Siyasi tarihimiz en ilginç dönemlerinden birini daha yaşıyoruz.
Demokrasi diyen, Hukuk diyen, siyasi partilerin vazgeçilmezliğini savunan ve mevcut iktidarı antidemokratik olmakla, şeffaf olmamakla, yargı ve medyaya müdahale ile suçlayan CHP’de yaşananlar tarihimiz açısından ibret verici bir durumun göstergesi.
Peki Neden böyle?
Yani neden ibret verici ve hiçbir siyasi teamüle uymayan, tümüyle darbe dönemlerinde uygulanabilecek yöntemlerle aday belirleme yöntemlerini seçilmiş olabilir?
Düşününüz ki bir partinin genel başkan var. Merkez yönetimi var. Parti Meclisi var. İl ve ilçe örgütleri var. Ama adaylar başka yerde belirlenip bu yazılı kurullara dayatılmaya ve “Partinin tavrıdır” diye lanse edilmeye çalışılıyor?
Bunu siyaseten kabullenmek mümkün değildir. Hele bunu CHP’de siyaset yapan kişive CHP organlarının kabul etmesi, buna tepki göstermemesi anlaşılabilecek bir durum değildir. Ki tepkiler gecikmedi.
Kongre kararıyla şekillenmiş bir partinin tüm kurumları baypas edilerek parti ile hiçbir bağı olmayan ve CHP’yi A’dan Z’ye dizayn eden kimliği belirsiz kişilerin bu duruşuna ses çıkarmamak CHP’nin demokrasi iddiasında olduğunu savunmak, bundan sonuçlar çıkarmak daha da gülünç duruma sokacaktır.
Öyle anlaşılıyor ki birileri bir darbe sürecini yaşadığımıza inanıyor. Ve CHP’yi bu darbe sürecine uygun olarak dizayn ediyor. Şimdiden gerçekleşmemiş bir darbenin yöneticileri tayin ediliyor. Hala varsa eğer kendisine demokratım diyen CHP’lilerin buna tepki göstermemesi kimse için inandırıcı olmayacaktır. Böyle dışarıdan dizayn edilmiş tüm yönetim mekanizması tek yerden şekillendirilmiş bir CHP’nin karpuz gibi ikiye bölünüp çatlamaması mümkün mü? Böyle bir CHP’nin 31 Mart 2014’te tarih olacağı açık ve nettir. Eğer CHP’nin yaşama umudu var ise CHP’yi gayri ahlaki bir şekilde dizayn edenlerden kurtulması gerektiğine olan inancımı paylaşmak istiyorum.