Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Ali Kemal Özcan

Merak: Niye, Niçin, Neden ???

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

Merak yaşatır... “Korku öldürür, merak yaşatır, cesaret başarıya götürür” sözünü insanın kendisine sıkça hatırlatması, hayatın anlam seyri açısından önemlidir. 

 ***  “Bayram değil, seyran değil...” der bir atasözümüz. Nerden çıktı Bu?  ***

Merak ettim? Mesele şu: Halla halla! Durup dururken S.Demirtaş, kelimenin kendi anlamıyla iki adet tarihî yalan Niye, Niçin, Neden söyledi? Hem de tam 8 yıl sonra ve tam “kör gözüm parmağına” cinsinden...

Yalan 1, yorumsuz. Kendi mahkeme zaptına (1 Aralık 2022) şunu geçirdi: 

“... ‘Seni başkan yaptırmayacağız' demeseydi bunlar başımıza gelmezdi deniyor. 3 Nisan 2015'te Erdoğan, ‘Dolmabahçe Mutabakatı'nı kabul etmiyorum' açıklaması yapıyor. Ben hala ‘seni başkan yaptırmayacağız' dememişim.” 

Google ve Youtube gibi “iki şahit” S.Demirtaş beyin “Seni başkan yaptırmayacağız” gürlemesinin tarihini 17 Mart 2015 olarak veriyor. Herkesin her dakika ulaşabileceği iki “yeminli” kaynak! Yani “dememişim” dediğini tam 17 adet gün önce demiş

Yalan 2, “yorumlu”: 

  1. MİT bana Öcalan'ın yerine geçme teklifi yaptı” dedi önce, aynı 1 Aralık duruşmasında.
  2. Sonra sözcüsü Halk TV'ye “Teklifi getiren SS Önder'dir” dedi. 
  3. Halk TV sözcüsü İ. Saymaz SS Önder'i aradı: “Görüşme var” ama “Öcalan teklifi yok” dedi.
  4. Demirtaş apar-topar “toparlamak” üzere Duvar gazetesine (7 Aralık) aynen, şunu yazdı: 

Talep edilen görüşmenin konusu da “Demirtaş ile görüşüp onu Öcalan'ın yerine Çözüm Sürecinin muhatabı olarak görmek istiyoruzşeklinde açık bir dille ifade edilmemişti. “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde liderlik özellikleri görüldü, kendisiyle daha farklı bir süreç değerlendirmesi yapmak isteriz” tarzında, diplomatik bir dille iletilmiş bir mesajdı. 

Yani aslında “Böyle bir şey yok” idi... Yalan! (Bundan: Çözümsüzlük aktörlüğünü bırakıp Öcalan –yani çözüm– cephesine artık geçme ‘değerlendirmesi' teklifi” çıkarmak çok mu imkânsız acaba? Acaba?!) 

Yalan olmasaydı SS Önder söyleme fırsatını kaçırmazdı. Zira “Seni başkan yaptırmayacağız” işinde de yine “elçi” SS idi. Biri “SS'nin kulağına, SS S'in kulağına, S de...” patlatmıştı Meclis tarihinde görülmemiş o 3 “tek cümle” tekrarını.

Merak konum bu iki “vasıflı” yalan değildir. No Tartışma! Merak/Soru şu: Bu iki okkalı yalan niye şimdi, niçin şimdi, neden şimdi8 yıl sonra

Otuz yılı aşkın yılı bulan çalışmalarımın felek-eleğinden çıkardığım bilgiler ve bilgi uçları bana şunu söylüyor:

  1. Bundan tam 11 yıl önce (3 Ocak 2012), Erdoğan'ın İmralı üzerinden Türk-Kürt ilişkilerini çözmeye götüreceğini gören “arkasındaki” Küresel-ve-yerel güçler, en “biçilmiş kaftan” olacak bu Çözümsüzlük Aktörü'nü keşfettiler: Demirtaş O Gün mecliste Roboski katliamı rampasından  “zehir emberek” bir Erdoğan'a saldırı konuşması yapar. “Kelime seçimi ve kaba ajitasyonuyla Rol İcrasına ‘pekiyi!'” verdiler... Niye Erdoğan'a?

