İmralı’da başlayan çözüm süreci birilerini derinden rahatsız etmişe benziyor. Ve ne yazık ki bu birilerinin demokrasinin yok edileceğine olan inancı kamuoyunda bu sorunla ilgili olumsuz algılara neden olmakta.
Halbuki baktığımızda bu argümanın gerçekçiliğinin olmadığı kocaman bir yalan olduğu yönünde elimizde o kadar veri var ki… Aslında bununla ilgili hiç cevap vermememiz gerekirken dönüp baktığımızda bunu dile getirenlerin toplumu yönlendirebilme kabiliyetlerinin yüksekliğinden ötürü buna ciddi ciddi cevap vermek ve üzerinde durmak durumundayız.
Buradaki ana kaygı endişe ve kötü niyet muhafazakar bir partinin demokrasi ile bir derdinin olmadığına yönelik tespitinden kaynaklı. Bu tespit hem gerçekci bir tespit değil hemde içinde bir sürü yanlışı olan bir tespittir. Kelimelerin arkasına sığınarak “dinsel bir parti demokrasi isteyemez” düşüncesini sürekli gizlemeye çalışmaktadırlar.
Şunu bir türlü söylememektedirler : “Dünyadaki bütün muhafazakar ve dinsel yapılar demokrasiyi getirebilir ama İslami temaslı İslami ağırlıklı muhafazakar bir örgütlenme veya ve bir parti demokrasiyi getiremez.” Bu anlayışındaki sakatlığa dikkat çekmek istiyorum.
Yani Avrupa’daki bütün muhafazakar partiler demokrasiyi getirebiliyorlar Latin Amerika’daki muhafazakar partiler demokrasi getirebiliyor. İster Ortadoks olsun ister Katolik olsun ve isterse Yahudi ağırlıklı olsun... Her türlü dinsel yapı demokrasiyi getirebiliyor ama İslam getiremiyor!!!
Şimdi baktığınız zaman burada bir gariplik yok mu? Yani demokrasi beşiği olarka kendini tanımlayan ülkelerde bu var. Yunanistan’da başbakanlar İncil’e el basarak yemin ediyor. Almanya da öyle Amerika da öyle...
Ama biz ne Yunanistan ne Almanya’nın ne Fransa’nın ne de Amerika’nın demokrasisini tartışmıyoruz. Geliyoruz Türkiye’de islami ağırlıklı bir partinin önüne kocaman bir demokrasi barikatı inşa etmekten de çekinmiyoruz.
Ve bu argümanı barışla gölgelemeye çalışıyoruz. Şu açık nettir ki demokrasinin bitmiş bir tarifi yoktur. İspanya’da böyle sorunlar yok muydu? Bu şekilde çözülmedi mi? İspanya’nın demokrasisinden şüphe edebilir miyiz? Fransa’nın demokrasisinden şüphe edebilir miyiz?
Etnik meseleler, mezhepsel meseleler ve dinsel meseleler demokrasi önünde ciddi engeller olmakla beraber demokrasiyle birlikte de var olan problemler olabilmektedir. Bu sorunlar demokrasiyi feda ettirmeyi gerektiren sorunlar hiçbir zaman olmamıştır … Hiçbir zaman. Tam tersi sorunların çözülmesi demek demokrasinin daha doğru uygulanması demek. Ama yıllardır bu alanda hakedilmemiş saygı kazanan ünlü kalemler bunu ısrarla toplumdan gizlemekteler. Bugün onların tarif ettiği demokrasilerin dünyada hep acılara neden olduğunu görüyoruz. Onların demokrasisine uyan liderler acıdan başka birşey yaşatmadılar insanlığa. Örnek Halepçe’de binlerce Kürt’ü zehirleyebilmiştir bu zihniyet. Arjantin diktatörlüğü keza. Yunan cunta liderleri ha keza. 12 Eylül hakeza. Bush... Saymakla bitmez.
Bu anlamda Kürt meselesinin çözümü diğer deyimle barış varolan demokrasimizi engelleyen bir durumun ifadesidir. Çözümsüzlüğün adıdır. Barışı sağladığımız zaman bu demokrasiyi daha da oturtmaya vesile olacak bir durum olacaktır. Bu kalemler barış ve demokrasiyi karşı karşıya getirmekten vazgeçmeli. “Dindarlar demokrasiyi getirmezler, onların demokrasiyle bir ilgisi yoktur” düşüncesinden ayrılmalılar. En azından bunu açık açık söylerlerse biz de kendilerine daha net cevaplar verebiliriz. Dolambaçlı yollarla veya zehirli oklarla bu süreci baltalamaktan vazgeçmeleri gerekir. Açık ve net olarak karşımıza gerçek bilgilerle çıkmalıdırlar.
Şunu net ifade edebilriiz. Bütün dinler, dinsel yapılar muhafazakar yapılar demokrasiyi taşıyabilme kabiliyetini gösteriyorlar da İslam mı gösteremiyor? Bu kadar ilkel bir anlayış yoktur. Bunu yüksek sesle ifade etmek gerekiyor.
Yani bunu başkanlık sistemiyle, krallıklai padişahlıkla perdelemekten vazgeçmeleri gerekiyor. Dünyada Başkanlıkla demokrasinin zirvesine çıkanlar da vardır, parlamanter sistemle de demokrasinin dorularına çıkan ülkeler vardır. Bu ülkelerin özgün koşul ve güç dengelerinin yarattığı bir durumdur. Bunu bu şekilde sunan kalemler kendilerine yazık ediyorlar. Olan da Türkiye’ye oluyor.