"De ki: Yâ Rabbi, gireceğim yere doğrulukla girmemi, çıkacağım yerden de doğrulukla çıkmamı nasip eyle; yüce katından bana yardımcı bir kuvvet ver. " (İsra - 80)
Ya Allah Bismillah diye başlarken yeni bir dönem...
Müderris değilem, olsa olsa himmete muhtaç bir acuze... Fakat bizden sual ederler seyr u sülûkta n' işledin deyu ondandır esbâb- ı mucibesi tuşlara dokanmamın...
Edebiyatta tasavvufta kimseden ümîd kesemezsin , her kul (herkül diil amman ha!) bir başka kulu geçebilir...
Böyle itikad ederiz... Kimseyi hor görmez sevabımızla kibir yapmaz ; günahla da umutsuzluk kuyularına düşmeyiz evelallah... Ve lâkin talebelikte nasıldır bu işler? Maarif ' te de kimseden ümid kesilmez , öğrendik; yıllarca devletin tv'sine çöreklenip ünlenince ülke çapında özel anaokulları açan ünlü yazar üstün (!) püsüküyatristler ezberletti , biz başörtülü olup da öğrenci bi soru sorduğunda nötr olamayan(!) öğretmenlere: Einstein ' dan da bilene ümid kesilmez , o da başardı, çok iyi başardı vs. vs. O başardıysa herkes atomla oyun oyanayabilir...
Hayır kendi kendimi gaza getirince konuyu biraz saptıttırıyorum, ne diyordum? Ümid...
Konuyu az sonra meslekî eğitime ha bağladım bağlayacam, demedi demeyin!
Şu kimseden ümit kesmeme işini bazı veliler abartmıyor değil hani... Fizik & kimya & biyolojiden aldığı toplam not , yüz üzerinden bir elin parmağını geçmeyen çocuklar, doktor olur mühendis olur diye düz liseye dümdüz gönderiliyor de bir zanaate bir mesleğe zinhar yönlendirilemiyor... Hep Finlandiya & Beyaz Zambaklar örnek veriliyor ki kitabı okudum o kadar rahip ve erkek okulu açsak bizi aforoz ederdi laikçilerimiz... Zaten Finlandiya ' da bizim mahalli bir Toki kadar nüfus var tabi gergeniş oh sınıfa ayakkabılarını çıkarıp giriyor 8 kişi, beceri temelli eğitim, Pisa yok dahası Malatya ' da kayısı! Sonra Fatih Altaylı çıkıp yüzünü eşkite eşkite akepeliler eğitim işini başaramadı çok dinsel eğitim var ve çocuklar Pisa ' da çok sonuncu oluyorlar , yeter artık diye... İnsan üzülüyor haliyle hallerine... Youtube kanallarında Uğur Dündar misali günde 40 kez sadece ahlakî normlar olsun nolur yalvarıyorum din olmasın eğitimde diye yayın kasıyorlar... Halbuki din de ahlak da aynı öğretileri dikte eder biz beşerata hattezatında öldürme, çalma, zina etme vs.
Oysa ekonomik maddi ve manevi olarak bizim 15 yaşındaki çocuğu bir kuru sıranın üstünde 8 buçuk saat boyunca orturtmak dışında pek bir seçeneğimiz yok gibi... Bizde 2 çalışan bir emekliye bakarken onlarda 6 çalışanın primi ile karşılanan bir refah var , emperyal gelirleri de hariç bu örnek alınan tek dişi kalmış batının...
Ve dahi sınıfta halı kilim dokumak, Kars - Erzurum kahvaltısı dizayn etmek ve dahi şalvar köynek dikmek gibi aktiviteler için hem maddi kaynağa ihtiyaç var , hem Çeki Çen gibi koruma polisliği yapacak öğretmenlere... İş güvenliği olarak yani...
Çünkü orak ya da biz"le öğrenciler birbirlerini bıçaklayabilir Allah korusun...
Yok şehamet tellâllığı yapmıyorum mâlum kanal gibi de üç mektup yaz diyen siyasetçi misâli bu yazı yazarlığı işinde (!) üç mektup da sen yaz merhalesine gelmiş gibi de sanılmak istemiyorum...
Amma ne kadar ekmek o kadar köfte, böyle başa böyle traş diyorum...
Öğrenci, gölgesiymiş öğretmenin...
Evlad , gölgesiymiş ana babanın...
Diyorum...
Daha da bir şey demiyorum...
Nüket Belsan Taşören