Bugün yeni bir güne başladık. Yaklaşık 40 yıldır süren binlerce insanın ölümüne, bir o kadarının da sakat kalmasına, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesine neden olan şiddetin bitmesi geri dönülemez bir yola girmesi açısından yepyeni bir gün. Bugünden itibaren esas olan daha önce hiç konuşmadığımız, tartışmadığımız, birbirimizi dinlemek istemediğimiz, endişe, kaygı ifade ettiğimiz ve herkesin kendi mahallesine hitap ettiği... Benimde tartışmadığımız dönem olarak ifade ettiğim dönemin somut olarak bitişinin il adımıdır. Aslında düne kadar tartışmıyorduk. Çok şeylerin söylenmesi tartışma değildir. Doğruyu öngörmek doğruyu yakalamak doğruyu söylemek tartışmaktır. Biz bugün itibari ile doğruyu yakaladık. Şiddetin artık geri dönüşü yoktur. Bunu Abdullah Öcalan Nevruz'da milyonların şahitliği ile deklare etti. Bugünde bunun hayat bulması anlamındaki en önemli adım Türkiye ve dünya kamu oyuna deklare edildi.
Mevsimsel bahar ile insani ve ahlaki bahar da yaşamaya başlıyoruz. Artık ölümü durdurabilme kabiliyetini gösterdiğimize göre, yaşama kabiliyetini de gösterebilmeliyiz. Bu hiç de zor değildir. Yeter ki karşımızdakini anlıya bilme, dinleyebilme, empati kurabilme yani Anayasa mahkeme başkanının inanılmaz derece güzel ifade ettiği "Tek kırmızı çizginin insanlık onurudur" şiarı ile hareket etmemiz gerektiği inancındayız. Önümüzde engeller olacak mı? Evet; Önümüzde sorular olacak mı? Evet; İşimiz zor mu? Evet ama biz tüm bunların farkındayız farkında olmalıyız. Olabilecek en kötü senaryoları şimdiden satın alarak yaşamın tüm dokularına el atmalıyız. Artık Türkiye'de özgür yaşayabilmenin imkanlarına sahip olabilme şartlarını yakalayabilmiştir. PKK'nın bu adımından sonra demokratikleşme hamleleri hızla hayat bulmalıdır. Terörle mücadele yasaları Seçim Barajı ve İfade Özgürlüğü için engeller hukuki ise hukuki; fiili ise fiili engeller süratle ortadan kaldırılmalıdır. Bunun içinde akil insanların şimdiye kadar yaptığı çalışmalar önemli bir iş çıkarmıştır.
Yüz yüze ve sıcak temasların ne kadar önemli olduğu kaygı ve endişelerin giderilmesinin de hiç de zor olmadığını ortaya çıkarmıştır. Bundan ötürü akil insanların sayısı çoğaltılmalı ve diğer demokratik kurumlar birer akil insan heyecanı ile bildiri dağıtıp sadece salon toplantılarıyla işi geçiştirmemelidirler. Hayatın her alanına gidebilmenin yollarını aramalıdırlar. Bu ülke herkesin Türk, Kürt, Ermeni, Süryani her inançtan ve renkten her dilden insanı içine katma şansını daha da yükseltmelidir. Bu bizim vicdani ve ahlaki borcumuzdur.
DİP NOT: Son günlerde sosyal medyada bana yönelik eleştirilere bir iki cümle ile cevap vermek istiyorum. Özellikle en kirli gülüşe ve en zavallı kaleme sahip olan yaşamı boyunca hiç bir öngörüye sahip olmamış salon davetlisi ve davetlerde Kürt aydını sıfatını kullanan kirli kalem kendi fotoğrafına baksın. Çünkü o zavallı ve kirli gülüşü herkes tarafından bilinmektedir.