Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür HABER - Türkiye'nin Online Haber Platformu

Hür Haber, Türkiye ve dünyadan önemli olan Son dakika, Güncel, Teknoloji, Magazin ve Siyaset haberlerini okuyabilirsiniz.

SON DAKİKA
Sol Ok
Sağ Ok
Menü
Ara
Facebook Twitter
ANASAYFAGÜNDEMSİYASETSPOREKONOMİ SEYAHAT TEKNOLOJİ YAZARLAR FOTO VİDEO

Ali Kemal Özcan

İlgili herkese açıklamamdır

Facebook Twitter Linkedin WhatsApp Tumblr Yazdır Büyüt Küçült

"Ferdacetin" adıyla, hakkımda 14 adet bir  “seri twitt” yazıldı (25.06.23): “Durup dururken” kendi attığı bir iftiraya dayanarak “pespayeden-de-aşağı” dediğim, terbiye-ahlak-vicdan ölçülerini dümdüz eden bir şeyler “çalakalem” etti.

Hepsini okuduktan sonra, sonuncusunun altına şu mesajı yazdım:

Bu sen misin sevgili Ferda Çetin; bütün bunları yazan sen misin? Söyle, ona göre seninle ilgileneyim... Nirxandin ben değilim, "tanımam-bilmem" dedim. Bensem hesabını veririm. Ama eğer bu sen isen, Nirxandin da ben değilsem; hesabına da hazırsın demektir! Hadé ser xéré...

Ses seda gelmeyince, bir ortak tanıdığımız ile şöyle bir WhatsApp mesajlaşmamız oldu:

  • Bu, o birlikte konuştuğumuz Ferda mı? Lütfen döner misiniz bana, bu ciddiden öte bir şeydir çünkü…
  • Okudum, evet birlikte konuştuğumuz arkadaş Mesajda yazılı konu hakkında bilgim yok, mesele nedir bilmiyorum. Twitterden kendisine yazabilirsiniz. Selamlar
  • Merhabalar abi, Twitter'i mesaja kapalı, telefon veya e-maili varsa rica edebilir miyim
  • Tlf ve emailini vermek için izin istedim vermedi. Benim yapabileceğim bir şey yok kusura bakmayın.
  • Nazik cevabınıza teşekkür ederim abi. Ama yok abicim, yapabileceğin şeyler var! Bak telefon açıyorsun, haberleşiyorsun, beraber çalışıyorsunuz. “Durup dururken” bir iftira atıyor ve bu iftirası üzerinden  pespayeden-de-aşağı saldırılara girişiyor… Ve dahası, bana “bütün bu cesareti veren” dürüst/sessiz çoğunluğu harekete geçirme çağrısı yapıyor!.. Yani en azından (yoldaşsınız!): “Bizim işlerimizde iftira olmaz Ferdacım (Nirxandın'ın ben olmadığını biliyorsunuz), bu iftiranı geri çek” telkininde bulunamaz mısınız sevgili … abi ??? Sadece yoldaş değil, geçtiğimiz yıl iki güne yayılan görüşmemizde üçüncü kişiydi bu zatımız… Değil mi abi?☺️

Ayrıca abi, bu “bütün cesaretimi” nereden aldığımı o iki gün size uzun uzun anlattım… O anlamadı ama sen anladın. Değil mi abi ??? Kusura bakıyorum, bakacağım abicim… … … [07:34, 26/06/2023]

Şu saate kadar kimseden “başka” bir ses gelmiş değildir...

Adına ““ferdacetin” denen kişiliğin dediklerinin şimdilik birkaçına bakmak zarurîdir:

