Üzerine bombalar yağan doğu medeniyeti insanlarının, masum çocukların, erzaklara hücum etmesini gülerek, kibirle izleyen Avrupa, bugün marketlerde wc kağıdı, Nutella alabilmek için birbirlerini eziyorlar.
Yalnızca Müslümanları, mültecileri, zayıfları ve çocukları öldüren savaşlar, açlık, kuraklık vb. tabi felaketlere omuz silkip geçen insanoğlu bu defa panik halinde. Zira zengin-fakir, elit-varoş, Doğulu-Batılı ayırt etmeden bulaşabilen ve öldürücü etkisi olan bir virüsle karşı karşıyayız. Sadece çocuklara daha müsamahalı, yaşlı ve kronik rahatsızlığı olanları biraz fazla tehdit eden bu illet ülkemizde farklı tepkilerle karşılanıyor.
Ya bize bir şey olmaz rehavetinde, tedbirden tamamen uzak ya da evhamın pençesinde ruhsal dengeleri alt üst edecek kadar paronoya içerisinde...
İzole ederken kendimizi, yalnızca insanlardan değil, bağışıklığımızı bozacak negatif haber yoğunluğundan da soyutlamalıyız kanaatindeyim.
Her olumsuz olayın hayırlı neticeleri olabilir. Krizleri doğru yönetebilirsek eğer sosyal aktivitelerimizden, yoğunluktan sıra gelmiyor dediğimiz ne varsa evde kapalı kaldığımız bu günlerde yapabiliriz. Okumak, öncelikle Allah'ın kelamı Kuran'ı okuyup anlamak, düşünmek, düşünmek ve akletmek... Varlık sebebimizi, kainatı, yeryüzü kurulduğundan beri devam eden hak-batıl savaşını...
Gündeme, karamsar haberlere hapsolmadan akıl ve ruh sağlığımıza iyi gelecek uğraşılarla yaşamımızı sürdürmek. Sporla, (temiz havada bahçede, balkonda) hobilerimizle meşgul olmak ve çocuklarımızla oyunlar oynamak gibi hayatımızı renklendirecek farklı eylemler bizleri yeniden özlediğimiz, çocukluk günlerimize götürecektir. Yıllarca kendimize "yavaşla, yavaşla" diye fısıldayıp durduk ancak bir türlü frene basmayı beceremedik. Modern hayat hep ömrümüzü oradan oraya koşturarak süratle geçirmemiz için sebepler, imkanlar, ortamlar oluşturdu.
Eğer bu korona virüsü insanlığı tek merkezden yönetmek, modern toplum inşasını gerçekleştirmek için üretilmiş bir biyolojik silahsa bile evde hazır izole olmuşken buna karşı da tedbirler düşünmeliyiz. Kapitalizmin yeni dünya dizaynına biz hangi silahlarımızla cevap vereceğiz?
İlimde, fende, teknolojide ileri olmak yetmeyecek. Yıllarca kompleks içerisinde savunmaktan, anlatmaktan aciz düştüğümüz doğu medeniyetinin nasıl bir insan ve toplum modeli öngördüğünü yeniden anlamalıyız.
Tokalaşan, dans eden, evine ayakkabıyla giren, evlenmeden sınırsız birliktelikler yaşayan medeni insan modelini, bugün dindar olmayan seküler insanlar da sorgulamaya başladı. Batının birbirine neredeyse tıpatıp benzeyen, egoist, modern tüketici, tek tip insan dayatmasına hangi argümanlarımızla karşı koyabileceğimizi iyi bilmeliyiz. Kimliğimizin, ilmimizin, aile yapımızın, özgün duruşumuzun, tepkilerimizin, sevgi ve nefretimizin, merhametimizin, insan olabilmemizin asıl kaynağının İslam olduğunu anladığımız gün biz de yaşanılabilir, ideal bir dünya için iyi bir başlangıç yapmış olacağız...