Artık fotoğraf tümüyle netleşiyor;
Hep konuşuldu yazıldı çizildi.. Neden ve Niçin IŞİD denilen örgüt Musul, Erbil ve Kobani'ye saldırdı? Niçin Türkiye konsolosluğunu basıp insanları rehin aldı?
Bunlar hayatın normal akışı içerisinde izah edilecek şeyler değildi. IŞİD normal olmayan bir zamanda kendisini yarattı ve Suriye'de herkesin altı ay biçtiği bir dönemde Hizbullah'la beraber aynı ayda yani Nisan 2013'de kuruluşunu ilan edip Şam Rejiminin imdadına yetişerek muhalif grupları darmadağın etti. Bu görevini Suriye'de başarı ile yerine getirmesi demek oluyordu. Bu büyük ve organize bir aklın ürünüydü. Ama esas büyük akıl Irak ve Türkiye politikalarını tümüyle değiştirmek için devreye giriyordu.
Bu konuyu biraz açmak gerekirse:
1: IŞİD neden Musul'a saldırdı? İlk bakışta Şii zulmüne karşı sünni yoğun olduğu ve büyüklüğünden, stratejik öneminden ötürü Musul'un seçildiğini düşünebiliriz. Evet tüm bunlar doğru ama fotoğrafın en büyüğü ise artık batının ve İran'ın sırtında bir yük olan Maliki'den kurtulma operasyonuydu. Irak'ı bu kan gölüne çeviren ABD ve İran Maliki'nin gitmesi ile tekrar kurtarıcı olmuş ve IŞİD gibi zalim bir örgüt sayesinde Şii zalimliği ikinci plana itilmiş oldu. Operasyonun birinci ayağı tere yağından kıl ceker gibi başarılı bir şekilde sonuca ulaştı.
2- Operasyonun ikinci ölümcül saldırısı Şengal ve Erbil'e saldırıydı. Çünkü Kürt lider Barzani bağımsızlık referandumuna gideceğini açıklamıştı. Bu yüzyıllık planın ölümü demekti. Şimdiye kadar Şii'lerle olan sorunlar birdenbire sünni bir örgüt olan IŞİD'le başlıyordu. Halbuki Kürtlerin IŞİD'le bir problemi öz olarak yoktu. Olsa bile Kürtlerin IŞİD'in ilk hedefi olmaları eşyanın tabiatına aykırıydı. Ama operasyonun amacı Kürtlerin Bagdat'tan kopmaması ve onları ölümden kurtaracakların da batılı olması gerekiyordu. Ve böylede gerçekleşti. Yıllardır Kürtlerin Maliki tarafından ezilmesine gıkı cıkmayanlar Kürtleri IŞİD'in elinden kurtarmışlardı. Eğer daha evvel Kürtlere ağır silah vermiş olsalardı IŞİD Kürtlere saldıramaz onlar da kurtarıcı olamazdı. Ve Kürdistan'ın bağımsızlığı belirsiz bir tarihe yani onların zamanını kendi çıkarlarına göre seçeceği bir döneme ertelenmezdi. Evet Irak'ın bütünlügü korunmuş despot Şii yönetimi aklanmış Sünni bir yaratık örgütü tüm Kürtlerinin bir numaralı düşmanı olmuştu. Operasyon iki başarıyla tamamlanmıştı .
3- Bir Sünni devlet olan ve uluslararası arenada sürekli cihadcı örgütlere yardım etmekle suçlanan bir Türkiye neden ve niçin hem Sünni ve cihadcı bir örgüt tarafından konsolosluk saldırısına uğrar? Amaç Kürtlere saldırırken Türkiye'nin elini kolunu bağlamak ve rehineleri sağ salim kurtarmak isteyen Türkiye'yi sessizce IŞİD'le iş birliği içindeymiş gibi göstermek. IŞİD hergün canlı yayınlarla Kürtleri kıyımdan geçirirken Türkiye'nin rehineleri canlı kurtarmak için giriştiği sesiz diplomasi operasyoncularca IŞİD'le ilişki olarak ortaya büyük gürültülerle sürüldü ve rehineleri bırakmayı Kobani'ye saldırı gününe denk getirmek en ölümcül hamle olarak hayata geçirildi. Operasyonun üçüncü ayağı da muhteşem bir algı ile sonuçlandı.
4- Ve Türkiye için en ölümcül darbe Kobani'ye saldırısı oldu. Kanlı ve vahşi bir örgütün Kobani'ye saldırısı ve çoluk çocuğun bu kıyımdan kaçması her dakikasının canlı izlenmesi, dram ve acının PKK tarafından canlı tutulması yaratılan ve yaşanan korkunun çok büyük olması Kürtleri hep birden Türk ordusunun Kürtlere yardıma gitmesi duygusunu oluşturdu. Ve bunun Kobani "Düştü düşecek" sözü ile derin bir travmaya dönüşmesi müdahalede geç kalınması ve kurtarıcının tekrar batı olması bugün yaşadığımız PKK'nin eski devlet aktörleri ile işbirliğine yani Kürtlerin cellatları ile ilişkiye geçmesine Kürtlerin sessizliği ve onaylaması başlı başına bir araştırma konusudur. Yani 99 iyi hamleyi yanlış zamanda ve yanlış 1 hamle yok hükmüne sokabiliyor bu sosyal olayların kaderidir. Ve liderler kimi zaman 1'in 100'den büyük olabileceğini göremediklerinden bugün Kürtlerin yüzde 60'nın niçin ve neden HDP desteklediğini de hesap edemiyorlar. Eğer Kobani olmasaydı bugün HDP'nin oy oranı yüzde 7'ye ulaşmazdı. Ve operasyonun dördüncü ayağı IŞİD'i Kobani'ye saldırtmaktı. O da başarıldı ve bugün biz eski devlet artıklarının Kürtler üzerinden tekrar canlandıklarına tanık oluyoruz.
Son söz soğuk savaş döneminde sol şiddet örgütleri üzerinden ülkeleri dizayn edenler bugün İslami kimlikli şiddet örgütleri ile ülkeleri dizayn ediyorlar.