Türkiye özellikle 2004'ten bu yana toplumun talepleri doğrultusunda ve demokrasi içinde önemli reformlar yaparak 100 yıllık kaderini değiştiriyor.
Demokratikleşme Paketi, bu sürecin en kritik ve tarihi dönüm noktası. Bu nedenle bu adımlar, geçmişte yapılanlarla, İttihat Terakki öncesi veya sonrası ya da darbelerle gelen tepeden inme adımlarla kıyaslanamaz.
İsterseniz en "demokratik anayasayı" yaptığınızı düşünün, sistemin özü değişmediği, yeni format atılmadığı ve halk katılmadığı sürece hiçbir şey olmaz, olmadı da. Çünkü o değişimler halkın talebiyle değil, sistemin, elitlerin izniyle yapıldı.
Bu yüzden darbelerin getirdiği anayasalara, dayatmalara alışık olanlarla "Devrim" hayali kuranlar bu paketi beğenmedi.
Ama Türkiye toplumunun ezici çoğunluğu reform rotasının doğru olduğunu görüyor ve benimsiyor.
2009'da Kürtçe yayın yapan TRT6 başladığında neler neler söylenmişti. Şimdi hayatımızın bir gerçeği olarak 24 saat yayın yapıyor ve kimse de rahatsız değil.
Ayrıca bu adımların "son nokta" olmadığını bizzat Başbakan Erdoğan söylüyor.
Bence ilk kez, bu kadar sıkıntılı ve derin konularda Türkiye toplumunun talepleriyle iktidarın yaptıkları örtüşmüş durumda. Bu yüzden bu adımlar tarihi ve geçmişte yapılanlardan çok daha kalıcı ve ön açıcı.
Kısaca 100 yıllık "ceberut devlet" anlayışı değişiyor. O anlayışın daha 7 yaşında ilkokula gitmeye başlayan "çocukları formatlayan resmi ideoloji"si terk ediliyor.
Böylece Türkler ötekileştiren olmaktan, Kürt, Rum, Ermeni, Yahudi, Çerkes, Süryani gibi bu toprakların farklı renkleri aynı tornadan geçirilip, tek tipleştirilmekten kurtuluyor. Ve belki de en önemlisi tüm bunları daha rahat konuşabileceğimiz siyasetin zemini güçleniyor.
Elbette böylesine derin bir değişime karşı çıkanlar olacak. Onlar da, farklı argümanları da olsa toplumun uçlarında yer alan, MHP, BDP ve CHP'nin ulusalcı kanadından öteye geçmiyor.
Onların içinde bile sesleri çıkmasa da destek verenlerin olduğunu biliyoruz. Bu da, Türkiye toplumunun yüzde 70'i aşan bir oranda reformları içselleştirdiğini ve desteklediğini gösteriyor.
Arkası gelecek.
Paketin yerel seçimlere etkisi
Demokratikleşme Paketi'nin yerel seçimlere olumlu yansıyacağını şimdiden söylemek mümkün. Öncelikle seçim barajıyla ilgili yeni seçenekler sunması, siyasi partilere devlet yardımının yüzde 3'e çekilmesi siyaseti güçlendireceği için yerel seçimlere büyük küçük tüm partileri çekecek. Böylece seçim yarışı "daha fazla demokrasi" ve "hizmet" üzerinden yürüyecek.
Tabii demokratikleşme paketi önemli bir şey daha yapacak: Seçim havasını değiştirecek.
Düne kadar biraz içe kapanan AK Parti, bu paketle yeniden reformcu kimliğiyle ortaya çıkacak. Bu, geniş seçmen kitlesi açısından iktidarın devamlılığı ve "güven" anlamına geliyor.
Böylece zaten yerelde de etkili iktidar olan AK Parti, "hizmet artı reformcu" kimliğiyle başta CHP olmak üzeri bütün partileri zorlayacak görünüyor.
Ama en çok da BDP zorlanacak. Sistemin özüne yönelik demokratikleşme hamlelerini görmezden gelen, küçümseyen BDP'nin, bu yaklaşımını, özellikle büyük kentlerde ve Güneydoğu'nun kent merkezlerindeki Kürt seçmene anlatması hiç kolay olmayacak.
Hele bu demokratikleşme adımları Alevi açılımı ve Terörle Mücadele Kanunları'ndaki değişikliklerle kademe kademe devam ederse...
Yazının devamı için tıklayınız...