Küresel Koronavirüs salgını nedeni ile dünyadaki bütünülkelerin hükümetleri, iktidarları, muhalefetleri, kralı, kraliçesi ve halkı; birlik ve beraberlik içindetopyekûnkrize odaklandılar.Bütün imkânlarını ve enerjilerinibirleştirerek, kriz ile mücadeleye yöneldiler.
Ancakher nedense ülkemizde Koronavirüs krizi ile iktidarı muhalefeti ile birlik ve beraberlik içinde ortak mücadele hareket etme kültürünü ve olgunluğuna erişemedik.
Hükümetin herak dediğine kara diyen, yapılan her şeye muhalefet eden, Koronavirüs ile hükümetin yaptığı mücadeleye nasıl destek olabilirim diyeceği yerde nasıl engel olabilirim diye gayret sarf eden,yapılan hizmetlere destek olmak yerine köstek olmaya çalışan muhalefetimizin blok halinde anlaşılmaz, anlamsız, hiçbir mantıklı açıklaması olmayan direncinemaalesef bir kez daha şahit olduk.
Ülkemizdeki gibiKoronavirüsile yapılan mücadelede ipe sapa gelmez saçmalıklar ile karşı çıkılmasını Türkiye'denbaşka dünyanınhiçbir devletinde göremezsiniz. Yönetim şekli ile eyaletlere bölünmüş olsa bile dünyanın hiçbir yerindeTürkiye'dekigibi karmaşa yaratan çift başlı yönetim görüntüsü verecek saçmalığa asla ve asla müsaade edilmez.
Sonmahalli idareler seçimlerinde muhalefetten büyükşehir belediye başkanı seçilmiş olan belediyebaşkanları, büyükşehir belediye başkanı gibideğilde eyalet başbakanıgibidavranmaları nedeniyle Koronavirüs ile yapılan mücadelede hiçbir devletin müsaade edemeyeceği ve hoşgörü ile karşılayamayacağı çift başlı bir yönetim görüntüsü ortaya çıktı. Kibu nedenle de ebesi çok olan çocuk gibi herkes doğum da bebeği bir tarafından çekelediği için Koronavirüs tearzulanan başarıyaerişilemedi.
Daha öncede kötü örneğini yaşadığımız, İstanbul depreminde olduğu gibi vatandaşın hizmetine koşması gereken, büyükşehir belediyesininbütün imkânlarını kriz merkezinin emrine vermesi ve koordineli bir şekilde krizmerkezinin aldığı kararları uygulaması gereken şehrin iki numaralı yöneticisi: “Bana haber vermediler, davet etmediler.”diye mızıkçılık yapan çocuk gibi“ben oynamıyorum” diye küsme alışkanlığını Koronavirüs krizinde de devam ettirdiğine şahit olduk.
İş bilmemenin, kanun tanımazlığın, devlet adamlığına yakışmayan egonun sonucu olarak tezahür eden bu sorumsuzluğun sonucunda da vatandaşımıza gitmesi gereken birçok hizmetler de aksamalar oldu.
Kendisinden başka kimseyi dinlemeyen, sadece kendisinin duymak istediğini söyleyen danışmanlarının sözlerine göre rotasını çizen İmamoğlu, İstanbul Valisinin Başkanlığındaki kriz merkezi toplantılarına katıldığını hiç görmedik.Valilik Makamını, Hükümeti, kriz merkezini ve alınan kararların hepsini yok saydı. Bunun için de kriz merkezinden ayrı, kendi bildiğini yaptı.
Halkın her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu, bütün ekipmanı ile hizmete ve açılışa hazır Başakşehir Şehir Hastanesininyolununyapımı görevi olduğu için yapması istenildiğinde ödeneğim yok gibi bir bahane ile yapamam diye resmi yazı ile bildirmesi, sonrasında da sadaka zekât toplayıp, ücretsiz gazete, portakal greyfurt, limon dağıtması durumun vahametini gözler önüne sermiştir.
Şimdide bağışıklığı geliştirdiğini duyduğu limonuAkdeniz bölgesindeki üreticidensatın alıp İstanbul halkına ücretsiz dağıtmayı planladığı söyleniyor, yazılıp çiziliyor. Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret olmadığının farkına varamadığı için bu uygulama ile diğer bölgelerde limon sıkıntısı yaşanmasına sebep olabileceğini düşünemiyor.
İstanbul Büyükşehir de başlayan ve sonrasında muhalefetin bütün büyükşehir belediyelerine kötü bir örnek olarak yayılma eğilimi gösterenbu saçmalıkların sonucuortayaçıkan, kötü yönetim,plansızlığın ve ilgili kamu kurumları ile istişare edilmeden yapılan plansız ve ihtiyaç dışı yatırımlar nedeniyle, belediyenin kaynakları israf edildiği sahra hastanesi yapılması gibi hiçbir mantıklı açıklaması olmayan yatırımların yapılmasına neden oldu.
Çünkü Adana'da mevcut hastahane ve yatak sayıları yeterli ve hastahanelerin doluluk oranı sadece % 10 civarında iken, Adana BBB fuar alanını üç beşsunta ve perde ile bölüp sahra hastahanesi yapıldığının iddia edilmesi göz boyama gayretinden başka hiçbir şey değildir.
Türkiye'nin toplumsal yapısı ve siyasi bünyesi artık ciddiyetten uzak, çocuk oyununa dönen “ ben küstüm, oynamıyorum, “şımarıklığını kaldıramıyor. Hastahanenin yolunu yapmayan belediyenin Akdeniz Bölgesinden limon getirip dağıtmasına ise millet ağzı ile değil başka tarafı ile gülüyor.
Şu dönemde Türkiye'nin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. İsraf edilecek hiçbir şeye tahammülü yok. Bunun için lütfen bundan sonra, küçücük mini minnacık siyasi ayak oyunları ile oy alabilmekiçin saçma sapan, hesapsız kitapsız işlere kalkışılmasın. Çünkü “ kaş yaparken, göz çıkarılıyor”ki bu durum da ülkeye faydadan çok zarar veriyor.