, bir takım çevrelerin senaryosuna mahkum etmeye kimsenin hakkı yoktur. En erken seçim ne zaman olacaksa o zaman da seçim olur.”
Devlet Bahçeli bu açıklamayı yaptıktan tam 1,5 ay sonra 22 Temmuz günü PKK insanları katletmeye başlamışken bu sefer Kırıkkale'den erken seçim startını veriyordu:
“Erken seçimden korkmuyoruz. Her an seçim olacakmış gibi Kırıkkale'den bugün startı veriyoruz”
Oylarını safi oturarak artırmış ve seçim akşamı “erken seçim” ifadesini ağzına almış ilk parti olan MHP ne etliye ne sütlüye karışmadan, millete her zaman ki gibi oturduğu yerden akıl vermeye devam ederek AK Parti ve CHP arasındaki koalisyon görüşmelerine ilişkin yapmış olduğu açıklamada ise erken seçimi bakın nasıl tarif etti:
“Seçimlerin tekrarlanması bir aşı değil, şu günkü ortam ve gündemde zehirdir.”
Ne değişim ama!
Tek kelimeyle muhteşem.
7 Haziran günü “erken seçim” diyen Devlet Bahçeli 15 Ağustos günü seçimi “zehir” olarak niteliyor.
68 günde bu fikri değişim herkese nasip olmaz.
Nasip olmaz olmasına da sorumluluktan kaçıp arka plandan millete akıl vermeye soyunarak da siyaset hiç olmaz.
Bu nasip olmadığı gibi oturduğun yerden oylarını artırdığını düşünüp yine aynı şekilde elini taşın altına koymadan oylarını artıracağını zannetmek sana bir kez daha nasip olur mu, orasını da artık “zehir” dediğin halkın iradesi tayin etsin.
Seçimden sonra MHP'nin en büyük icraatı HDP ile hiçbir koşulda yan yana gelmeyeceğini ifade etmesiydi.
Hatta Meclis Başkanlığı oylaması için HDP hangi kişiye oy veriyorsa MHP o kişiye oy vermeyeceğini açıkladı.
Bu tutumu her ne sebeptense bazı AK Partili'ler tarafından çok hoş karşılandı ama HDP ile hiçbir koşulda yan yana gelmeyeceğini ifade eden Devlet Bahçeli o zaman neden HDP'nin olduğu Meclis'te var?
Hadi bunu geçelim…
Selahattin Demirtaş'la Devlet Bahçeli'nin fikriyat olarak birbirinden hiçbir farkı yok.
Nasıl mı?
HDP'ye göre Türkiye'nin en büyük problemi nedir?
Erdoğan.
Peki MHP'ye göre Türkiye'nin en büyük problemi nedir?
O da Erdoğan.
HDP'nin “Seni Başkan Yaptırmayacağız” demesine karşılık MHP, “Erdoğan'ın Türkiye'nin önünde aşılması gereken bir bariyer, açılması gereken kara bir tıkaç olduğu kuşkusuzdur” diyor.
Ülke PKK teröründen gencecik insanlarını toprağa verirken 7 Haziran'da erken seçimi ağzına almış 22 Temmuz'da da parti olarak seçim startını vermiş MHP'nin öncelikli derdi “vatan, millet, Sakarya” sevgisi mi, yoksa artık kronik hale gelmiş olan Erdoğan nefreti mi?
Bu sorunun cevabını öğrenebilirsek ona göre yorum yapmamız daha mümkün hale gelebilir.
AK Parti ile CHP koalisyon görüşmeleri sonucunda ortaklaşamadıklarını açıkladıktan sonra Devlet Bahçeli bu iki partinin “tarihi vazifeyi” kaçırdığını söylemişti.
Peki Türkiye'nin bir hükümet kurması tarihi vazifeyse Devlet Bahçeli neden bunun dışında kalır?
Tarihi vazifeler tarzı mı değildir?
AK Parti ve CHP koalisyon kuramadığı için Devlet Bahçeli hayal kırıklığına uğradıysa milliyetçi olduğunu iddia eden bir parti Türkiye'nin hükümetsiz kalmasını sorun edip de neden koalisyon kurmak için hepsinden daha fazla özen göstermez?
Milliyetçilik “vatan, millet, bayrak” demek midir?
Yoksa halkın sorunlarını çözmeyi amaç edinen, halkın muhatap alacağı bir koalisyonun bir an önce kurulması mıdır?
MHP ile AK Parti'nin koalisyon görüşmesine dört maddeyle giden Bahçeli'nin zaten koalisyon kurma gibi bir amacının olmadığı da artık gözler önüne serilmiştir umarım.
80 milletvekili Meclis'e sokup da yere bağdaş kurup oturmuş kollarını da önden bağlamış bir şekilde derin analizler ve derin taktikler vermeye çalışan Devlet Bahçeli'nin bu tutumu acaba halkın gözünde nasıl bir hayal kırıklığı yarattı?
Bunu da ihtimali artık iyice güçleşen erken seçimde göreceğiz.
AK Parti – CHP koalisyonu için “Partimiz, Türkiye'nin bugünkü nazik döneminde sertleşen ve derinleşen kamplaşmanın bu çerçevede tamir ve telafi edilebileceğine samimiyetle inanmıştır” açıklamasını yapan Milliyetçi Hareket Partisi demek ki Türkiye'nin sorunlarını “tamir ve telafi” edemeyeceğini de bir yandan açıklamış olmuyor mu?
Keza öyleyse…
Bu MHP neden ve niçin halktan oy istiyor?
Ve…
Sahi bu MHP ne işe yaramaktadır?