Kesinlikle ölüye duyuramazsın. ( NEML )
Ölüler ve aptallar değişmez yalnızca denir ya…Değişime yeniliğe öğrenmeye kapalı ruhlar karanlıkta sallanıp dururlar adeta . Oysa her gün yeniden kurulur dünya . Kendimizi yeniden var ederiz hiç durmadan bizler de … Ne de olsa ‘' İki günü birbirine eşit olan zarardadır.'' diyen bir Peygamber ‘in ümmetiyiz.
Hiçbir gelişmeyi görmeden kazayla gördüğünü inkar eden yenilikleri reddeden yıllarca öncesinin peşin hükümleriyle yaşayan insanlara ne demeli ? Kendi küçük dünyalarına hapis /habis çehreleri somurtkanlığın farklı tonlarıyla duruyor karşımızda . Hep homurtu hep şikayet…
Polyanna ‘nın ‘'Mutluluk Oyunu ‘'ndan dahi habersiz gibi tavırları … Takıntı haline getirdikleri siyasi görüşleri muhaliflikleri iklimlerin gidişatından bile barajları sorumlu tutan Kainat ‘ın tüm sorunsallarını Akepe (!) ‘ye ihale eden zihniyetin bir an için bile mutlu olması acaba mümkün mü ülkemizde ? Zira nereye baksalar yol , köprü, inşaat veya bir İmam –Hatipliye rastlıyorlar ki bu anksiyetelerini artırıyor. Hemen atağa geçen rahatsızlıkları ile ‘'Efenim ayrıştırıp kutuplaştırdınız , her yer sıkmabaş doldu , şu an kendimi çok fena kutup hissediyorum .''diyebiliyorlar. 1960 Askeri Darbesi'nde gözyaşı dökenlerle davul zurna bayram yapanların zamanında ayrışma kutuplaşma yokmuş gibi… En fazla halka yabancı unsurların bu kelimleri telaffuz etmesi ayrıca ironik tabi.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızın kızı evlendi . Bir mutluluk dilemekten bile aciz yürekleri ile en yakışıksız cümleleri kurdular her bir ağızdan. 40 yıldır devam eden terör gündemimizde bir tek Sümeyye Erdoğan ‘ın evlenmesi engel oldu yas tutmalarına . Yurt ve dünya çapında kutlamalar değil bir nikah töreniydi oysaki zehir etmek istedikleri … Zehir etmek istedikleri … Evet bizden olmayan yaşamasın eğlenmesin , evlenmesin çoluk çocuğu ile mümkünse nefes bile almasın anlayışı…
Tüm dünyayı tehdit eden tarımdaki hibrit tohumlardan, bitki örtüsünden, yağışlardan, yanı başımızdaki emperyalist güçlerin ateşlediği çatışmalardan, insanların genetik yapısından, her şeyden, kısacası her şeyden hükümeti sorumlu tutuyorlar .

Çözüm ? Çözüm mü ? Öyle bir kaygıları ve planları da yok açıkçası…
Ben tahsil hayatımdan biliyorum . Çok hümanist olanlarını ayrı tutmak koşuluyla daima muhalif tavırlı, hoşnutsuz hocalarımız bilinçli umutsuzluk , aşağılık kompleksi , karamsarlık aşılarlardı bize derslerde sistemli olarak.
Ülkemizde çoğumuz ne yazık ki sistem kurbanıyız. Karamsarlık ve bezginliğimiz eğitim sistemimizden yadigar galiba. Dogmatik / ideolojik dar kalıplara mahkum tek tip bir nesil yetiştirmek amaçlanmış bir zamanlar Köy Enstitüleri perspektifiyle . Hocalarımız ya da onların öğrencileri sistemli bir şekilde körelttiler içimizdeki umudu .Derslerinden ruhsal enkaz olarak çıkardık , hatırlıyorum . ‘'Bizden bir şey olmaz . ‘'muhabbetinin rutin yorgunluğundan olsa gerek …
Oysa her gün yeniden kurulur dünya … Yeniden başlamak hiç de zor değil … Kesinlikle … Kimimiz duamızla, kimimiz kalemizle, kimimiz yüreğimizle , hadi …

Nüket BELSAN TAŞÖREN