Atanamayan Kürtçe öğretmenlerinin atamalarının yapılmamasından dolayı mağduriyetleri büyüyor...

Kürtçe öğretmenlerinden bana gelen mektuplardan birini paylaşmak istiyorum...

İşte o mektup:

Merhaba İlhami Bey, öncelikle anlam verilemeyecek bir şekilde mağdur edilmiş biz bütün kürtçe öğretmenleri bu duyarlılığınızdan dolayı sizlere çok teşekkür ediyoruz. Biz Kürtçe öğretmenleri Türkçe, sosyal bilgiler, edebiyat öğretmenliği gibi bölümlerinden dört yıllık lisans eğitimlerimizi tamamladıktan sonra, 2012 de ALES puanımız, lisans mezuniyet puanımız ve Artuklu Üniversitesinin Yapmış olduğu sınav puanımızla Mardin Artuklu Üniv. Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü tezsiz yüksek lisans programını(Kürtçe Öğretmenliği) kazandık ve ardından başlayan eğitimizi de başarılı bir şekilde bitirip ayrıca atanmak için gereken KPSS (2013 puanımızın geçerliliği bir kez bile kullanamadan bu temmuz 2014 te bitiyor, çünkü bir yıl geçerli) puanımızı da almış bulunuyoruz.

Birçok hükümet yetkililerimizin başlarda kadrolu olarak ve daha sonra verdikleri beyanatlarla (üniversite yetkililerimize) şimdilik sözleşmeli olarak Kürtçe öğretmenliğini yapabileceğimiz yönünde ortaya koydukları tavrın bir süre sonra sanki unuturcasına bu konuya hiç değinmemeleri ve sonuçta bu konuda hiç ama hiç bir adımın atılmaması bizi çok çok mağdur etmiştir, zira bu Kürtçe öğretmenliği programı konusu ve sınavı gündeme geldiğinde bizler halihazırda ya bir dershanede ya da başka bir işte çalışıyorduk. Başlarda sizlerinde malumunuz hükümet yetkililerimizden bu konuyla ilgili yapılan olumlu açıklamalar hatta başbakanımızın Mardin mitinginde de biz Kürtçe öğretmenlerinden söz etmesi vb. bizde; bir açıdan anadilimizi daha iyi öğrenmek ve öğretmek bir açıdan da atanmak amacıyla her şeyimizi ortaya koyup bu bölümü kazanıp okumamız için ciddi bir umut oluş ve bize cesaret vermiştr. Zira bizler kimimiz ailesini; eşini, cocuğunu başka bir şehirde bırakıp kimimiz o anda çaliştığımız işi bırakıp bu bölümü okumak için Mardine geldik. Birçoğumuz eğitimimiz için bankalardan krediler çektik ya da başka bir şekilde borçlandık, çünkü nasıl olsa bu eğitimin sonunda, hükümetimizin verdiği beyanatlar ve güvence doğrultusunda atanırız düşüncesi vardı hepimizde. Dediğimiz gibi hükümetimizin bu bölümü,her türlü zor maddi ve manevi şartlara katlanarak okumamızda etkili olan bu konuda bizi umutlandıran birçok beyanatları olmuştu ve toplumda da böyle bir izlenim bırakılmıştı. Neticede yukarıda belirttiğim durum itibariyle ama fakatla başlayan birçok cümle kurabiliriz: Bu çözüm süreci bu kadar sağlıklı ilerlerken ve bu kadar önemliyken ya da bunu bir kenara atsak dahi bu konuyu temel bir insan hakları çerçevesinde bakmak gerekirken ya da bizim bin bir zorlukla kazanıp okuyup almış olduğumuz bir mezuniyet, somut diploma hatta almış olduğumuz KPSS puanımız ve pedagojik formasyonumuz mevcutken, bize yapılan bu ayrımcılığı ya da çifte standartı gerçekten anlamış değiliz. Çifte standart diyorum, çünkü bizim şuan çalışabilmemiz için hiçbir eksiğimiz yok, zira diplomamız KPSS puanımız (p 3, p10, ya da p 121 türünden KPSS puanımız mevcut ) şunu özellikle belirtmek istiyoruz: Biz, bize hiçbir şekilde bir pozitif ayrımcılığın yapılmasını, dolayısıyla kamuoyu vicdanını bu şekilde rahatsız etmek de istemiyoruz, sadece devletimizin açtığı ve bizim de diğer üniversitelerdeki ve diğer bütün yasal bölümlerdeki gibi mevcut kurallarla okuyup yine aynı kurallarla mezuniyet aldığımız ve KPSS puanımızın da mevcut olduğu dolayısıyla hak ettiğimiz bu Kürtçe öğretmenliğini yapmak istiyoruz. Yani biz diplomamız, pedagojik formasyonumuz ve KPSS puanımızla atanmak istiyoruz (sözleşmeli de olsa), dolayısıyla buradan hiç kimseye bir haksızlık yapılmış olmaz,çünkü diğer bütün öğretmenlik branşları da bu yolla atanırlar. Üstelik şuan yasalar izin vermiyor ise biz illa kadrolu olsun da demiyoruz, bazı hükümet yetkililerimizin (MEB) üniversite yetkililerimize de belirttiği üzere şimdilik sözleşmeli de olabilir.

