İmam-Hatip Liseleri açıldıkları ilk günden başlamak üzere hep birilerini rahatsız etmiştir. Bu nedenle de bazıları din öğretisi açısından tehlikeli bulmuşlar, “Cumhuriyet Hocası” yetiştiriyor diye mezunlarını arkasında namaz kılınmaz insanlar olarak damgalamışlardır. Başka taraftan diğer kesim ise, “Cumhuriyet karşıtı öğrenci” yetiştiriyor vahameti ile İmam-Hatip Liselerini ve mezunlarını tehlikeli görmüş, saçmalık derecesinde ki faşist uygulamalar ile önlerini kesmeye çalışmıştır.
Bütün bunlara rağmen halk, İmam-Hatip Liselerinin samimiyetine inanmış, güvenmiş bu nedenle de okuluna sahip çıkmıştır. Bugün rahmetle andığımız ve hayırla yad ettiğimiz birçok hayırsever insanımız yarışırcasına bu okulların kurulmasına ve yaşamasına destek olmuştur. Kimisi İmam-Hatip Lisesi yapılması şartıyla arsasını bağışlamış, kimisi kestiği kurbanın derisini bütün baskılara rağmen vermiş, el birlik yurdun her yerine İmam-Hatip Liselerini ve öğrencilerinin kalacağı yurtların yapılmasına yardımlarını esirgememiş ve desteğini hiç eksik etmemiştir.
Lise müfredatına ilave olarak İslam dininin temellerinin öğretildiği dersler okutulan İmam-Hatip Liseleri için T.C. Millî Eğitim Bakanlığının lise dengi okul sayıldığına dair diploması verilmesine rağmen, mezunlarının haksız yere Üniversite girişlerinde puanları silinmiştir. Birçok bölüm ve mesleğe girişleri yasaklanmış, yersiz ve adaletsiz uygulamalar ile hakları gasp edilerek önleri kesilmiştir. Diğer lise mezunlarının 3 puan ile girdiği yerlere İmam-Hatip Lisesi mezunları ancak 5 puan alarak girebilmişler, bazı mezunlar da İmam-Hatip Lisesini bitirdikten sonra ilave olarak lise diploması alarak üniversitelerin istedikleri bölümüne girebilmişlerdir.
Bütün bu engelleme ve ön kesmelere rağmen, halk İmam-Hatip Liselerinin eğitim, öğretiminden ve yetiştirdiği öğrencilerinden memnun olduğu için çocuklarını bu okullara göndermişlerdir. İmam-Hatip Liselerinden mezun olan öğrenciler de bu gayret ve sevgiye layık olabilmek adına eğitimlerini tamamladıktan sonra çeşitli meslek dallarındaki yaptıkları hizmetleri ile halkın takdirini kazanmışlardır.
Hal böyle olmasına ve artık Türkiye İmam-Hatiplileri öğrendi ön yargılar yıkıldı dediğimiz bir zamanda Erol Mütercimlerin Tarikat ve Cemaatlerin tartışıldığı TV Programında İmam-Hatip Lisesi mezunları hakkındaki sarf ettiği çirkin yakıştırmalar bardağı taşıran son damla oldu.
İmam-Hatipler sözde ve çakma tarikat ve cemaatlerin korkulu rüyası olmasına rağmen, din ve diyanet ile uzaktan yakından alakası olmayan merdiven altı şaklabanlarının tarikat şeyhi gibi gösterilerek sırf İslam'a saldırmak için tezgâhlandığı apaçık, şek ve şüphesiz ortada iken, senaryonun tarikat şeyhi figüran oyuncusu ile mezunlarının ayni programda isimlerinin yan yana zikredilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.
Sözde ve çakma tarikat şeyhi kılıklı insanlar rollerini istedikleri kadar kusursuz ve ustalıkla oynasalar da İmam-Hatip Camiasında tutunabilmeleri ve kabul görmeleri mümkün değildir. İmam-Hatip mezunu veya belli bir dönem eğitim ve öğretim görmüş olan hiçbir öğrenci sözde ve çakma şeyh veya cemaatin ağına düşmez...
Bu nedenle, mensubu ve mezunu olmakla iftihar ettiğim ve gurur duyduğum, İmam-Hatip Lisesi mezunu olarak, Erol Mütercimlerin haddi aşan sözlerinden dolayı kınıyorum. Konu ile ilgili özrünü de kendi şahsım adına kabul ediyorum.
Biz İmam-Hatiplisi, Liselisi, Üniversitelisi, inançlısı, inançsızı, doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi ile bir bütün olarak Türkiye'yiz. Biz birbirimizi anlamak, kabullenmek ve insanımıza saygılı olmak zorundayız. Kavgayla, birbirimize hakaret ederek, didişerek hiçbir şey kazanamayız.
Kendi içinde milli birlik ve beraberliğini sağlayamamış, bu nedenle de darmadağın olmuş çevremizdeki İslam coğrafyasında yaşananlardan ibret almalıyız.
Batılıların demokrasi(!) getirmek adına ülkeleri işgal edildiği için yerini, yurdunu, malını, mülkünü terk edip mülteci olmuş, sokaklarımızdaki aç sefil ülkesindeki savaşın bitmesini bekleyen mültecilerden rasgele bir tanesine ülkesinde ki zulmü anlatmasını isteyin ve sabırla dinleyin... Veyahut konu ile ilgili yazılmış bir kitabı, mesela: “Salyangoz/Suriye Zindanları- Bir Casusun Günlüğü” isimli kitabı okumanızı tavsiye ederim...
Batılıların, Arap Baharı diye yutturdukları kalkışmalar ile daha çok özgürlük ve refah ümidiyle sokaklara dökülen insanların bugün nasıl bir çıkmaz ve acıklı bir duruma düştüklerini görüp ibret almak gerektiğini düşünüyorum.
Ülkemizde de Çakma Şeyhler, çakma senaryolar boş yere yazılıp sahneye konulmuyor...Ülke olarak biz Amerikalıların “Bizim çocuklar” dediği oyuncular ile gösterime koyduğu bu filmleri 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta... 15 Temmuz da gördük...
İmam-Hatipliler olarak haklı olduğumuz tepkimizi Erol Mütercimlere gösterdik... Erol Mütercimler de özür diledi. Dava açmak isteyen veya tepkisini sürdürmek isteyen arkadaşlarımız tabi ki dava açabilir, tepkisini göstermeyi sürdürebilir; ancak sulh her zaman hayırlıdır.
Allah (C.C) bağışlayandır, bağışlayanı da sever.