7 yaşındaki oğlum sabah kahvaltıda
- Eskiden laflar da mı yoktu anne ? Dedi...
Dedim, âferin sana 9. Sınıflarıma anlatıyorum ben bu konuyu... Dil teorileri & dil , diller nasıl ortaya çıktı falan filan feşmekân... İş teorisi, ünlem teorisi, teolojik yaklaşımlar, esmânın öğretilmesi vs.
Sana nasıl anlatsam deyip" laf " ladık biraz...
Maksat :
Ordan burdan laf edip içimi dökmek ferahlamak...
Ehh sizler de 1 milyon takipçi olduk "maşallah" diyen ateist fenomenleri dinlemek yerine vaktinizi ayırıp beni okursanızsa ne mutlu bana !
İnternette boş boş dolanırkene "Zekiler , stres yönetiminde başarılı değil... " şeklinde bir yazı çarpıyor gözüme... Zekîyim haliylen demekse deyip geçiyorum...
İranlı bir sanatçının sözünü okuyorum sonra "Yaşamak için bir ömür daha gerek bize zirâ bu, ümit etmekle geçti... " diye... Ne hoş! Temize çekmek bütün aşkları falan mısraları geçiyor gönlümden, çöp tenekesi gibi karman çorman laf dolu zihnim... Reçete oluyor mu ? Temize çekmek mümkün mü bağzı olayları? Ne mümkün! Hatta nâmümkün... Ele işte! Laf etti bal kabağı dediği gibi Bahçeli 'nin...Beyhude monologlar bunlar...
Amma Hayyam ' dır Şirâzi' dir Firdevsî ' dir ne büyük şairleri vardır ne ihtişamlı az bütçeli sineması vardır değil mi İran ' ın... Ortadoğu, Abd ' ye kaçıp giden yazarların anlattığı gibi bataklık değil aslında bilene gül bahçesi...
Anonim midir yapay zekâ şeysi midir ordan burdan çeviri midir bilemediğim bir makale takılıyor gözüme... Tabiki ilgi alanlarıma göre algoritmasal olaraktan... Honeyjubu hakkındaydı bu ilgincime giden makale... Vallahi sık sık takılıp benim de naçizâne fikir ürettiğim bir konu oluptur kendisi... Makale, ev hanımı olup her sabah saat 5 ' te kalkıp eşine öğle yemeği çantası hazırlayan Koreli fenomeni irdeliyordu... Ev rutinlerini Youtube ' da video olarak yüzünü göstermeden hiç konuşmadan paylaşmanın yeni bir akım olduğundan ve evde olup da kendini eşinin, çocuklarının mutluluk ve huzuruna adayan Koreli kadın modelinin kurgusal iyi bir reklam olduğunu anlatıyordu yazı... Kore ' de zaten iş hayatına katılıp özgür(!) olan kadın sayısı yüzde 50 ' yi aşmıyormuş... Vah vah vah ! Pek trajik de ! O diil de ! Bunun neresi kötü(!) azıcık şerh edecek olursak : Kadın dul bekar yahud yalnız ve erkeksi olup tek başına yaşamaz ise kapitalizmin ve tüketimin kölesi olamaz yeterince... Evde huzurla oturan kadın her daim makyaj , moda ve bilumum çılgın tüketim ürünlerinin taliplisi olabilir mi hiç? Peki o balinanın kuyruk yağından yapılan kırışıklık giderici losyonları kime satacak şu devâsâ sektör? Hem çoluk çocuk kadın yaşlı herkes çalışmalı yorulmalı ki evde huzur namına bir şey kalmasın, herkes kendini sokağa atıp tüketime katkıda bulunsun... Her birey ayrı evlerde ayrı dünyalarda yaşasın... Her eve buzdolabı çamaşır makinesi airfryer satılabilsin...
Sonra "laf"lardan söz açılınca
"Kelimeler bazı anlamlara gelmiyor albayım! " demeden Oğuz Atay 'ı anmadan geçmek olmaz...
Çünkü :
"Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum...(Orhan Veli )
Nüket Belsan Taşören