Suruç Katliamı'ndan yaklaşık 4 saat sonra Dersim belediyesi konferans salonunda “Sivil-toplum ve Siyaset; Millet ve Vekili” konulu sunumum vardı. Katliam vesilesiyle iptal ettik.
15 Temmuz'da, Tunceli Emek'te “Öcalan ancak Barışla Çıkar” ve “Öcalan'ı ancak Türkler çıkarır” manşetleriyle (kapak ve iç) yayınlanan dediklerimi “Aşağıdaki söyleşi-haberi linkini Cuma arkadaşa iltmenizi rica ederken, daha fazla zaman kaybetmeden görüşme aciliyetini hatırlatmanızı istirham ederim” notunu Bayık'a göndermiştim...
“C.Bayık'a Gün ve Tarih Huzurunda Çağrı”mın yayınlandığının ertesi günü (18 Temmuz) kendisinden “...gelebilirsiniz, selamlarımla” haberini aldım.
Haberi alır-almaz “çok teşekkür ederim öncelikle... hemen yarın gelmeyi düşündüm ancak p.tesi günü dersim belediyesi konferans salonunda ‘...' konulu, duyurusu yapılmış ‘sunum'um var, dolayısıyla yaklaşık 10 gün içinde size geliş zamanı ve yerini bildireceğim” notunu, ertesi günü de geleceğim günü bildirdim ve notumun alındığı bildirimini aldım.
Ba zaman zarfında gidebilmeyi umuyorum.
Bu haberleşmeyi şunun için özetledim: “ben”, 24 yıldır PKK ve Öcalan'ı çalışan Ali Kemal Özcan, aklı Londra'dan uygulaması ABD'den olan “uluslararası komplo”nun Erdoğan ve Öcalan'ı müştereken hedef alan Proje'sinin, Kandil'i ve onun “ova”daki eli olarak, elit kadroları “tırşıkçı” Kürt devletçileri ve Cihangir solu bileşimi olan HDP'yi – objektif olarak – kendine en iş-yapar uzuv haline getirmekte olduğunu düşünüyorum. Bunun tarihî ve felsefî “resmi”ni Kandil'deki “Öcalan Bağlıları”na çizmek için Bayık ile görüşmeye çalıştığımı söylemek istiyorum.
Şimdi; gidip orada Kandil'e soracağım – yine “tek odak”lı – soruyu burada Suruç Katliamı vesilesiyle, gitmeden önce sunmalıyım:
• 15 yıl boyunca hemen hergün (1998-2013) “devam ediyor” dediğiniz uluslararası komplo şimdilerde ne iş yapar, kiminle çalışır, “ne aşama”dadır?
• Önderliğinizin – bütün dünya “kapitalist modernite” güçlerinin karşı duruşuna rağmen – “devrim değil” dediği Ekim Devrimi musalla taşında dururken, aynı “K.M.” güçlerinin (“üçüncü göz") silahlı-teçhizatlı desteğindeki “Rojava Devrimi” nasıl bir “21. Yüzyıl devrimi”dir?
• Bu “21. Yüzyıl Devrimi”nin “üçüncü göz”ün gözetimindeki bu gelişip serpilmesinden Öcalan'ın da gurur duyduğundan emin misiniz?
Bu “temel”de;
• Özgürluğü “boynumuzun borcu” dediğiniz Öcalan'ı, dün çağırdığınız gibi Kürt halkının silahlanması, yeraltı tünelleri ve “kara-savaşı” mevzileri kazması “seferberliği” yoluyla mı özgürleştireceksiniz?
• “Özgürleştirme” işinde yol kesme, TIR yakma, asker öldürme topyekün taarruzu mu yoksa meclisteki 80 vekiliniz artı 103 çarpı 2 (toplam 286) belediye başkanınızın meclis yemekhanesinde herkesin şapkasını çıkaracağı bir sivil hareketlenmesi mi daha etkili olur?
• Bütün bunlara Öcalan'ın ne dediğini anlamak için hükümetin İmralı görüşmelerini başlatmasını istediğinizi hangi “eylemsellik”lerinizden anlamalıyız?
Görüldüğü gibi; hem en temel, hem en tek hem de en “unutulan” derdimiz-tasamız, dünya hegemonu “kapitalist modernite” güçlerinin, IŞİD canlı bombalarının saçtığı can ve cam parçaları arasında Öcalan ve Erdoğan için müşterekçe ne düşündükleridir...
Yani bu “uluslarası komplo” güçlerinin demirbaş “PKK'ye evet Öcalan'a hayır” ile “AKP'ye evet Erdoğan'a hayır” muratları arasındaki paradigmatik benzerliktir derdimiz...
Ve; o zamanki Hürriyet yazarı Hüseyin Yayman'ın, iki taraftan ikibuçuk senedir kimsenin tekziplemediği “haber”indeki (Hürriyet, 8.1.2013) Öcalan'ın Erdoğan'a yazdığı “Devlet içindeki bazı ‘eller' sizi, PKK içindeki benzer bir ‘el' de beni tasfiye etmek istiyor” demesidir tasamız...
Sizinki nedir?