  1. Nirxandin mahlası ile” yazdığımı söylüyor, bu bir yalan/iftiradır: 30 yılı aşkındır, kendi adımla okur kendi adımla yazarım. Yani, doğumum ile bana verilen bu adımla yazarım. Dolayısıyla, bunu söylemek “Sünepe sınıfının çocuğu” olmaktır! Bunun tersini kanıtlarsa, bu ben olurum, hesabını ben veririm.
  2. İmralı'ya Ne'ye Gittim? kitabım için “Ne devletin ne PKK'nin kabul etmediği bir megalomanın hezeyanları kıvamında” diyor.
  3. ferdacetin” okumaya ve yazmaya pek aşina olmadığı için bilmiyor: Böyle bir metni bir yayınevi yayınlamaz, bu Bir.
  4. İkincisi, doktora tezimi yayınlayan Dünya-Çaplı yayınevi (Routledge) editörünün, yayınevine gönderdiği gizli raporda şöyle bir cümle var: “Yazarın buradaki çalışmasının bir kısmı akademik bilimselliğin en-son sınırlarını zorlamaktadır.” (bu raporun Türkçesini İngilizce orijinaliyle adı geçen kitapta yayınladım, s. 75-77). Ve editörün, bu cümlesini güçlendirmek için uzunca sıraladığı sayfa numaralarının hemen hepsi, Öcalan'dan İngilizceye çevirip yorumladıklarımdır... Yazmanın “kendini yazma” olduğunu bilmediği için bu kişilik, kitap yayınlamanın ne olduğunu da bilmemektedir: “Okumayı öğrendim / Kendime yazıyı öğrettim sonra / Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana”. Mevlâna Celâlettin-i Rumî
  5. Üçüncüsü,megaloman kıvamında” dediği adı geçen bu kitabımı da, Öcalan'ın dünya görüşü ve felsefesi üzerine inşa ettiğimi, okuyanlar bilecektir... Ayrıca, bu “megaloman” deyişi de çok tanıdıktır: Öcalan'a karşı –tabiri caizse– çıngırak-dozlu tenekeden bir liderlik çıkarmakta çok “emek” sarf eden Kemalist Türk-Solu ve Fetullahçı Gladio unsurlarının her “köşe-başında” Öcalan için kullandıkları joker kelimedir “megaloman” ithamı.
  6. ferdacetin” kişiliği 28 yıl önce yurtdışına çıkmıştır ve bu yıllar içinde yıllarca “demirbaş” köşe yazarlığı yapacak kadar “okur-yazar” biridir: Bu 28 yılda Öcalan'a “sayın” veya “Kürt Halk Önderi” demenin dışında, Öcalan liderliği hakkında (felsefesi ve/ya dünya görüşü üzerine) 28 adet satır yayınlanmış analitik bir metnini, yer ve tarihi ile söylerse: “Megalomani düzeyinde kendisine sevdalı eleman” da “ağzına geleni yazan” da “cüce” de benim. Söyleyemezse: “Yalanın, sahtekarlığın ve riyakarlığın tipik bir örneği” kişilik olarak bu şahıs, bir Sünepe-Sınıfı Çocuğu'dur.
  7. Dediklerinin sonuna: cesareti “bu mecradaki iyi, dürüst çoğunluğun sessizliğinden” aldığımı eklemeyi unutmuyor!... Halbuki cesaretimi kimden/neden aldığımı o iki-günün 8 saati boyunca dilim döndüğünce anlatmıştım. Anlamaya yanaşmazsa, kendi bilir. Ama “bilme” dağarcığına, şunu özenle eklesin: Sözünü ettiği iyi/dürüst çoğunluğun, “sessiz” olmadığı –ve olmayacağı– kadar, yıllardır yiyip ama öğütemediği değerlerin hakkını-hukukunu burnundan fitil-fitil edeceğini kulağına küpe etmelidir...
  8. ferdacetin” adlı kişilik: “Kürt halk önderi Öcalan'ı, mücadelesi ve fikirlerinden ziyade ‘koşulların yarattığı karizmatik bir lider' kabul ediyor. Hatta, Öcalan'ın kafasının karışık olduğunu da yazıyor” deyivermiş... 7'si yayınlanmış, 1'i yayın aşamasında 8 adet kitabım, 9 adet YouTube videom ve yine yayınlanmış çoğu uluslararası olan makalelerim mevcuttur. Bunlardan birinde, bunları dediğimi/yazdığımı bulup yayınlamazsa, bu kişilik –evet– hormonlanmış bir Sünepe-Sınıfı Çocuğu olarak kendini tescil etmiş olacaktır. Bu manada, ne yaptığını bilmektedir.

Sınıflı tarihin “sünepe sınıfı çocukları” dediğim şey; bir tarihsel vakıanın mirasçıları, yani miras-yedileridirler: Her şeyi hazırlayıp önlerine koyan liderlerini, önce ayaktayken sonra da fizikî varlığıyla öldürdükten sonra, hazır olanın üzerine maddi-ve-maneviyatıyla oturan tarihin keneleri sınıfının devamıdırlar. Yakından bildiğimiz tarihî atalarının veletleri, varisleridirler yani... “Rutinleştirilmiş karizma; siyaset sınıfının bürokratik aygıtı için, maddi-manevi menfaatlerin yegâna ‘sihirli değneği'dir artık.” Max Weber

Bu sünepe sınıfı evlatlarının en hince ve en kalleşçe arkadan hançerledikleri liderliklerden en yakından bildiğimiz örnekleri İtalya'nın Mazinni'si, Sovyetler'in Lenin'i, Çin'in Mao'su, Vietnam'ın Ho Chi Minh'i ve Kuva-yı Milliye'nin Mustafa Kemal'idir. Sırayı Öcalan'a getirdikleri temelindeki yoğunlaşmalarımı merkezine alan 4 adet kitabımı elden teslim ettiğim Öcalan'la, üç gün ara ile iki gün (6 saati aşkın) “hasbihal” ettik. İkinci günün sonlarına doğru –tam da bu sebeple– adeta haykırarak: “Seni buraya Allah gönderdi!” dediğini İmralı kayıtları bilir... Sadece Kürtler değil Türk halkı da, Öcalan “heykel” edilmeden bilecektir!

