Cüneyt Gürbüz tam bir tiyatro aşığı. Eşi Emel'le birlikte 5 yıl önce kurdukları “Derin Sahne” adlı tiyatro topluluğu ile Türkiye'nin dört bir yanını dolaşıyorlar.
Öyle turne tiyatrosu deyip geçmeyin, hiç kolay değil yaptıkları; yüreğinde tiyatro aşkı, ciğerlerinde “sahne tozu” olmayanların yapacağı bir iş değil bu.
Kış boyunca yağmur, çamur, kar demeden; o soğuk ve ayazda bir minibüse doluşup bucak bucak Anadolu'yu dolaşmayı kim göze alır ki?
Manevi kazanç olsa da, öyle maddi kazanç yok işin ucunda; karınlarını doyurabilmek için yaz aylarında tiyatro dışında geçici iş bulup çalışmak zorunda Gürbüz çifti.
Neyse…
Cüneyt ile Emel 2017-18 sezonunda daha fazla sosyal sorumluluk üstlenebilmek için ne yapabiliriz diye kafa yormuşlar.
Ve uyuşturucu kullanımının giderek yaygınlaşmasından hareketle, hem ailelerin, hem de gençlerin izleyebileceği bir oyunu sahnelemek için kolları sıvamışlar.
Emekli emniyet müdürü Feyzullah Arslan'ın deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı ve insanı güldürürken düşündüren “Yarınlara geç kalmadan” adlı eserini sahnelemeye karar vermişler.
Arslan'ın eseri, aile içi kavga, iletişimsizlik; çocuklara yönelik sevgisizlik ve ilgisizliğin neden olduğu sorunları mercek altına alarak, gençlerin nasıl adım adım uyuşturucu bataklığına sürüklendiğini gözler önüne seriyor…
Arslan'dan izin alıp telif hakkı için Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği ile görüşmüşler.
Haftalarca oyunun provasını yapıp sahne almak için Aydın'ın Karacasu Belediyesi ile anlaşmışlar.
Buraya kadar her şey güzel ancak; sosyal sorumsuzluk, sosyal sorumluluğun önüne duvar örünce, iş çığırından çıkmış!..
Nasıl mı? Anlatayım:
Karacasu Belediyesi, öğrencilerin ücretsiz olarak izleyebilecekleri oyun için ilçe Kaymakamı Güher Sinem Büyüknalçacı ile görüşmüş. Ancak Kaymakam, “Şimdi
gençlerin aklına uyuşturucuyu sokmaya gerek yok” diye kesip atınca, oyun gençlere ulaşamamış!!!...
Daha dakika 1, gol 1 misali olan bitene bir anlam veremeyen Cüneyt, turnenin ikinci durağında başına geleceklerden habersizdir yola çıkmış.
Çorlu'ya gelince dakika 2, gol 2 olmuş!..
Nasıl mı? Cüneyt'in Çorlu Belediyesi ile anlaştığı gibi oyun, gündüz öğrencilere, akşam da ailelere sahneleyecekmiş ve tüm hazırlıklar buna göre yapılmış.
Belediye yetkilileri Çorlu ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile görüşmüşler. Müdürlük bir “kurul” oluşturmuş ve oyunun teksi bu kurul tarafından incelenmiş.
Kurul, oyunda geçen, “pislik” kelimesi ile “keşke kameraya çekseydik, yutuba koyardık rezil olurdu” cümlesi ve “adi yaratık ve ayı” ifadelerini sakıncalı bulmuş. Bu ifadelerin çıkarılması halinde oyunu öğrencilerin izleyebileceğine karar vermiş.
Tiyatro, bu isteği kabul etmiş ve “yasaklı ifadeler” çıkarılarak oyun yeniden prova edilmiş.
Ancak buna rağmen oyuna tek bir öğrenci dahi gönderilmemiş!!!...
Tiyatro ekibi, Karacasu'dan sonra Çorlu'da olanlara da bir anlam verememiş!..
Doğrusu dinlediğimde şaşırmakla kalmayıp ben de hayrete düştüm!!!...
Şimdi bu ülkenin Cumhurbaşkanı, “Kültür ve sanatı küçümseyen toplumlar kaybetmeye mahkumdur!” diye haykırmıyor mu?..
Hatta daha da ileri gidip, “Güvenlik, ekonomi önemlidir ama kültürü ihmal edersiniz hedefe ulaşamazsınız. Bu konuda bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza çok önemli görevler düşüyor” diye de ilgili tüm kurumları uyarmıyor mu?
Uyuşturucuya karşı seferberlik ilan edip, “Eczanelere varıncaya kadar üzerine gideceğiz” demiyor mu?
Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan kültür ve sanata destek olmaları konusunda tüm kurumları uyarıp, uyuşturucuya karşı seferberlik ilan ederken, Karacasu Kaymakamı hangi akıl, mantık ve gerekçeyle, “Şimdi gençlerin aklına uyuşturucuyu sokmayalım” diyerek oyunun izlenmesini yasaklayabiliyor!!!...
Her gün televizyonlarda sentetik uyuşturucu alan gençlerin halleri ibret olsun diye gösterilmiyor mu?
Polisin yakaladığı uyuşturucuların görüntüleri ekranlarda sergilenmiyor mu?
Bu kaymakam nerede yaşıyor Allah aşkına?!..
Ya Çorlu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü?
Hadi, “pislik”, “adi”, “ayı” gibi kelimelerin oyundan çıkarılması gibi komik talebi bir kenara bırakalım, sakıncalı bulduğunuz kelimelerin çıkarılmasına rağmen neden öğrencilerin oyunu izlemesini sağlamadınız?
Öğrencileri mi korudunuz?!..
Onlara iyilik mi yaptınız?!..
Ben ne desem boş; şimdi top İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş'ta.
Belki onlar araştırıp, soruşturlar ve insanı çileden çıkaran bu tuhaf davranışların nedenini açıklayabilirler…