Çünkü:

  1. a) Öcalan üzerinden Hakan Fidan'ı Oslo'ya PKK yöneticileriyle görüşmeye (2009) gönderen Erdoğan'dır;
  2. b) Oradan çağrı gönderme yolunu açıp 34 PKK üyesinin Habur Sınır Kapısı'ndan girmesine götüren Erdoğan'dır;
  3. c) Birinin Gülencilerce sızdırılmasına, diğerinin CHP ve MHP'nin yine o “kör-gözüm parmağına” yalanlarına rağmen, adına “Çözüm Süreci” denecek bir 100 yıllık sorunun 30 yıllık (o sıra) kangren çatışmalarını –Öcalan üzerinden– bitirmeye kilitlenen Erdoğan'dır... 3 Ocak 2013, İmralı'ya ilk heyet ziyareti. 
  1. 2. Oysa; Roboski katliamının aynen 7 Şubat MİT/Fidan operasyonu (2012), aynen Paris katliamı (10 Ocak 2013) ve müteakip benzerleri gibi Öcalan üzerinden bir çözüme gitmekten vazgeçmeyen Erdoğan liderliğini hedeflediği biliniyordu. Bütün göstergeler bu katliamın Erdoğan'ı hedeflediğine işaret ediyordu. Ama o zorlu günlerde Erdoğan'a en iyi ve en öndecamcının bekçisi” saldırısını yapan Demirtaş oluyor. Öcalan üzerinden bir İmralı sürecini yıkmaya kilitlenenler biçilmiş kaftanlider” keşfettiklerinden burada “emin” oldular...
  2. Mart'ın 17'sindeki ölçüsüne göre biçilmişkaftan lider”in o bir cümlenin 3 tekrarıyla “ünlü” konuşması bu sürecin “taçlandırılması” konuşmasıdır. 18 Mart (sürecin 1'inci yılı dolmadan) 2014'te kuşandığı “gerilla komutanı” kıyafetiyle Al-Jazeera'ya “AKP muhatap olmaktan çıkmıştır” diyen bu “çözüm aktörü”müz: “Çözüm Sürecinin devamı için” sadece Erdoğan'dan değil; henüz Kandil'den –yani Örgütten– Öcalan'ın Dolmabahçe çağrısına bir dönüş gelmeden, Öcalan 4 gün sonraki 2015 Newroz seslenişini yapmadan Mecliste yaptığı “üç-tekrarlı tek cümle” patlayışından sonra “AKP'ye 12 defa gitmişiz” der! 1 yıl önce “muhatap olmaktan çıktı” olmuş olana niye 12 kez gidersin? ... Aynı “arkasındakiler” (Kemalist faşistler, “Marxist” faşistler ve “Kürdcü” faşistler) 8 yıl sonra adeta “Nerede kalmıştık?” diyorlar. Öcalan üzerinden gelişebilecek –ve diğerine ne özde ne biçimde benzeyecek olan– bir çözüm kapısını kapatmak üzere... Bu iki “temiz” yalan buradan çıktı. Ben söylerim, benim işim budur. 

Velhasıl-ı kelam bunun tarihini yazacak değilim buraya. Tarih bu “işi” kaydına almıştır. Bildiğimi konuşarak, bilmediğimi okuyup dinleyerek bugüne geldi bu hayat...

Yalan ahlaksızlıktır. Ama mesele bununla sınırlı olsaydı “Allah ahlak-fikir versin!” deyip geçebilirdik. Ama meselemiz binlerce insanın canına mal olan, on-binlerce babanın-çocuğun-eşin ocağına ateş düşüren bir “mesele” ise bu: Bu yalan suçtur, cürümdür, cinayettir

Bundan 6 ay önce (7 Haziran) kendisine 7 sayfa, Selocan Nedir? diye bir “çok kapalı” mektup gönderdim. (Kapalı dediğime bakmayın, HDP yöneticilerinin hemen hepsinde var, kendisine elden ileten de bu yöneticilerden avukatı Doğan Erbaş'tır). Sonra bir tane iki sayfalık bir “kısa” gönderdim. Orada: 

İHD kayıtlarına göre Sürecin faciaya çevrilmesiyle, 2015'ten Temmuz 2020'ye kadar süren çatışmalı ortamda 5 bin 365 kişi yaşamını yitirdi... Ve artı 2 buçuk yılın [şimdi 3 oldu] kayıpları.  Bu sadece İHD'nin bildikleri!.. 

bilgilerini hatırlattıktan sonra şu dizeleri ekledim: 

Kapıları çalan benim / Kapıları birer birer / Gözünüze görünemem / Göze görünmez ölüler

Ölüler konuşamaz / Ölüler yazamaz / Ölüler çizemez... Heykeller de! 

Birincisinde “ölüler adına konuşurum ben” mealinde “...hakketmeden yenilenlerin, ihanete uğramışların yaşanmamışlık-larının toplam ruhunun bir parçacığı” olarak “Kim?” olduğumla; ikincisinde “‘Hiçbir sahtelik sonuna kadar kendisini gizleyemez' der Öcalan, 40 yıllık pratiğinden” ile başlamıştım. 

