İŞİD eylemleri görece azalsa da, son yıllarda uluslararası gündemi, küresel terörizm söylemi ile aynı derecede meşgul eden çok fazla konu olmadığı söylenebilir. 2001'de George W. Bush, 11 Eylül saldırılarının ardından Amerika'nın El Kaide ile mücadelesini ilan ettiği konuşmasında “Teröre Karşı Savaş" ifadesini kullanmıştı. Amerika'nın birçok müttefikinin dış politikasının yanı sıra, Orta Doğu'daki Amerikan dış politikasının bir diğer adı da “Teröre Karşı Savaş” olarak anılabilir.
IŞİD ve El Kaide herhangi bir terörist örgütten daha fazlasıdır. Bu örgütler önce Müslüman dünyadaki tüm mevcut hükümetleri devirmeyi ve onları kendi hükümetleriyle değiştirmeyi ve daha sonra ideolojilerini yaymak için Batı'ya saldırmayı amaç edinmişlerdir. Batı'ya saldırmak için aktif olarak çalışan IŞİD ve El Kaide unsurlarını Orta Doğu, Afrika ve Güney Asya'da savaşan grupların ana organlarından ayırmak ise hemen hemen imkansız olarak değerlendirilmekte. El Kaide ve IŞİD üyeleri, küresel bir halifelik kurma şeklindeki büyük hedeflerini gerçekleştirmek için özellikle Batı'ya karşı şiddet eylemleri ile her an tehdit unsuru olmaktalar.
20. yüzyılın sonu ile birlikte küresel terör daha amorf gruplara doğru uzanmaya başlamıştır. Sınırların aşınması gibi gelişmelerin yaşandığı giderek küreselleşen uluslararası bir ortamda, geleneksel devlet merkezci refleksler ile küresel terör unsurlarına yanıt vermede etkisiz olmaya başlamıştır.
İletişim ve bilgi alanındaki dönüşüm, teknolojinin gelişmesi ve ekonominin küreselleşmesi ile terör örgütleri de farklı bir kimliğe bürünmüştür. 1998 ve 2001'de Afganistan'a yapılan askeri saldırıların terörist gruplarda ters etki yarattığını ve saldırganlığı tetiklediği söylenebilir.
Özellikle 11 Eylül'den sonra, terörizmle mücadele tüm ülkeler için bir öncelik haline geldi. Günümüzde, Avrupa Birliği'nin, terörizm tehlikesini ve kitle imha silahlarının yayılmasını büyük bir risk olarak görmekte olduğu biliniyor. Avrupa Birliği de Amerika gibi terörizmle mücadele etmeye kararlı gözüküyor. Avrupa'nın kararlılığının barışa ne kadar hizmet edeceği ise bir muamma. Umarız Afrika'dan Asya'ya yedi kıtada hakim olan bir barış havası yakınlardadır. Barışa sadece Batı değil tüm dünya özlem duyuyor.