Ecevit de asıl amacı göremedi
Fetullah Gülen ve örgütünün, kendini gizlemekte ne kadar mahir olduğunu, sinsi amacına ulaşabilmek için bukalemun her renge bürünebileceğini sayısız birçok örnekle açıklamak mümkün…
Bülent Ecevit'in Fethullah Gülen'le ilişkisi bunun en açık ve en net göstergelerinden biridir…
Ecevit de, Gülen örgütünün asıl amacını sezemeyen, buzdağının görünen yüzüne aldanıp bu harekete destek veren liderlerden biridir…
Oysa bugün olduğu gibi o günlerde de Bülent Ecevit; laik düzeni savunan, dürüstlüğü, halkçılığı ve vatanseverliği ile öne çıkan bir liderdi…
Defalarca başbakanlık yapan Ecevit, aynı zamanda en gizli devlet sırlarını da bilen bir devlet adamıydı…
Ecevit'in, 1990'lı yılların ikinci yarısında Gülen'le başlayan ilişkisi, yaşamının sonuna dek hiç yara almadan sürer…
Hatta Fetullah Gülen'in 1999'da Ecevit'in tavsiyesi üzerine Amerika'ya gittiği anlatılır…
Ecevit'in, Gülen ve okullarından övgüyle bahsettiği o yıllarda; cumhuriyetçi laik sivil ve askeri bürokrasi çevrelerine Gülen hareketi, irticacı ve tehlikeli bir hareket olarak görülüyordu…
Hatta bu görüşün, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanan sivil ve askeri yetkililerden oluşan MGK'da da büyük bir taraftar kitlesi vardı…
Ancak tarikatları laiklikle bağdaşan ve bağdaşmayanlar diye ikiye ayıran Bülent Ecevit'e göre, Gülen'in okulları çağdaş bir eğitim yuvasıydı ve hareket bir tehlike oluşturmuyordu…
Ecevit, Gülen'le tanıştığı günden ölümüne dek, bu harekete yönelik tedbir ve eleştirilere öylesine karşı durmuştu ki, Ecevit'in ölümü üzerine, “Milletimizce de malum olduğu üzere o, hep inandığı gibi yaşadı ve inançlarından asla taviz vermedi. Türkiyemizin geleceği adına yapılan olumlu hizmetlere sürekli destek
verdi. Bir takım kaba dayatmalar karşısında asla eğilmedi…” diye mesaj yayınlayabiliyordu… .
Ecevit gibi Mesut Yılmaz da, laikliği öne çıkan, başbakanlık görevinde bulunmuş ve devlet sırlarına hakim bir liderdi…
Ancak Ecevit ve Yılmaz, devlet sırlarına hakim olsalar da, başbakanlık yaptığı dönemlerdeki MGK toplantılarında, Gülen ve örgütüne yönelik eleştiri ve alınacak tedbirlere karşı cansiperhane göğüs germiş liderlerdir…
Bırakınız bu iki liderin Gülen'i savunmalarını; Müslüman kimliği öne çıkan gazeteci, aydın, şirket ve kurumları tank gibi ezerek geçen 28 Şubat sürecinden dahi, Gülen ve örgütü hiçbir yara almadan çıkabilmeyi başarmıştır!!!...
Yarın: Ecevit MGK'da Gülen'i nasıl savundu?