En iyi bildiklerimden birini DE bu yılın başında Erdoğan'ın “İmralı-Edirne” muhabbeti vesilesiyle söyledim: “Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir ‘kötü huyu' vardır. Bu hükmün günü geldiğinde –ki gelecek– ‘Öcalan'a bağlı' olduğunu düşünerek onu ‘Selocan' sananların linçinden sadece Öcalan kurtarabilir onu... Öcalan'a bu şans verilirse şüphesiz!” dedim. 

Velveleyi de buradan kopardılar o “Arkasındakiler” dediğim 3'lu Koalisyon: “Vay Açık tehdit, Vuy bizim Selocan'ın hayatı tehlikede!Tehdit değil hayata çağrı olduğuna inandığım için burada tekrarladım. 

Şununla bitireyim şimdilik: MİT başkanı “Benim içinliderlik özellikleri görüldü' dedi” diyor. Liderlik ve karizma, naçizane çalışma alanıma girer. Doktora tezimin Üç ana temasından biridir (Kürtler arasında PKK sosyolojisi, Örgütün içsel dinamiği/işleyişi, Lider ve karizması). Lider ve karizma alakalı kısmı Gazi Üniversitesi'nin Ekonomik Yaklaşım dergisinde (2007) İngilizce orijinaliyle yayınlandı.

Burada, birçok güncel olanlar ile en klasik kaynak Max Weber'den çok yararlandım: “Karizma kişiliğinin tek rahmi başarıdır” der. 3 Ocak 2012 tarihinden bugüne “Selocan karizması”nın keşfedilen “tek rahmi” Erdoğan'a en-iyi saldıran olma olmuştur... Camcının “bekçisi” olma başarısı!

3'üncü sınıf Ergeneoncu damara yakalanan, dolayısıyla kaderini bağlayan bugünkü Erdoğan'a değil ha! 100 yıllık sorunun evrensel bir Çözümü için Öcalan üzerinden bir İmralı Sürecine kilitlenmiş bir Erdoğan'a!

Kendisine mektubumun ikisinde şu “Bir” adet TEMİZ şeyi istedim: 

  • Seni balonlayarak tarlalarına sürenlerin Öcalan ile ilgili “mütevazi” bir olumlu cümlesi veya paragrafı
  • Seni baş-tetikçi eden kompozisyonun elbirliğiyle Facia'ya çevirdiği İmralı Süreci'nin üç yılı (36 ay [şimdi 48 oldu]) boyunca “Selocan” veya Taşdemir olarak senin, o sürece ilişkin, umutlandıran/olumlayan “Allah razı olsun” mealinde bir cümlen veya paragrafın (konuşma veya yazı) 

O da velvele etti! Zira arkasındaki Koalisyonun kendisine yüklediği Çözümsüzlük Aktörüişi'nin şah damarına bastığımı fark etti, acısını “dirseğinden” değil kursağından hissetti... 

Oysa ben kendisine, bu “iki” (aslında Bir) karşılığında, yaş-baş demeden önünde eğilip özür sözü verdim. Yetmedi, kendisini kıskandığımı “itiraf teklifi”ni yazılı kayda aldım; Hakan beyinki gibi “ultra-diplomatik bir dille” dediği bilinç-altı zulasından uydurma bir “meal” ile teklif vermedim! 

Çocukluğunda kalma Yeşilçam Sineması etkisine dikkat çekerim! Aldığı rolü çok “ciddi” ama bir o kadar sahte yapıyor: Bu tam teşekküllü iki tarihî yalan, çuvalını buradan yırttı... “Bayram-seyran” işte budur! 

Sosyal-psikoloji otoritelerinin “yüz haritası” bulguları hep bu gerçekliğe işaret eder... 

“Hiçbir sahtelik sonuna kadar kendisini gizleyemez” ile “Hakikatin ortaya çıkmak gibi bir ‘kötü huyu' vardır” postulatları ele-ele verip bu “karizma” kişiliğini sudan çıkmış balık gibi ele verecektir. 

Benin işim “Bildiğimi okumak” değil, Bildiğimi konuşmak, bilmediğimi okumak ve dinlemektir. 

Ortakvatan'ın bütün vatanperverleri ve milletseverleri müsterih olsunlar.

Ali Kemal Özcan
10 Aralık 2022 

  YORUM YAP / YORUM OKU
ALİ KEMAL ÖZCAN DİĞER YAZILARI
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS