TBMM'deki bütçe görüşmeleri devam ediyor. Milletvekilleri, ceylan derisinden, yumuşacık koltuklarında, takım elbiselerini giymiş, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarındaki konfor içinde devletin bir yıl içinde yapacağı işlerin omurgasını oluşturan bütçe ile ilgili görüşmeleri yapıyorlar.
Bunun yanında olmasa iyi olurdu dediğimiz, meclisin manevi şahsiyetine, milletvekillerinin saygınlığına yakışmayan kavgalar, bağrışmalar ara sıra yumruklaşmalar maalesef oluyor.
Birde CHP'li kadın milletvekillerinin Şili'deki gösterilerden etkilenerek, oradaki göstericilerin okuduğu bildiriyi kopya çeken öğrenciler gibi kâğıttan okudukları ve meclis sıra kapaklarını döverek yaptıkları eylem toplumun büyük kesiminde tepkilere neden oldu.
Diyarbakır'daki evlat nöbetindeki anneleri, sokaklarda başörtülü oldukları için dövülen kızları görmezden gelip, sınır ötesindeki bir ülkedeki kadın göstericilerinin bildirileri ve hareketlerinin aynısı ile TBMM taşınması, meclis sıra kapaklarının dövülerek yapılmasındaki samimiyetsizlik çok belirgindi. Her nedense bu eylem bana bir zamanlar başörtülü meclise giren Merve Kavakçı'ya yapılan o meşhur eylemi tekrar canlandırdı.
Bütçe görüşmelerinde gözü ve kulağı mecliste ve grubunda olması gereken İYİ Parti Milletvekili ve Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan: “Mecliste bütçe görüşmelerinde ziyaretçi yasağı olur. Az evvel ziyaretçi sıralarında yer alan sarıklı cübbeli arkadaş kimdir acaba?” diye dalga geçercesine yaptığı paylaşım, kamuoyunda birçok vatandaşımızın vicdanını sızlattı.
Bu paylaşımdan sonrada bazı basın yayın organları paylaşıma mal bulmuş gibi sahip çıktılar ve esrarengiz bir olay edası ile okuyucularına duyurdular. Başında başörtüsü olan her kadını ve sakallı her erkeği potansiyel suçlu olarak görme ve gösterme gayretinde olanların yalan yanlışta olsa da sahiplenmelerini anlamakta zorlanıyorum. Nasıl bir paranoya halidir ki, her sakallıyı ve başörtülüyü gördüğünde rahatsız oluyor ve aşağılama ihtiyacı duyuluyor.
Meclis ziyaretçi locasına girmesi ile rahatsızlık yaratan bu sakallı ve cübbeli arkadaşın! Mardin'de 2016 yılında PKK'lı kalleş teröristler tarafından şehit edilen Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk olduğu anlaşılınca paylaşım kaldırıldı ama şehit babasına yapılan bu paylaşım vicdanları incitti.
Bunun yanında birde dam üstünde saksağan misali Anadolu Müslümanlığı adı altında İslam ile tezat, iki kadeh içkinin haram sayılmadığı gibi sözler sarf edildi ki, sormayın gitsin.
Dediğim gibi bütçe görüşmelerinde bütçe ve Türkiye konuşulması gerekirken sakal, bıyık ve iki kadeh alkol gibi sokak ağızı benzeri konuşmalar ile zaman geçirilmesi halk arasında tepkilere neden oluyor.
Mecliste bunlar olur iken, CHP'nin Urla Belediye Başkanın Fetö üyeliğinden tutuklanmasından sonra, Sabiha Gökçen havalimanından kalkan bir uçakta başörtülü, elinde Kur'an, gözünde gözlük ve yüzü yarı yere kadar peçeli kimliği belirlenemeyen bir kadın “Ben Fetocüyüm” bu uçağı havaya uçuracağım diye yaptığı eylemin zamanlaması ise çok ilginçti.
Bu eyleme ait fotoğraflar incelendiğinde, eylemi yapan kadının ya deli ya divane ya da bir figüran olabileceği görüntüsü veriyordu.
Toplum olarak, sakallı ve başörtülü insanları gördüğü zaman kırmızı görmüş gibi saldırılmasından, İslam fobi oluşturmak adına pespaye, yalan yanlış senaryolar üretilmesinden bıktık usandık. Türkiye artık yapay, yalan yanlış düzmece haberlerden gündemlerden sıkıldı.