Başlarda bizim için ücretli çalışabilirler gibi oldukça bizi üzen açıklamalar olmuştu hak verirsiniz ki bu yaklaşım ,o dil eğitimcilerinin kendilerini dışlanmış, aşağılanmış ve değersiz görülmüş hissetmesine neden olmaktan başka bir sonuç doğurmaz, çünkü Türkiye’de bırakın matematik,Türkçe gibi temel dersleri, tamamen ücretli öğretmenlerin eğitim verdiği hiçbir branş yoktur. Kürtçe dersi de bize göre en az bir Türkçe, matematik vb. dersleri kadar kadrolu ya da sözleşmeli öğretmen atamasını hak etmektedir. Ya da bırakalım bu temel dersleri, bir iş eğitimi, bilgisayar, felsefe gibi derslerde bile şuan binlerce kadrolu öğretmen bulunmaktadır. kısacası biz de diğer branşlarda olduğu gibi , ya kadrolu ya da sözleşmeli bir statüyle ve kutsal gördüğümüz her dil gibi bu kutsal dili onurlu bir statüyle öğretmek istiyoruz. Gerçekten anlam veremediğimiz bir şekilde insanların ve MEB’in bu konuya sessiz ve duyarsız kalması ayrıca bizi üzmüştür, çünkü biz ağustosta 2013’te mezun olduk ve o zamandan beri sesimizi farklı yollarla duyurmaya çalışıyoruz o yollardan biri, eylül ya da kasım 2013’te Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü müdürü ve rektör yardımcımız Kadri Yıldırım ile Ak Parti ve Bdp den birer milletvekilinin MEB yetkililriyle görüşmesi olmuştu. O görüşmede Milli Eğitim Bakanımız sayın Nabi Avcı’nın bizim için: ‘’Şimdilik sözleşmeli çalışabilirler ve seçmeli derslerin seçilme aşamasından sonra, Kürtçe’nin Kurmancki ve Zazaki(kırdmancki) lehçelerinden kaç öğrencinin bu dersleri seçtiği belli olmasıyla oluşan öğretmen ihtiyacını belirleyip ona göre bir atama gerçekleştireceğiz.’’ şeklinde bir açıklamaları olmuştu, ama öğrenciler dersleri seçti, zaman geçti bu hiçbir şekilde olmadı. Ondan sonra yine bu konuyla ilgili Üniv. Yetkililerimizle yaptığımız görüşmede bize MEB’in: ‘’Şuan bütçenin yetersiz olduğunu ancak 2014’te yeni bütçeyle görevlendirebiliriz’’ şeklinde bir açıklama yaptığını ilettiler. 2014 gelince atanacağımızı düşündük ama şubat ataması oldu ve yine es geçildik ve bizimle ilgili hiçbir adım atılmadı. Ayrıca bizimle ilgili Milli Eğitim Bakanımız dinlediğimiz bazı açıklamalarından anladığımız, şöyle bir yaklaşım içinde: ‘’Kur’an-ı Kerim dersi, yazarlık dersi, matematik uygulamaları, drama gibi başka seçmeli derslerin de olduğu ve bunların da kadrolu öğretmenlerinin olmadığı dolayısıyla Kürtçe seçmeli olduğu için kadrolu öğretmenleri olamaz. Biz hiçbir seçmeli derse kadrolu öğretmen tahsis etmiyoruz. ’’ deniliyor. Ama şu bir gerçek ki Kur’an-ı Kerim dersine kadrolu ve okulda bulunan din kültürü öğretmeni, drama dersine Müzik öğretmeni, matematik uygulamaları dersine de matemetik öğretmeni girer. Dolayısıyla diğer bütün seçmeli derslere bu şekilde zaten kadrolu öğretmen tahsis edilmiş oluyor. Peki ya Kürtçe dersine kim girecek? Hiç kimse, çünkü hiçbir okulda bir tane bile kadrolu Kürtçe öğretmeni yok. Yani diğer seçmeli derslerin profesyonel ve kadrolu öğretmenleri var ama sadece Kürtçe dersinin yok.

Çok mağduruz, çünkü geçen yıl bir yandan üniversitede okurken bir yandan da KPSS’ye çalıştık ve atanabileceğimiz puanları aldık, ama KPSS PUANI BİR YIL GEÇERLİ olduğu için aldığımız puanın temmuz 2014’te geçerliliği bitiyor. Halbuki 2013 KPSS puanı her branş tarafından eylül 2013 atamasında ve şubat 2014 atamasında olmak üzere iki kez kullanıldı, ama temmuza kadar bizimle ilgili bir düzenleme yapılmazsa biz, bir kez bile kullanamadan temmuzda puanımız geçersiz olacak ve telafisi imkansız bir hak gaspı dolaysıyla bir zulümle karşı karşıya kalacağız. Bu bir ayrımcılık, çifte standart, zulüm… olmaz mı? Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? en önemlisi de zulme karşı susan da dilsiz şeytan olmaz mı? Sizden ricamız bize yapılmakta olan bu haksızlığı ve uğradığımız bu mağduriyeti (bu notu) hükümet yetkililerimize iletmeniz, sesimizi duyurmanızdır.

Teşekkürler…

KÜRTÇE ÖĞRETMENLERİ