Kürt gerçekliğinde; sayı ve rakamlarla hesabı yapılamayacak bedeller karşılığında, kaşıkla biriktirilmiş değerleri kepçelerle yemeye koyulmuş “ferdacetin” türü unsurlar hep mevcut olageldi…

Öcalan üzerindeki devlet tecridinin, 24 yıldır ANA OMURGASIdır bu unsurlar.

Dahası; bu Öcalan tecridinin kapsamı İmralı Adası ile sınırlı değildir: bu tecridin “kapsama alanı” Kandil dağı tepelerindeki Öcalan çizgisine yakın duran tepe kadrolarına kadar uzanmaktadır. Mesela “Özgürlük ve demokrasi yeni sınırlarda ve yeni devletlerde aranmamalıdır” diyen Bayık şahsında, 7 ay boyunca (Eylül 2022-Nisan 2023) Kandil'e yazdığım bütün mektuplarımın muhatabına ulaştırılmaması, bu türün “seçkin” unsurlarının faaliyet alanına girmektedir! (Bu yazışlarımdan oluşan kitap, yayın aşamasındadır.)

Bu hareketin temel sorunu: Bilgi olanda Ruh, Ruh olanda Bilgi olmamasıdır” demiştim R. Altun'a (2001), Paris'in bir beldesindeki uzun görüşmemizde... Bunu, bu unsurumuzun “okuduk” dediği kitabımın açılış sayfasına koydum: “Bilgiden mahrum kalmış ruh intihara, ruhu çekilmiş bilgi ihanete götürür” diye... Ancak bu dediğime, bu varlığın bu “kendini-ifşası” üzerine şunu eklemeliyim: Bu geleneğin bu temel sorununun en-dibindeki de, hem bilgisi hem ruhu olmayanların kendilerini “bir-şekilde” saklayarak Örgüt kademelerinde “mertebe” tutabilmiş olmalarıdır.

Nesli tüketilemeyen bu türün bir elemanı (Rıza Doğan), Altun'un “Sen yerine geç, bir hafta sonra Paris'e geçeceğim, aynı kanal üzerinden gel, hafta boyu konuşalım” dediği görüşmemizi, bir hafta sonraki girişimimde “Olmaz” deyivermiş, öyle kalmıştı... Bu türün bir başka unsuru, 2007 yazında Bayık'la görüşmeye gitmek üzere çağrıldığım “ana durak” kampta: “Olmaz, uygun değil” diyerek görüşmemizi engellemişti... (Bu unsurun adını veremem, çünkü hâlâ bu “organize işler”inin başındadır)

*****

Hasılı; “durup dururken” bir bayağı iftirasına dayandırarak sıraladığı “14 twitt”; tarihin bu sünepe çocukları türünün “küçük” bir denemesidir!

Ancak bu kez olmayacak: Öcalan, Giuseppe Mazzini'den Mustafa Kemal'e dizisinin “bir devamı” olmayacaktır. Çünkü Hiçbir sahteliğin kendisini sonuna kadar gizleyemeyeceği gerçekliği kadar, Eceli gelen keçinin çobanın çantasındaki ekmeğe dadanması da bir suç-üstü vakası olmuştur...

Diğer cepheden: Bu devlet kolay kurulmadı, kolay intiharı da seçmez!  Bütün sorunlarımızın "kök-hücre" meselesinin BU olduğunu biliyor Devlet... Fakat "henüz" çözümün yolu-yordamı konusuna ARİF değildir ilgili kurumların yetkilileri. Ancak bunun hep böyle gitmeyeceği, şüphesizdir... Gün ola harman ola.

Dolayısıyla: Öcalan tecridinin "İlânihâye" süreceği kulağı üzerinde yatanlar, Hüsran-ı Hezimet ile uykularından uyanacakları gün, kendileri için geç olmuş olacaktır!

İlgili herkese duyuracaklarım şimdilik bu kadardır.

Ali Kemal Özcan

28 Haziran 2023

 

10 yıl önce bir öğrencimin bana açtığı Twitter hesabımı –bu vesile ile– kullanmaya başladım:

https://twitter.com/alikemalozcan11

  YORUM YAP / YORUM OKU
ALİ KEMAL ÖZCAN DİĞER YAZILARI
 ÇOK OKUNANLAR
Hurhaber.com'da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hür Haber sorumlu tutulamaz.

ANASAYFA | GÜNÜN HABERLERİ | KÜNYE | REKLAM | RSS