Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandum öncesi ve referandum sürecinde olduğu gibi, referandumun sonrasında da idam konusundaki ısrarını sürdürüyor.

Eğer bu bir gündem değiştirme politikası değil de, gerçekten hayata geçirilmesi düşünülen bir karar ise, sadece Türkiye'yi değil, AK Partiyi de zor bir süreç bekliyor demektir…

İdam cezasına karşı olduğumu defalarca anlattım. Çünkü idamla asılan kişiyi değil, onun yakınları cezalandırmış olursunuz.

Ayrıca dünyanın neresinde olursa olsun mahkemeler ne kadar bağımsız ve tarafsız olsa da, mutlaka yanılma payı vardır.

ABD'de Ricky Jackson, işlemediği bir cinayet nedeniyle 39 yıl hapis yattı. Suçsuz olduğu anlaşılınca 1 milyon dolar tazminata hak kazandı. Ya asılmış olsaydı?!...

Düşünsenize asarak canına kıydığınız insanın sonradan suçsuz olduğu ortaya çıkıyor!...

Suç işleyen cezasını, demir parmaklıklar arkasında her gün vicdanlarıyla yüzleşerek çekmeli.

Bana göre ağırlaştırılmış müebbet hapis, idama göre daha ağır bir cezadır.

Ayrıca idam cezasını getirmek, AB ile tüm köprüleri atmak anlamına gelir.

Her ne kadar AB ülkeleri Türkiye'de aranan FETÖ'cülerden PKK'lılara dek teröristlere kapılarını açsalar ve işi Türkiye'deki anayasa referandumunda taraf olmaya kadar vardırsalar da, Türkiye'nin yeri yine de AB'dir.

Gerçi AB, Türkiye'yi bünyesine katmak konusunda ne kadar istekli bu tartışmalı ancak, ihracatımızın yarısını yaptığımız, milyonlarca turist çektiğimiz AB'den uzaklaşmak, Türkiye'nin aleyhinedir…

Asıl gelmek istediğim nokta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın idam konusundaki ısrarının anlamsızlığı.

Meydanlar idam istiyor, söylemine ise hiç katılamıyorum. Ayrıca idam talebinin AK Partinin o hep ileriye hamle yapan reformist tavrı ile de çeliştiğini düşünüyorum.

Çünkü iç göç olgusuyla birlikte AK Parti tabanı giderek daha fazla kentleşiyor. Kentleşen bu dinamik tabanın, talep ve beklentileri de değişmeye başlıyor.

Eğer AK Parti yönetimi; kentleşen, dönüşen, değişen tabanının taleplerini doğru algılayamaz ve bu taleplere zamanında yanıt veremezse, hızlı bir çözülme sürecinin içine girebilir.

Zaten yüzde 55-60 bandına çıkması beklenen “evet” oylarının yüzde 51.4'de kalmasının en önemli nedeni, AK Parti yönetiminin tabandaki değişimi doğru analiz edememesidir…

İdam konusunun AK Parti seçmeninin talepleri arasında bırakınız birinci, beşinci sırada olduğunu dahi düşünmüyorum.

Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrarını sürdürür ve idam meselesini referanduma dek götürürse, AK Partide anayasa referandumunda yaşanan kan kaybı daha da hızlanabilir.

Halk AK Partiyi, yönünü geçmişe değil, geleceğe döndüğü için 15 yıldır iktidarda tutuyor. Geleceğe değil, geçmişe odaklanan bir AK Parti, kendi seçmenine de sırtını dönmüş olur.

Uzun lafın kısası idamda ısrar, politik intihar anlamına da gelebilir.