Depremler, yerkabuğundaki fay adı verilen kırıklarda basıncın sıkışması sonucunda meydana gelir.
*
17 Ağustos 1999 yılında Türkiye'nin kalbinde artçı bir deprem çirkin yüzünü göstermişti.
*
Güzel ülkemin Marmara Bölgesi'nde 7.4 şiddetinde büyük bir deprem meydana gelmişti. Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden biri olduğunu söyleyebilirim.
*
Bu doğal afete Marmara Depremi veya Gölcük Depremi adını vermiştik.
*
Gölcük Depremi'nin ardından yapılan incelemeler sonucunda resmi rakamlara göre, 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralı, 500 kişi sakat ve 285 bin konutun da hasarlı olduğu tespit edilmişti.
*
Bu facianın en büyük sebebi neydi?
*
Binaların eski ve depreme dayanıklı olmaması, en önemli sebeplerden biri de yeterince tedbir alınmamasıydı.
*
Bu kahrolası depremden sonra Türkiye, depreme karşı birtakım önlemler almaya başladı.
Peki, alınan önlemler yeterli midir?
" Kesinlikle hayır! "
*
Çünkü; İstanbul Kuzey Anadolu Fay Hattı' nın etkisindedir. Bir bakıma depremin artçı kuşağında yer almaktadır. Bu fay hattı 200 senede bir gaz sıkışması sonucunda büyük depremler meydana getirmektedir.
*
Bilim insanları, yıllardan beri İstanbul'da büyük bir depremin olacağını her seferinde dile getirirler.
*
Ama bu depremle ne zaman karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
*
Geçen gün İstanbul'da 4.6 büyüklüğünde olan depremin ilk sarsıntısını umursamamıştık. Bir hafta arayla 5.8 şiddetinde bir depremin tekrar etmesi hepimizi şu sorulara yönelti;
" Acaba uzmanların hep bahsettiği gelecekteki büyük İstanbul depremine gün mü sayıyoruz? "
" Yoksa Gölcük Depremi gibi bir deprem mi yaşayacağız? "
" İstanbul büyük depreme hazır mı? " gibi korkunç sorularla zihnimiz boğuşmaya başladı.
*
Peki, İstanbul depreme hazır mı?
" Hayır. "
Çünkü; İstanbul'da iki çeşit yapı vardır. 1999 yılından önce yapılan eski binalar ve 1999'dan sonra yapılan yeni binalar diye ayırabiliriz.
*
1999'dan önce yapılan binaların tamamı depreme dayanaksız ve yıkılması gerekir.
*
1999'dan sonraki yeni binaların depreme dayanaklı olup olmadığı muamma.
*
Yeterince alt yapısı sağlam olmayan aziz İstanbul'da olası büyük bir depremi düşünmek bile korkunç olduğunu söylemeliyim.
*
Şunu anlamıyorum;
" Ülkemizde her şey için tedbirler neden geç alınıyor? "
" Her iş neden zamanında yapılmıyor? "
İstanbul'da Gölcük Depremi kadar büyük bir deprem meydana geldikten sonra mı tedbir almayı düşünüyorsunuz?
*
17 bin insan daha mı ölsün?
*
Gerçekten düşündükçe anlam veremiyorum.
*
İstanbul, Türkiye'nin sanayi kalbidir. Olası büyük bir depremde ülkenin tüm sanayi endüstrisi tarumar olacağını adım gibi eminim.
*
Belki de bu küçük depremlerin olması, uzmanların beklediği o büyük İstanbul depreminin ayak sesleridir. Çünkü; depremin şiddeti gittikçe artmaktadır.
*
Biz hala kentleşme sorunu ile oyalanmaktayız.
* Bu kadar rahat olmamızın nedeni; galiba şu ana kadar meydana gelen depremleri sorun olarak görmediğimiz içindir. Bakıyorum, 17 Ağustos Depremi'nden ders almamışız.
*
Bir diğer sorun ise; acil toplanma alanları yeterince olmaması ve nerede olduğu da bilinmemektedir.
AMA
*
Bu da bir gerçektir ki dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile bir yere kadar depremle baş edebiliyor. Devletin alacağı tedbirler kadar vatandaş da kendi güvenliğini sağlaması gerekir.
*
Örneğin; evdeki ağır eşyaları ( dolap, ünite, kitaplık vb. ) duvara sağlam bir şekilde sabitlenmeli.
*
Yüksek gerilim hatlarına yakın durmamalı.
*
Sahillerden uzak durmalı.
Vatandaş, bunlara benzer basit önlemler alabilir.
*
En önemli önlem ise AFAD kurumu, devlet destekli deprem eğitimi vermelidir. Çünkü, depremde ölen çoğu insanlar sarsıntı esnasında panik yapıp ya camdan atlayarak ya da başka yanlış bir yöntem uygulayarak hayatını kaybetmektedirler.
*
Konunun kısası;
*
Devletimiz, bu soruna acil bir çözüm bulması gerekir.
NOT: Yine eğitim yine eğitim.
Saygı ve selamlarımla.
Kenan KERİMOĞLU