1 Ekim'e kadar iki yıldır devam eden çatışmazlık ve diyalog sürecinden yeni ve önceliği pratik adımların atılacağı bir döneme gireceğimiz görülecektir.
Yine çözüm sürecinin riskleri ve "bu riskleri aza indirmenin yol ve yöntemleri nelerdir?" sorusuna gerçekçi baktığımızda bu sürecin en ciddi evresini yaşadığımız yaşayacağımız bilinmelidir.
Yüzyıldır var olan son otuz yılı kanlı geçen Kürt sorunu, şiddet ve bu şiddetin yaratmış olduğu kaybediş ve kazanım ile devletin bu sorun etrafında sorunu şeytanlaştırarak ürettiği eğitsel, politik, piskolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik tahribat ile Stalinist örgütlenme ve bu örgütlenmenin yegane silahı ilegalite-şiddet ilişkisi bu gün sorunun çözümü önünde ana engel oluşturmakta.
Yani dün sorunun çözümü için kullanılan yöntemler, hem devlet hem de PKK açısından büyük ve kirli bir yüke dönüşmüş durumda.
Bu tespitimizi anlaşılır bir adlandırmayla açmaya çalışacak olursak apolitik bir barış durumunda hareketsiz, şüpheli, "bir bakalım" anlayışındaki geniş halk kitleleri politik bir barış durumunda yani pratik adımların atıldığı bir evrede barış karşıtlarınca kolay manipule edilebileceğini görmek gerektiği inancındayım.
Bu riski aşmanın tek yolu, güven duygusunu sıcak tutmak, görüşme ve temasları yüzyüze yapmaktan geçer. Güven duygusu altın anahtardır. Sonrası güçler dengesinin el verdiği pratik hamleleri kazan-kazan üzerinden belli bir zamansal takvim üzerinden hayata geçirmektir. Bu da en kolayından en zora doğru toplumun korkularını asgariye indirmek umutlarını da sürekli canlı tutarak götürmekten geçer.
Kolaycılık ve slogancılığın ne kadar da basit olduğunu göstermek açısından sadece ülke içindeki barış karşıtlarını saymakta fayda var. Büyük medya (!) Hürriyet, Posta, Sözcü, küçük medya, onlarca siyasi isim, CHP, MHP ve diğer küçük partiler... Bir de cemaatimiz var tabii; Zaman, Bugün... Yine Büyük Tv'le, Yargının büyük çoğunluğu, istihbarat, askerin önemli bölümü. Sermayenin ciddi bir kesimi, solun ciddi bir kesimi ve yüzyıllık miliyetçilik...
Sanırım bu bile "haydi ne bekliyorsunuz?" diyenlere haydi oradan demek için yeterli bir sebep...